Kitap toplama düşkünlüğü

kitap toplama

868 yılında, Kuzeybatı Çin’de yazılmış olan ‘Elmas Sutra’ ile başlar kitabın yaşam öyküsü. Kitap kavramı kullanım kolaylığı, saklama gereksinimi, görsel güzellik, konu bütünlüğünü sağlama veya bilginin kısaca anlatılamaması gibi birçok nedenden dolayı sayfaları bir araya toplama gereksiniminden doğmuş olsa gerek.

Benim gözümde, kitap doğduğu günden bugüne dek insan uygarlığı adına kaydedilen olumlu veya olumsuz her değişimde pay sahibi olduğu için eşsiz derecede değerlidir. Dolayısıyla, kitap toplama veya – daha kapsamlı bir ölçekte düşünülürse – kitap derlemi uğraşının diğer ilgi alanlarında görülmeyen özgün bir asalete sahip olduğunu düşünüyorum.


Bilişim çağı elektronik kitap gibi kolay okunan ve kolay saklanan bir format armağan etmiş olsa da basımevleri tarafından kağıt ve mürekkep kullanılarak basılan kitaplar hala toplumsal yaşam genelindeki benzersiz yaygınlığını korumakta. Bugün basılı kitapların dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinde bile ilk kütüphaneyi inşa eden Sümerler’i kıskandıracak güzellikteki binalarda saklanıyor olması kitap koleksiyonculuğunun uzun süre değerini sürdüreceğini gösteriyor.

Yazı, milattan önce eski Mısır’da mürekkebe batırılan fırçanın papirüs üzerine değdirilmesiyle elde edilirdi. Binyıllar ilerledikçe kağıt ve mürekkep üretiminde gelişmeler sağlanması, matbaa gibi çığır açan icatların gerçekleştirilmesi ve bilgisayar gibi teknolojik gereçlerin üretilmesi sayesinde kitap yazımı kolaylaşınca, vaktiyle ‘söz uçar yazı kalır’ diyen atalarımızı haklı çıkarmak istercesine, akla gelen her konuda kitaplar yazıldı bugüne gelene dek.

Bir kitap koleksiyoncusu olmamakla birlikte dolabımda varolmasından dolayı özellikle mutluluk duyduğum, zaman zaman elime alıp sayfalarını karıştırdığımda yüreğimde sıcak duygular uyandıran, birkaç tane manevi değeri yüksek kitaba sahibim. Başka bir deyişle, kitap toplama uğraşı ile ilgilenenlerin neler duyumsadığını anlayabiliyorum.

Kitap toplama yüzyıllar öncesine dayanan bir uğraştır. Tarih boyunca kütüphanelerde korunmuş olan paha biçilmez değerde koleksiyonlar vardır.

Evet, insan uygarlığı adına sağladığı vazgeçilmez yararların yanında kimileri için bir ilgi alanıdır kitap. Üstelik yüzyıllar öncesinde başlamış olan ve günümüzde hâlâ yaşamını sürdüren uğraşılar arasında en köklü olanlardan biridir. Yakın geçmişe, Osmanlı İmparatorluğu’nun üç kıtada egemen olduğu yıllara baktığımda bir hayli saygın insanların dev gibi kitap derlemleri olduğunu görüyorum.

Sultan III. Murat

16. yüzyılın sonlarında şehzadelerin sancağa gönderilme geleneğinin kalkması saray ve çevresindeki güç ilişkilerinin değişmesine neden olur. III. Murat’ın düşlerini yazdırması, kitaplara ve resimli yazmalara olan merakı dönemin ileri gelenlerinin – padişahın saygısını kazanmak amacıyla – sanatçıları korumaya aldıkları gözlemlenir.

Bu değişimin etkisiyle kitap derlemi ve kitap okuma düşkünlüğü yalnızca paşaların değil daha alttaki ekonomik sınıfların da ilgisini çekmeye başlar. Devlet yönetimine yakın olabilmek veya toplumsal saygınlık kazanmak için kitaba yönelmek olağan eğilimler arasına girer.

Söz gelişi, kitap dostu (Sultan-ı Muhibban-ı Kütüb) olarak bilinen Sultan I.Mahmut’un kuruluşunu yaptırdığı Ayasofya, Fatih ve Galatasaray kütüphanelerine yaptığı kitap bağışları, Vakanüvis Esad Efendi’nin divan edebiyatı koleksiyonu, İsmihan Sultan’ın Eyüp’te kendi adına yaptırdığı medreseye bağışladığı kitaplar – Hanedan üyesi bir kadının adını taşıyan ilk yazma eserler koleksiyonu -, Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin ikibinden fazla el yazması eseri Fatih’teki kendi adını taşıyan Feyzullah Efendi Kütüphanesi’ne bağışlaması, 19. yüzyılın saygın kişilerinden Hazine-i Hassa Müsteşarı Halis Bey’in onüçbin ciltlik nadide kitap derlemi, paha biçilmez değeriyle tarihe geçmiş olan koleksiyonlar arasında sayılabilir.

Kitap düşkünleri istedikleri kitaplara ulaşmak bir çaba harcarlar.

Peki, kitap koleksiyonu ile ilgilenenler nasıl kitap edinirler? Kitap edinmek zor bir şey değil. Her çağda, özellikle kitap toplayanların ilgisine seslenen dükkânlar vardır; antikacı, sahaf, ikinci el kitapçı denir bu tüccarlara. Aradaki farklara kısaca değinmek gerekirse, antikacı antika kimliğine sahip her eşyayı sattığı gibi kitap da satar. İkinci el kitap satıcısı veya eski kitapçı elden düşme kitaplar satar.

Sahaf ise baskısı bitmiş ve kitapçıda bulunması olanaksız olan nadir kitapları satar. Nasıl ki kitap koleksiyonculuğu en köklü ilgi alanlarından biriyse, sahaflık da günümüzün en köklü mesleklerinden biridir. İlk olarak Endülüs’ün Kurtuba kentinde başlayan sahaflık Osmanlı topraklarında ilk defa, Bursa’da, Osman Gazi tarafından kuruldu.

Rumeli’nin fethinden sonra Edirne’de; İstanbul’un fethinden sonra – okuyan insanlar genelde cami cemaatinden oldukları için – Fatih, Eyüpsultan, Ayasofya semtlerinin cami kenarlarında yer buldu sahaflar. 1458 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Kapalıçarşı’yı inşa ettirmesiyle Sahaflar Çarşısı kuruldu. Beşyüz yıldan uzun bir süre sonra, 1894 yılındaki depremin ardından sahaflar Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı’na taşındılar.


Osmanlı’da sahaflıkla ilgili ilk bilgileri Pietro Della Valle (1586-1652) ve Antoine Galland (1646-1715) gibi yabancı gezginler vermiş. Bu önde gelen gezginler İstanbul’da sahaflar çarşısını gezmiş ve birçok değerli elyazmasını ülkelerindeki yöneticilere ve kütüphanelere göndermişler. Bu yüzden, Osmanlı toplumu ilim ve kültür yaşamındaki bazı önemli yazma eserlerden yoksun kalmış ne yazık ki. 

osmanlı sahaflar

İbrahim Müteferrika’nın 1727 yılında matbaayı faaliyete geçirmesi kitap tarihinde yeni bir sayfa açar. Elbette ki her yenilik gibi kitap basımı da sahaflar ve okuyucular tarafından ilk başta olumsuzlukla karşılanır ama uzun bir zaman sonunda basma yapıtlar elyazması eserlere göre yaygınlığını artırır ve Sahaflar Çarşısı’ndaki keyifler bir daha hiçbir zaman önceki gibi olmaz.

19. yüzyıldan sonra kitap ticaretinde yeni bir ayrım ortaya çıkar. Matbu yapıtlara yönelenlere kitapçı, elyazması yapıtlarda kalanlara sahaf denir. Günümüzde her yerde rastladığımız zincir veya bağımsız yeni basım kitap satan kitabevlerini koleksiyonculukla bağlantılı olmaması nedeniyle konunun dışında tutmakta yarar var.   

Antikacı, kitapçı, ikinci el kitapçı veya sahaf… Aslına bakılırsa, her biri kitap derlemcisinin zaman zaman başvurduğu mekânlardır. Derlemci aradığı kitabı hangisinde bulursa ondan satın alır. Bugün sahaf ve ikinci el kitapçılar, pasajlarda veya sokaklarda kurulan tezgâhlar aracılığıyla olduğu kadar internette kurulu e-mağazalar aracılığıyla da satış yapmaktalar. Dolayısıyla, günümüzün kitap koleksiyoncuları sokaklarda gezindikleri kadar çevrimiçi aramalara da zaman ayırmak zorunda kalıyorlar.

Bir kitabı saklamak için herhangi bir nedenle dolabımda tutmayı arzu etmeyi yeterli buluyorum.

Elyazması eserlere veya basım tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ender kitaplara, fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle, yalnızca varsıl koleksiyoncular tarafından ilgi gösterildiğini görmekle birlikte alçakgönüllü derlemcilerin çoğunun yayın tarihi 20. yüzyıl ve sonrasına rastlayan basılı kitaplarla ilgilendiğini gözlemlemekteyim.

Kitap toplama dendiğinde yayın tarihi yüzyıllar öncesine dayanan, tezhip sanatıyla süslü, binlerce elyazması veya basılı kitaptan kurulu, değeri milyonlarla ölçülen derlemler akla geldiği gibi mali değeri düşük ama manevi değeri yüksek kitaplardan oluşan, iki dolap rafında bir araya getirilebilen alçakgönüllü koleksiyonlar da akla gelmeli. Kitap toplama, kitabı ve kitabın verdiklerini sevmek ile ilgili bir konu.

Örneğin kağıdın kokusunu sevme, bilgiyi arşivlemekten hoşlanma, bir edebiyatçıya duyulan hayranlık, özel bir konuda uzmanlaşma arzusu, bir döneme veya bir olaya hissedilen düşkünlük, kitap süsleme sanatlarından hoşlanma gibi çeşitli nedenlerle ilgi duyulur bu uğraşıya. Örneğin, kapağındaki resmin yer yer sıyrık olması kitabın yıllandığını gösterir ki bu yıpranma kitap düşkününün gözüne çok hoş görünür.

Söz gelimi, kütüphanendeki bir kitap öğrenciyken sık sık uğradığın, şu anda yerinde olmayan kitabevini anımsatabilir. Baskı yılı, kağıdının cinsi, kapağındaki resim çok hoş ve farklı duygular sunar kitap derlemcisine. Ayrıca, tarihi pasajlardaki sahafları ve ikinci el kitapçıları gezmek de bu uğraşının içinde olan ayrı bir hazdır. Mekândan içeri girer girmez burnun eskimiş kağıt ile yıllanmış mürekkep kokusunu hemen ayrımsar.

Boş zamanlarımda, seyrek de olsa, kişisel kütüphanemdeki kitaplarımı incelerim. Birkaçını üstünkörü seçip sayfalarını hızlıca karıştırır, ilgimi çeken kısımları açıp okurum. Geçenlerde yayın tarihi 1950’li yıllara uzanan ‘Nasreddin Hoca Fıkraları’ kitabımın sayfalarını gelişigüzel çevirirken kapağını yaklaşık on yıl önce Vefa’daki bir ciltçiye yenilettiğimi anımsadım.

Kitap elimde ciltçiye gittiğim o güne gidiverdi aklım. On yıl önceki Vefa’ya ilişkin sokak görüntüleri, yıllardır içmediğim Vefa bozasının lezzeti, kitabı ciltçiye bıraktıktan sonra yaptığım Süleymaniye gezisini hatırladım. Bir kitabı sağladığı mesleki veya toplumsal yararı önemsemeksizin, rengi solmuş ve sararmış renkli sayfalarını karıştırmanın zevkini yaşamak için kişisel kütüphanende tutmak böylesine özgün bir zevktir.

Kitap koleksiyonculuğu diğer derlem alanları kadar özel ve güzel olmakla birlikte günümüzde yaşamını sürdüren en eski ilgi alanlarından biri. Büyük boyutlarda odalar, kütüphaneler ve yer gerektirdiği için zorlayıcı bir uğraş olduğunu düşünüyorum. Kitap varolduğu sürece kitap toplama merakının varlığını sürdüreceğine eminim. 


Kaynakça:

  • Muhammed Tatlısu, Sahaflık ve Kitapçılıkta Ayrım ve Kesişimlerin Toplumsal Tarihi, 2022
  • Sibel Ün – Melike Kaplan, Bir Kent Bir Gelenek Ankara’da Sahaflık, 2014

Duygu Kovanı – Koray Erdivanlı (Kitap)


Koray Erdivanlı
1975 yılında İstanbul’da doğdu. 1993 yılında Özel Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi (Fransızca) bölümünden lisans derecesi aldı. Western Michigan University ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde MBA dalında yüksek lisans yaptı. 2021 yılında Hacıbektaş Belediyesi tarafından düzenlenen kısa öykü yarışmasında 'Üç Öğüt' adlı öyküsüyle birincilik ödülü; 2022 yılında 25. OŞYAD Geleneksel Şiir Yarışması'nda 'Gurbet' adlı şiiriyle özendirme ödülü kazandı. 2022 yılında 'Yeşil Güller' adlı öykü kitabı ve 'Öfkeli Dargınlık' adlı tiyatro oyunu, 2023 yılında 'Dantelli Tuzak' adlı romanı yayınlandı. Başlıca uğraşlarından biri olan filateli alanında 'Çanakkale Savaşı' ve 'İbn-i Sina' temalı koleksiyonlarıyla beş madalya kazandı. Özel sektörde insan kaynakları alanında yönetici olarak çalışmaktadır. Tarih, spor, sinema ve müzik başlıca ilgi alanları arasındadır.