Türkiye’de serbest meslek sahibi sağlık çalışanları için 2025 yılı, yalnızca mesleğini icra edenlerin değil, aynı zamanda mesleğini savunanların yılı oldu. Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik”, özellikle serbest çalışan diyetisyenler için ciddi bir hak mücadelesinin başlangıcı haline geldi.
Diyetisyenlerden tepki: Serbest meslek hakkı kısıtlanıyor
Bu yönetmelik, görünüşte sağlık alanında standartları artırma amacı taşıyor gibi görünse de; sahada çalışan uzmanlar için işlevsel olmayan, eşitsizlik yaratan ve bilimsel temelli hizmetin önünü kesen bir dizi sorunu beraberinde getirmiştir.
📌 Öne Çıkanlar:
- Yeni yönetmelik, serbest çalışan diyetisyenlere fiziksel şartlar ve ruhsat zorunlulukları getiriyor
- Aynı ofiste çalışan diyetisyenlerin ayrı ruhsat alması şartı ekonomik külfet yaratıyor
- Disiplinlerarası çalışma ve online danışmanlık hizmetleri yönetmelikte tanımsız bırakıldı
- 3 aylık geçiş süreci, ofis düzenlemeleri ve hizmet sürekliliği açısından yetersiz kalıyor
- Sahada etik çalışan uzmanlar denetlenirken, sahte uzmanlar sistemin dışında kalıyor
- Geçmişe dönük ruhsatlandırma, kazanılmış hakları ihlal ediyor
- Yönetmelikteki cihaz kullanımı kriterleri belirsiz ve yoruma açık
- Hekim yönlendirmesi zorunluluğu, koruyucu sağlık hizmetlerinin önünü kesiyor
- Mevzuat, danışanların hizmete erişimini zorlaştırırken hekimlerin iş yükünü de artırıyor
- Diyetisyenler, bilimsel ve adil bir düzenleme için birlikte kamuoyu çağrısı yapıyor
Gerçekler Göz Ardı Ediliyor: Mevzuat Sahayı Tanımıyor
Mevzuatın içerdiği birçok teknik detay; serbest çalışan diyetisyenlerin büyük kısmının faaliyet gösterdiği ofis ve danışmanlık alanlarıyla örtüşmemektedir.
Yönetmeliğe göre bir diyetisyen ofisi, danışanla kullanılan odanın ölçüsünden tuvalet mesafesine, lavabo zorunluluğundan kullanılan cihazlara kadar birçok fiziksel kıstasla değerlendirilmekte; bu kriterler çoğu zaman uygulanabilir olmaktan uzaktır.
Mevcut ofislerin büyük kısmı bu fiziki şartlara uygun değildir. Yönetmelik, bu koşulları sağlamayanlara kapatma ya da ceza tehdidiyle yaklaşmakta; hiçbir kural dışılık veya şikayet durumu bulunmayan sağlık profesyonellerini dahi mağdur etmektedir.
Geçmişe Dönük Ruhsatlandırma: Kazanılmış Haklara Müdahale
Mevcut haliyle yönetmelik, geçmişte yasal çerçevede açılmış ve yıllardır hizmet veren diyetisyen ofislerini de yeniden ruhsatlandırma şartına bağlamakta, bu da bir tür cezai uygulamaya dönüşmektedir.
Oysa hukukun temel ilkelerine göre, geçmişe dönük şekilde hak gaspına neden olacak uygulamalar kabul edilemez. Kazanılmış hakların korunması anayasal bir güvencedir.
Aynı Ofiste Çalışan Diyetisyenlere Ayrı Ruhsat Zorunluluğu
Yönetmeliğe göre, aynı ofisi paylaşan her bir diyetisyenin ayrı ayrı ruhsat alması zorunlu kılınmıştır. Bu, yalnızca ekonomik bir külfet değil, aynı zamanda meslek içi dayanışmayı da zedeleyen bir uygulamadır.
Birlikte çalışan, birbirinin gelişimine katkı sağlayan meslektaşlar artık bir arada değil, ayrı ayrı düşünülmek zorunda bırakılmaktadır.
Disiplinlerarası Çalışma Engel Altında
Modern beslenme ve diyetetik uygulamaları, yalnızca bireysel diyet listeleri hazırlamakla sınırlı değildir. Obezite, yeme bozuklukları, yandaş psikolojik tablolar gibi konularda diyetisyenlerin psikologlar, fizyoterapistler ve hekimlerle entegre şekilde çalışması gerekir.
Yeni yönetmelik, bu ekip yaklaşımına da çeşitli kısıtlamalar getirmekte, ofis düzeni gerekçesiyle multidisipliner iş birliğini fiilen zorlaştırmaktadır.
Karmaşık, Belirsiz ve Yoruma Açık Cihaz Uygulamaları
Yönetmeliğin ekli listesinde (EK-4) yer almayan, ancak CE belgeli ve bilimsel temele dayanan bazı ölçüm ve destek cihazları hakkında açık bir yönlendirme yer almamaktadır. Bu da cihaz kullanımında yetki karmaşasına ve denetim baskısına neden olmaktadır. Halbuki bu cihazlar, diyetisyenlerin eğitim sürecinde gördüğü ve sorumluluğunu aldığı uygulamalardır. Yetki sınırlarının bu kadar muğlak çizilmesi, meslek icrasını da denetim alanını da istismara açık hale getirmektedir.
Zorunlu Hekim Yönlendirmesi: Sağlık Hizmetine Erişimin Önünde Engel
Yeni düzenlemelerden biri de, diyetisyenlerin her danışan için hekim yönlendirmesi isteme yükümlülüğüdür. Bu, sağlıklı bireylerin dahi basit bir kilo kontrolü ya da yaşam tarzı değişikliği için hekime gitmek zorunda bırakılması anlamına gelmektedir.
Koruyucu sağlık hizmetlerini kilitleyen bu sistem, sadece diyetisyenlerin değil, hekimlerin de iş yükünü artırmakta, hizmete erişimi ise zorlaştırmaktadır.
Online Danışmanlık: Tanımsız Alan
Pandemi ile birlikte etkinliği ve erişilebilirliği kanıtlanan online diyet hizmetleri hakkında yönetmelikte net bir tanım ya da uygulama modeli bulunmamaktadır. Bu da şehir dışında, yurt dışında veya sağlık sorunları nedeniyle yüz yüze gelemeyen bireylerin hizmet alma hakkını fiilen ortadan kaldırmaktadır.
3 Aylık Geçiş Süreci: Gerçekçi Değil
Yönetmeliğe uyum için tanınan 3 aylık süre, yalnızca fiziksel altyapı için değil, ekonomik planlama ve danışan süreçleri için de yetersizdir. Kimi ofislerin kapatılması, kimi meslektaşlarımızın borç altına girmesi ya da işini bırakması gündemdedir.
Bu kadar köklü bir değişim için en azından kademeli, danışan ve çalışan haklarını gözeten bir geçiş süreci gereklidir.
Gerçek Diyetisyen Engellenirken, Sahte Uzmanlar Serbest
Belki de bu düzenlemenin en acı tarafı , Tüm bu kurallar yalnızca diplomalı, etik çalışan diyetisyenleri bağlarken; sosyal medyada, merdiven altı merkezlerde ya da kayıtsız mecralarda faaliyet gösteren “sahte uzmanlar” denetim dışı kalmaktadır.
Yasal hizmet veren diyetisyen baskı altındayken, halk sağlığına en büyük tehdit oluşturan kişiler sorunsuzca ticaret yapmaktadır.
Bu Sadece Bir Meslek Savunması Değil, Toplum Sağlığı İçin Bir Uyarıdır!
Diyetisyenler yalnızca bir meslek grubu değil; toplum sağlığını koruyan, eğiten, bilinçlendiren profesyonellerdir.
Bugün sustuğumuz her düzenleme, yarın sahte sağlıkçılara daha fazla alan açar.
Bugün engellenen her etik uygulama, yarın halkın sağlığından bir şeyler çalar.
Talebimiz Net: Adil, Katılımcı ve Bilimsel Bir Düzenleme
Bu yönetmelik, sahadan kopuk, uygulamada sorunlu ve uzun vadede zarar verici bir düzendedir.
Serbest çalışan sağlık mensuplarının katkısıyla yeniden düzenlenmesi, hem meslek etiğini hem toplum sağlığını koruyacak şekilde kurgulanmalıdır.
Bizler diyetisyenler olarak:
- Bilimsel temele dayalı,
- Halk sağlığını önceleyen,
- Anayasal haklarla uyumlu,
- Ekonomik sürdürülebilirliği gözeten,
- Disiplinlerarası çalışmayı teşvik eden bir düzenleme talep ediyoruz.
Bu çağrı; bir isyan değil, bir uyarıdır.
Sustukça değil, konuştukça iyileşir sağlık.
✍️ Uzm. Dyt. Nurettin ŞAHİNLİ
🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:
- MHRS randevu sistemi değişti: Aile hekimi yönlendirmesi şartı!
- Özel hastane doktorları artık kadrolu çalışmak zorunda