Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin arttığı ortaya çıktı

Yarasaların azalması

ABD’de yarasa popülasyonlarının azaldığı tarım bölgelerinde çiftçiler böcek ilacı kullanımını yüzde 31 oranında artırdı. Buna bağlı olarak ise bu bölgelerde bebek ölümlerinin tahmini olarak yüzde 8 oranında arttığı ortaya çıktı.

Chicago Üniversitesi’nde çevre ekonomisti olan yazar Dr. Eyal Frank tarafından hazırlanan araştırmaya dair Harvard’da üreme epidemiyoloğu olan ve araştırmada yer almayan Carmen Messerlian, “Bu ufuk açıcı bir çalışma. Hatta çığır açıcı olduğunu düşünüyorum” dedi.

Journal Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, Yeni çalışma, artışa başka bir şeyin neden olup olamayacağını görmek için, işsizlik ya da aşırı dozda uyuşturucu kullanımı gibi çeşitli alternatifleri test etti. Ancak bu duruma neden olabilecek başka bir sonuç bulunamadı.


Dr. Frank, 2006’dan 2017’ye kadar beyaz burun sendromundan etkilenen 245 kasabada bebek ölümlerinin sayısının 1.334 olduğunu tahmin ediyor.

Çevre şartlarının doğurganlık, hamilelik ve çocuk sağlığını nasıl etkilediğini inceleyen Dr. Messerlian, “bilim insanları nedensel bağlantılara parmak basamasalar bile,” çevremizdeki toksik kimyasalların sağlık üzerindeki etkilerini gösteren araştırmaların giderek arttığını söyledi.

Dr. Messerlian “Bugün nüfus düzeyinde [toksik kimyasallara] maruz kalmayı azaltmış olsaydık, [birçok] hayat kurtarırdık. Bu kadar basit” ifadelerini kullandı.

Yeni çalışma, ekosistemlerin dengesi bozulduğunda insanlar için korkunç sonuçlar doğurduğunu ortaya koyuyor.

Dr. Frank’in çalışmasında yer almayan çevre ekonomisti Yale Üniversitesi’nden Eli Fenichel, Dr. Frank’in metodolojisini ve böcek ilaçları ile bebek ölümlerindeki artışa farklı bir açıklama getirmek için gösterdiği çabadan övgüyle bahsetti.

Araştırma özeti:

Biyolojik çeşitlilik kaybı hızlanıyor, ancak bu ekosistem bozulmalarının insan refahını nasıl etkilediği hakkında çok az şey biliyoruz. Ekologlar hem yarasaların böceklerin doğal avcıları olarak önemini hem de bir yaban hayatı hastalığının ortaya çıkmasından sonra popülasyonlarının azaldığını ve bunun biyolojik zararlı kontrolünde potansiyel bir düşüşe yol açtığını belgelediler. Bu çalışmada, tür etkileşimlerinin bir ekosistemin ötesine nasıl uzanabileceğini ve tarımı ve insan sağlığını nasıl etkileyebileceğini inceliyorum. Çiftçilerin yarasalardaki düşüşü böcek ilacı kullanımını %31,1 oranında artırarak telafi ettiğini buldum. Çiftçilerin böcek ilacı kullanımındaki telafi edici artış sağlığı olumsuz etkiledi – yarasa ölümlerinin yaşandığı ilçelerde insan bebek ölümleri %7,9 arttı. Bu bulgular, ekosistem bozulmalarının anlamlı sosyal maliyetlere sahip olabileceği hakkındaki önceki teorik tahminlere ampirik doğrulama sağlıyor.

Dr. Fenichel, “Basit istatistiksel yöntemlerden en ileri tekniklere kadar her şeyi kullanıyor ve vardığı sonuç aynı. Mantar hastalığı yarasaları öldürdü, yarasalar yeterince böcek yemeyi bıraktı, çiftçiler kârı maksimize etmek ve gıdayı bol ve ucuz tutmak için daha fazla böcek ilacı uyguladı, ekstra böcek ilacı kullanımı daha fazla bebeğin ölmesine neden oldu. Bu çok üzücü bir sonuç” ifadelerini kullandı.

Chicago Üniversitesi’nden Dr. Eyal Frank tarafından yapılan başka bir araştırma, Hindistan’da akbabaların ölmesinin, su kaynaklı hastalıkların ve kuduzun yayılmasına neden olduğunu ortaya koymuştu.

Bu araştırma, çürüyen hayvan leşlerinin suyu kirletmesi ve yabani köpeklerin artması sebebiyle su kaynaklı hastalıkların ve kuduzun yayılmasından dolayı yarım milyondan fazla insanın öldüğünü göstermişti.


Dr. Frank, “Genellikle türlerin tamamen yok olduğu ‘küresel yok oluş’lara çok dikkat ediyoruz. Ancak kayıp ve hasarları bundan çok daha önce yaşamaya başlıyoruz,” dedi.

Dr. Frank, bulgularına ulaşmak için yarasalarda beyaz burun sendromu tespitine, çiftçilerin böcek ilacı kullanımına ve bebek ölümleri de dahil olmak üzere çeşitli sağlık göstergelerine ilişkin kasaba düzeyindeki verileri analiz etti.

Dr. Frank, 2006’dan 2017’ye kadar beyaz burun sendromundan etkilenen 245 kasabada bebek ölümlerinin sayısının 1.334 olduğunu tahmin ediyor.

Kuzey Amerika’daki üç yarasa türü, kış uykusu sırasında hayvanlara saldıran bir mantarın neden olduğu bir hastalık olan beyaz burun sendromu nedeniyle yok oldu.

Araştırmacılar ilk olarak 2000’li yılların ortalarında Kuzeydoğu’da burunlarında, kulaklarında ve kanatlarında beyaz tüyler olan hasta ve ölmekte olan yarasaları keşfetti.

Beyaz burun sendromuna sebep olan mantar, giysiler, ayakkabılar ve eşyalar üzerinde yaşayabiliyor, bilim insanları da Kuzey Amerika’ya Avrupa’dan bu şekilde geldiğini düşünüyor.

O zamandan bu yana 40 eyalette ve dokuz Kanada eyaletinde beyaz burun sendromlu yarasaların varlığı teyit edildi. Araştırmacılar yarasaların hastalıktan kurtulmasına yardımcı olacak yollar arıyorlar.

Kâr amacı gütmeyen bir grup olan Bat Conservation International’ın (Uluslararası Yarasaları Koruma Derneği) baş bilim insanı Winifred Frick, Kuzey Amerika’daki yarasa türlerinin yüzde 52’sinin, habitat kaybı, iklim değişikliği ve rüzgar türbinleriyle çarpışma gibi çeşitli nedenlerle önümüzdeki 15 yıl içinde ciddi riski altında olduğunu söyledi.

Biyologlar, bu hayvanların zararlı böcekleri yiyerek ekosistemde önemli bir yer tuttuğunu uzun zamandır biliyorlar. Ancak Dr. Frick, yarasaların halk tarafından iyi karşılanmadığını söyledi. “[Ekosistemimize] Bu hizmetlerini hafife alıyoruz çünkü faydalarını genellikle ölçemiyoruz” dedi.

Daha önce yapılan bir tahmine göre yarasaların tarımsal değeri yılda milyarlarca dolara tekabül ediyor . Başka bir çalışma ise beyaz burun sendromunun vurduğu kasabalarda arazi kiralama oranlarının düştüğünü ortaya koydu.


Kaynak:

İzmir Körfezi ölüyor: Denizdeki oksijen seviyesi yer yer sıfıra düşmüş durumda!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik hiçbir oluşumun parçası değildir.