Küresel ruh sağlığı krizi: İş hayatında tükenmişlik ve stres!

Dünya genelinde çalışanların küresel ruh sağlığı, 2025 gündeminde kritik bir yer tutmaya devam ediyor. İstanbul’da 45 ülkeden 200’ü aşkın katılımcının bir araya geldiği Global Employee Assistance Summit 2025 zirvesinde, iş dünyasında sürdürülebilir destek sistemlerinin yaygınlaştırılması ve çalışanların ruh sağlığının desteklenmesi ele alındı. TELUS Health’in Mental Health Index raporu gibi güncel veriler, özellikle genç yetişkinler ve hizmet sektörü çalışanları arasında ruhsal zorlanmaların hızla arttığını ortaya koyarak acil müdahale çağrısı yapıyor.

küresel ruh sağlığı


📌 Öne çıkanlar:

  • Küresel ruh sağlığı krizi derinleşiyor; genç yetişkinler, hizmet sektörü çalışanları ve finansal güvencesi olmayan bireyler en riskli gruplar arasında.
  • İş ortamlarındaki güven eksikliği, çalışanlarda yalnızlık ve izolasyon hissini artırarak bağlılık ve motivasyonu olumsuz etkiliyor.
  • Ruh sağlığı sorunları, kaygı tanısı konmuş çalışanlarda yılda ortalama 71-76 iş günü gibi önemli verimlilik kayıplarına yol açıyor.
  • Singapur ve Güney Kore’deki çalışanların yaklaşık yarısı, %10 maaş zammı yerine daha güçlü bir zihinsel destek altyapısını tercih ediyor.
  • Çalışan Destek Programları (EAP), çalışanların işlevselliğini ve yaşam memnuniyetini artırarak şirketler için yüksek maliyetli “hiçbir şey yapmama” durumunun önüne geçiyor.

Küresel ruh sağlığı krizi derinleşiyor

Zirvede paylaşılan güncel veriler, özellikle Asya-Pasifik (APAC) ve Avrupa-Ortadoğu-Afrika (EMEA) bölgelerinde çalışan yetişkinlerin ruh sağlığı açısından ciddi risk altında olduğunu ortaya koyuyor. TELUS Health’in Mental Health Index raporuna göre, genç yetişkinler, hizmet sektöründe çalışanlar ve acil tasarrufu olmayan bireyler arasında ruhsal zorlanmalar hızla artıyor.

Çalışanların önemli bir kısmı daha öfkeli, güvensiz ve sosyal olarak izole hissettiğini belirtirken; bu durum özellikle genç çalışanlar ve düşük finansal güvenceye sahip bireyler arasında daha da belirgin hale geliyor. Bu duyguların hizmet sektörü çalışanlarında yoğunlaştığı görülüyor. Ayrıca acil durum birikimi olmayan çalışanların ruh sağlığı skorları daha düşük; bu da finansal güvencenin psikolojik dayanıklılıkla doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

Takım ruhunun sessiz düşüşü: Sosyal güven eksikliğinin izleri

Zirvede ön plana çıkan bir diğer başlık ise güven ilişkilerinin eksikliği oldu. Güven ilişkilerinin zayıf olduğu iş ortamlarında çalışanlar daha yalnız ve izole hissediyor. Bu da bağlılık, motivasyon ve genel iş memnuniyetini olumsuz etkiliyor. Güven ilişkilerinin eksikliği, yalnızlık duygusunu artırıyor. Singapur’da çalışanların yalnızca %45’i güvenilir iş ilişkilerine sahip olduğunu bildirirken, Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’da bu oran %52 ila %55 arasında seyrediyor.

Rapora göre 2024 yılında her iki çalışandan biri tıbbi yardımı erteledi veya tamamen kaçındı. Özellikle zihinsel destek hizmetlerine ulaşım konusunda hem bölgesel hem bireysel bariyerler dikkat çekiyor. Örneğin Singapur’da çalışanların yalnızca %13’ünün EAP (Çalışan Destek Programı) hizmetine erişimi bulunuyor. Öte yandan Avustralya ve Yeni Zelanda’da bu oran %50’ye yakın.

Verimlilikte büyük kayıp

Ruh sağlığının iş performansı üzerindeki etkisi dikkat çekici boyutlar olduğunu gösteriyor. Verimlilik kaybı yaşayan çalışan oranına bakıldığında, Singapur’da %41 ile en yüksek seviyede, Avustralya’da ise %31 ile en düşük seviyede yer alıyor. Tanı konulmuş ruh sağlığı sorunu olan bireylerde bu kayıplar çok daha büyük durumda görülüyor. Örneğin, kaygı tanısı konmuş Singapurlu çalışanlar yılda 71, Avrupalı çalışanlar ise 76 iş günü verimlilik kaybı yaşıyor. Ruh sağlığı sorunu yaşayan çalışanlara işveren desteğinin kalitesi de belirleyici bir etken olarak ön plana çıkıyor.

  • Fiziksel refah desteğini “mükemmel” olarak değerlendiren çalışanlar, yılda ortalama 43 gün iş kaybı yaşarken, bu desteğin “zayıf” olarak değerlendirenlerde bu rakam 80 güne çıkıyor.
  • Benzer bir fark mental refah desteğinde de gözlemleniyor. Mental destek alan çalışanlar 37 gün kayıp yaşarken destek alamayanlar bu oran 79 gün olarak yer alıyor.

Öncelik değişimi: Maaş zammı mı, destek mi?

Singapur ve Güney Kore’de yapılan araştırmalar, çalışanların yaklaşık yarısının %10’luk bir maaş artışı yerine daha güçlü bir zihinsel destek altyapısını tercih edeceğini ortaya koyuyor. Bu oran diğer bölgelerde %30-35 seviyelerinde seyrediyor.

Çalışan destek programı müdahalesi üretkenlikte net artış sağlıyor

Zirvede, Çalışan Destek Programlarının çalışanların işlevselliğini artırdığı ve yaşam memnuniyetini olumlu etkilediği vurgulandı. Şirketlerde “Hiçbir şey yapmamanın” maliyetinin ise gelecek dönemlerde oldukça yüksek maliyete sebep olacağı belirtiliyor. Genç iş gücü yaşlandıkça riskin derinleşeceği ve müdahale edilmemesi halinde üretkenlik, bağlılık ve çalışan memnuniyeti gibi alanlarda ciddi kayıplar yaşanacağı uyarısı yapıldı.


Çalışan destek programları (EAP) nedir ve şirketler için neden önemlidir?

Günümüz iş dünyasında, çalışanların ruh sağlığı ve refahı giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, şirketlerin çalışanlarına sunduğu destek sistemleri arasında Çalışan Destek Programları (EAP) kritik bir rol oynamaktadır. Peki, EAP nedir ve işletmeler için neden bu kadar önemlidir?

Çalışan destek programı (EAP) nedir?

Çalışan Destek Programı (Employee Assistance Program – EAP), çalışanlara ve aile üyelerine, kişisel ve/veya iş yaşamıyla ilgili sorunlarında gizli, profesyonel destek ve danışmanlık hizmetleri sunan bir programdır. Bu sorunlar geniş bir yelpazeyi kapsayabilir:

  • Psikolojik Danışmanlık: Stres, anksiyete, depresyon, tükenmişlik, ilişki sorunları.
  • Finansal ve Hukuki Danışmanlık: Borç yönetimi, miras, boşanma gibi konularda genel bilgi ve yönlendirme.
  • Yaşam Koçluğu ve Gelişim: Kariyer gelişimi, stres yönetimi teknikleri, zaman yönetimi.
  • Bağımlılık Danışmanlığı: Madde bağımlılığı, alkol ve diğer bağımlılıklar.
  • Aile ve İlişki Sorunları: Çift terapisi, çocuk gelişimi ve ebeveynlik sorunları.

EAP’lerin temel amacı, çalışanların iş yaşam dengesini korumalarına, kişisel sorunlarını çözmelerine ve böylece iş performanslarını sürdürmelerine yardımcı olmaktır.

Şirketler için EAP neden önemlidir?

EAP’ler, şirketler için sadece bir “iyilik” değil, aynı zamanda stratejik bir yatırımdır. İşte nedenleri:

  • Artan Çalışan Refahı ve Memnuniyeti: EAP, çalışanlara desteklendiği ve değer verildiği hissini vererek iş tatminini ve moralini yükseltir.
  • Verimlilik ve Performans Artışı: Çalışanlar kişisel sorunlarıyla başa çıkabildiğinde, işlerine daha iyi odaklanabilir ve daha verimli olabilirler. Bu, genel şirket performansına olumlu yansır.
  • Devamsızlık ve İş Gücü Devir Hızının Azalması: Ruh sağlığı sorunları ve tükenmişlik, devamsızlık ve çalışan kaybının önemli nedenleridir. EAP, bu sorunları önleyerek devamsızlığı ve işten ayrılmaları azaltır.
  • Pozitif Şirket Kültürü ve İtibar: EAP sunan şirketler, çalışan sağlığına önem veren kurumlar olarak algılanır. Bu da şirket imajını güçlendirir ve yetenekleri çekmeye yardımcı olur.
  • Maliyet Tasarrufu: Ruh sağlığı sorunlarının yol açtığı dolaylı maliyetler (verimlilik kaybı, sağlık harcamaları, işe alım ve eğitim maliyetleri) oldukça yüksektir. EAP, bu maliyetleri düşürerek uzun vadede tasarruf sağlar.
  • Yasal ve Etik Yükümlülükler: Çalışanların ruh sağlığını desteklemek, birçok ülkede yasal bir yükümlülük haline gelmekle birlikte, etik olarak da sorumlu bir yaklaşımdır.

EAP’lerin faydaları nelerdir?

  • Çalışanlar İçin: Gizli ve kolay erişilebilir destek, stresle başa çıkma becerileri, kişisel gelişim fırsatları, daha iyi yaşam kalitesi.
  • Şirketler İçin: Daha sağlıklı ve mutlu bir işgücü, daha yüksek bağlılık, azalan stres seviyeleri, artan üretkenlik, geliştirilmiş kurumsal itibar.

Özetle, Çalışan Destek Programları, hem bireysel çalışanların hem de kurumların sağlığı ve sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir araçtır. Gelecekte başarılı olmak isteyen şirketler için EAP’lere yatırım yapmak, sadece bir seçenek değil, bir zorunluluktur.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

  • Global Employee Assistance Summit 2025
  • TELUS Health – Mental Health Index raporu

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.