Neye “evet veya hayır” diyoruz? İçimizde gerçekten uyum bulan şeylere mi? Bizi büyüten, derinleştiren deneyimlere mi? Yoksa korkudan, yalnız kalmama isteğinden, alışkanlıktan kaynaklanan şeylere mi? Ayrıca “evet veya hayır” diyen kim?
“Her evet dediğim şey kaderime giden köprü olabilir mi?” Geçenlerde içsesimin fısıldadığı bu cümle üzerine tefekkür ettiğimde; “evet” dediğimizde neye evet diyoruz, ne oluyor, kim diyor, neden diyor, “hayır” dediğimizde neye hayır diyoruz, ne oluyor kim diyor, neden diyor? gibi pek çok soru ve cevaplarıyla karşılaştım. Ve her “evet”in aslında bir yönelim, bir seçim, bir kapı olduğunu farkettim…
Kader, bizimle rastlantılarla değil, seçimlerimizle konuşuyor. Ama o seçimleri yapanın kim olduğunu fark etmediğimiz sürece, özgür değiliz.
Peki seçimi yapan kim? Nefsimiz mi? Ruhumuz mu? Ya da bilincimiz, özümüz mü?
Aslında her “evet”, bir daveti kabul etmektir: Bazen ruhumuzun çağrısına… Bazen nefsimizin arzularına… Bazen de kolektif alışkanlıkların bize dayattıklarına… Kaderimize köprü olacak “evet”, kalbimizden yankılanan, derin bir uyum” hissi veren evet’tir. Diğerleri ise çoğu zaman o köprünün yan yollarında oyalayıcı patikalara benzer.
Evet dediğimizde seçimi yapan kim?
“Evet” dediğimizde o seçimi yapan kim sorusu aslında ontolojik bir sorudur:
Beden: O “evet”i dile getirir ve hareketi başlatır.
Nefs: Çoğu zaman arzular, korkular ya da alışkanlıklar üzerinden “evet” demeye zorlar. Zihin: Mantıkla, geçmiş deneyimlerle, ihtimalleri tartarak karar verir. Ruh: Derin bir uyum, çağrı ve “doğru yerde olma” hissiyle “evet” der.
Ama asıl mesele şudur: Eğer farkındalığımız açıksa seçimi yapan sadece nefs veya zihin değildir; şahit olan Benlik (öz, hakiki ben) “evet” der. Farkındalık kapalıysa “evet” çoğunlukla otomatik programların (alışkanlık, korku, toplum şartlanmaları) sonucudur. Yani “evet” diyenin kim olduğunu anlamanın ölçütü: O evet’in içte huzur mu, yoksa içte sıkışma mı yarattığıdır.
Nefs’in evet’i ya da hayır’ı bizi döngüde tutar
Ruhun evet’i ya da hayır’ı ise bizi özümüze yaklaştırır. Öz!ün kararı ise zaten seçim değil, hakikatin kendisiyle hizalanmaktır. Gerçek özgürlük, evet ve hayır’ın ötesine geçip her iki cevabın ardındaki sessiz bileni fark etmektir. O zaman, dışarıda verdiğimiz her karar, içerideki bir farkındalığın yankısı haline gelir.
Evet ve Hayır: Kaderin kapılarında kim konuşuyor?
Her “evet” bir köprü kurar, her “hayır” bir yön belirler. Ama asıl soru şudur: O köprüyü kim kuruyor, o yönü kim seçiyor? Hayat, sayısız evet ve hayır’ın arasından dokunuyor. Kimi zaman bir “evet” bizi yıllarca sürecek bir yola çıkarıyor, kimi zaman bir “hayır” içimizde yankılanan sessiz bir bilgelikle kaderimizi değiştiriyor. Ancak çoğu zaman, seçim yaptığımızı sanırken aslında bizi yöneten görünmez içsel kodların, korkuların, arzuların, alışkanlıkların etkisindeyizdir. Bir “evet” ya da “hayır” anında durup sorabilsek:
“Bu kararı kim veriyor?
Bedenim mi, nefsim mi, zihnim mi, yoksa ruhum mu?”
İşte o zaman kaderin akışında bilinçli bir yolculuğa adım atarız. Evet: Ruhun Köprüsü mü, Nefsin Döngüsü mü? Her “evet” bir davettir. Bazen yaşamın bize uzattığı yeni bir deneyime, bazen kendi karanlığımıza… Ama bu daveti kim kabul ediyor? Bedenin evet’i, rahatlık arar. “Bunu yapmak bana iyi gelecek” der ve kısa vadeli huzuru seçer. Nefsin evet’i, arzularla örülüdür. Kaybetmekten korkar, tatmin olmak ister, sonuçta hep daha fazlasını arar. Zihnin evet’i, mantığın terazisinde şekillenir. Hesap yapar, güvenlik ister; çoğu zaman doğru ama ruhsuz seçimler üretir. Ruhun evet’i, sessiz bir genişlemedir. Huzurla birlikte gelir, içte bir uyum yaratır. İşte o “evet” kader köprüsüdür.
Öz’ün evet’i ise kelimelere ihtiyaç duymaz. Bilinçten değil, varoluşun kalbinden doğar. “Ol” der ve olur.
Hayır: Kaçış mı, Bilgelik mi?
“Hayır” da bir yönelimdir. Bazen korkudan doğar, bazen hakikate sadakatten. Her “hayır” bir kapıyı kapatır, ama aynı anda başka bir kapıyı görünür kılar. Bedenin hayır’ı, yorgunluktan gelir. “Artık yeter” der; dengelenmek ister. Nefsin hayır’ı, değişimden korkar. Konfor alanını bırakmak istemez; döngü devam eder. Zihnin hayır’ı, mantıkla duvar örer. Riskli olanı reddeder ama aynı zamanda özgürlüğü de. Ruhun hayır’ı, hakikate aykırıyı tanır. “Bu yol bana ait değil” der ve sessizce geri çekilir. Öz’ün hayır’ı ise kelimelerle ifade edilmez; bir bilme halidir. Red değil, netliktir.
Küçük bir pratik: Bir şey için “evet” demeden önce 3 saniye dur, kalbine sor: Bu evet’i bedenim mi, nefsim mi, zihnim mi, ruhum mu söylüyor? İçimde genişleme mi, daralma mı oluyor? Eğer genişleme varsa o evet seni kader köprüne taşır. Daralma varsa o evet sadece bir oyalanma yoludur.
“Hayır” dediğimizde seçimi yapan kim?
- Beden Hayır der: Yorulduğunda, sınır aşıldığında. Neden: Kendini korumak, dinlenmek için. Sonuç: Sağlık ve denge.
- Nefs Hayır der: Korktuğunda, kaybetmek istemediğinde, değişimden kaçtığında. Neden: Konfor alanını korumak. Sonuç: Kaçırılan fırsatlar, aynı döngülerin tekrar etmesi.
- Zihin Hayır der: Riskli, belirsiz ya da toplumca onaylanmayan şeylere. Neden: Mantık ve güvenlik arayışı. Sonuç: Mantıklı ama ruhsuz kararlar, bazen pişmanlık.
- Ruh Hayır der: Hakikate aykırı, özle uyumsuz olduğunda. Neden: Ruhun yönüyle çelişen deneyimden korunmak. Sonuç: Derin huzur, öz saygı, doğru yola yönelme.
- Şahit Benlik (Öz) Hayır der: Sessiz bir kesinlikle, gerekçesiz bir bilgelikten. Neden: Hakikatin akışına uymayan şeyi reddetmek.
Sonuç: Kader köprüsünde netleşme, özgürlük.
Özetleyecak olursak;
- Nefs’in hayır’: korkudan kaçar.
- Ruh’un hayır’ı: hakikate yönelir.
- Öz’ün hayır’ı: sınır değil, özgürlük yaratır.
“Evet – Hayır Kader Haritası” Yolu
1) Evet:
- Bedenin evet’i: Rahatlık, ihtiyaç giderme, kısa vadeli huzur.
- Nefsin evet’i: Arzu, korkudan kaçış, döngü ve tekrar.
- Zihnin evet’i: Mantık, hesap, güvenlik ama ruhsuzluk.
- Ruhun evet’i: İçsel genişleme, dönüşüm ve kader köprüsü.
- Öz’ün evet’i: Sessiz bilgelik, kaderle uyum, yönelim.
2) Hayır:
- Bedenin hayır’ı: Dinlenme ihtiyacı, denge.
- Nefsin hayır’ı: Konfor alanı, fırsat kaçırma, durağanlık.
- Zihnin hayır’ı: Riskten kaçış, güvenlik ama sınırlılık.
- Ruhun hayır’ı: Hakikate aykırıyı reddetme, öz saygı ve huzur.
- Öz’ün hayır’ı: Saf bilgelik, özgürlük, netlik, kader yolunun berraklaşması.
Anahtar Fark:
- Nefs evet-hayır’ı: Korku ve arzu odaklıdır, döngü yaratır.
- Ruh evet-hayır’ı: Hakikat ve uyum odaklıdır, kader köprüsü kurar.
- Öz’ün evet-hayır’ı: Zaten seçim değildir, bir “bilme”dir, kaderle aynı hizaya gelmektir.
Bunu görselleştirecek olsak merkezde “Kader köprüsü” olurdu: Sol tarafta Hayır’ın yolları, sağ tarafta Evet’in yolları olurdu. Ortada ise Ruh ve Öz’den gelen saf yönelimle birleşip köprüye çıkardı.
🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Zihnin ve zamanın katmanlarından Öz’e yolculuk
- Kaderin kodlarını kim yazıyor?
- Evrenin yapısı: Gerçeklik mi, olasılık mı?
- Meta Programlama: Gündelik hayatımızda nasıl kullanabiliriz?
- Digital çağda beyin: Kuantum dolanıklık ve bilimin yeni uzayı
- Bilinçaltımız bilincimizden daha güçlü olabilir mi?
- Nöroplastisite: Beynimiz gelişirken zihni eğitmek mümkün mü?