Vermeden de Kurtulabilir miyiz?

Bundan 3 ay önce,  “Bazı yanlış anlamalara meydan vermemek için 20 yıllık askerlik hayatımda en zor görevleri yaptığımı ve hatta bu yazıyı okuyanların hiçbirinin tanık olmadığı kadar büyük acılara tanıklık ettiğimi belirterek sözlerime başlayayım. Sabah ‘günaydın’ dediğim arkadaşımın akşam parçalarını toplamaya da gittim, bir anneye tek evladının şehit olduğunu haber vermeye de… Hatta öyle tabutlar biliyorum ki içinde cenazeler yoktu. Ama tüm bunlara rağmen vicdanımın sesini dinleyerek bu yazıyı kaleme alıyorum” demişim.

Aynı sözleri bugün de tekrarlayarak sözlerime başlıyorum. Hepimizi acılara boğan PKK terörü ile mücadelede izlenecek yolu kendi çözüm önerilerimle birlikte görüşlerinize sunuyorum.

bordo bereliler pkk askeri tsk pkk hdp demirtaş çözüm süreci akp 400 milletvekili vekil

Askeri açıdan izlenecek yol

Bu yolu 2 aşamalı değerlendirmek gerekir:


1. Sınır ötesinden gelen tehditlere karşı alınacak önlemler:

PKK tugaylara saldırmaya cesaret edemiyor. O halde karakollar kaldırılır ve kuş uçuşu 300 km’lik Irak sınırında 10 km derinliğine kadar insandan arındırılmış bölge yaratılır ve bu bölgeye 30’ar km aralıklarla helikopter destekli 10 komando tugayı yerleştirilir. Bu tugaylar kalekollar içine yerleştirilir. Uydular vasıtası ile sınır kontrol altına alınır. Sorumluluk alanı içinde sınır geçişleri tespit eden tugay emir almaksızın helikopter destekli nokta operasyonu başlatır. Bu bir.

Sıra gelir sınır içindeki mücadeleye…

sınır içinde sınır ötesi pkk hdp demirtaş çözüm süreci 400 vekil askeri siyasi siyaset2. Sınır içinde yapılacak mücadele:

Gerilla savaşı ile bugüne kadar başa çıkabilmiş 2 ülke vardır. Bunlardan biri Srilanka, diğeri ise Peru. Srilanka, Tamil Kaplanlarını; Peru ise Aydınlık Yol gerillalarını yok etti. Her ikisi de liderlerini ele geçirerek yaptı bunu. Türkiye de bu şansı 1999’da yakaladı ama maalesef kullanamadı. Diğer geri kalan bütün ülkeler gerilla savaşlarında başarısız oldular. Bunlara dünyanın süper güçleri de dahil. Rusların Afganistan’da, ABD’nin Vietnam’da uğradığı yenilgiler bunun örnekleridir.

Mücadele normal kanunlarla olmaz. Sıkıyönetim ilanı gerekir. Durumda bir olağanüstülük olduğu belli. Neyi kimden saklıyorsun? Bu iki.

Halk ile PKK’yı birbirinden ayırmak gerekir. Eline silahı alan gerekli cevabı alır, almayan kucaklanır. Bu üç.


Ölümlerin büyük çoğunluğu mayın patlamasından. Bir subayımızın beyanatını burada açıklamak gerekecek. Şöyle demişti uzun yıllar Güneydoğu’da görev yapmış bir komutan: “Yürüyün kardeşim. Yürürseniz ölmezsiniz. Ben birliğimde bir yerden bir yere gitmek için taşıt kullanımını yasakladım”. Demek ki karayolu kullanılmayacak, havadan intikaller yapılacak. Bu dört.

Peki kim bu kadar uzun yürüyebilir? Piyade komando birlikleri. O halde bu iş jandarma ile olmaz. Şehir merkezlerine yerleştirilmiş komando birlikleri ile olur. Operasyonlarda komando birlikleri en yakın noktaya helikopter ile intikal ettirilir, oradan itibaren yürürler. Bu beş.

Siyaseten izlenecek yol

PKK bir terör örgütüdür. Türkiye asla bir terör örgütü ile muhatap olmamalı ve masaya oturmamalıdır. Burada hepimiz hemfikiriz. Ayrım HDP’ye PKK gibi muamele edilip edilmeyeceği konusunda düğümleniyor. O halde Selahattin Demirtaş’ın yaşanan olaylardan sonra yaptığı açıklamalara bakalım:

selahattin demirtaş pkk hdp terör çözüm süreci 400 vekil

Dağlıca baskını sonrası, “Hiçbir şey öldürmenin gerekçesi olamaz, insanlarımızı ölüme sürmenin de. Her gün hepimizi kahreden ölüm haberleri kaderimiz de olamaz. Dün Dağlıca’da yitirdiğimiz kardeşlerimize, Cizre’de yitirdiğimiz küçük çocuklarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı diliyorum.”

Bir doktorun öldürülmesine cevaben, “Sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar asla kabul edilemez. Bunu kesinlikle lanetliyoruz. Sağlıkçılara ve sağlıkla ilgili yerlere saldırılar en ahlaksız savaş koşullarında bile kabul edilemez.”  


Bu açıklamalarıyla HDP, PKK’nın en ahlaksız savaşı verdiğini kabul etmiştir. HDP Türkiye’nin elde kalan tek şansıdır. PKK ile arasına mesafe koyduğu oranda Türkiye’nin partisi olur. Bu açıklamalar da konulan mesafeyi göstermesi açısında benim için yeterli. O halde paranoyakça yaklaşımı bırakalım bir kez olsun HDP’ye şans verelim, onu sistemin içine dahil edelim. Unutmayın ki Türklerle Kürtler arasındaki tek köprü HDP’dir. Bugün Türkiye’nin MHP’den çok HDP’ye ihtiyacı vardır.


 

Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.