Yapılan bazı araştırmalara göre dua bir çeşit ‘sistemli yaratma enerjisi’dir. Ve bu sadece dinine bağlı kesimin yapması gerekli bir görev değildir. Evrenin yaradılış sistemi için, modern bilimin araştırma ve bulguları gösteriyor ki; dua bizler tarafından sistemin işleyişine etki edebilecek bir potansiyel taşır.
Said Alpsoy’un yazdığı “Kuran En Büyük Mucize” adlı kitabın içeriğinde yer alan dua hakkındaki araştırma sonuçlarına bakalım:
Din bir ilaç mı? Bilim neden inanmaya başlıyor?
ABD ‘de yayınlanan ünlü haber haber dergisi ‘Newsweek’, 10 Kasım 2003 tarihli sayısında ‘Allah ve Sağlık: Din Bir İlaç mı? Bilim Neden İnanmaya Başlıyor? (God and Health:Is Religion Good Medicine? Why Science is Starting to Believe?)’ başlığı altında dinin iyileştirici etkisini kapak konusu yaptı.
Newsweek‘in anketine göre; insanların % 72’si dua ederek hastalıklarından daha çabuk kurtulduklarına, duanın iyileşmeyi hızlandırdığına inanıyor. ABD ve İngiltere’de yapılan araştırmalar, hastalar için dua etmenin, hastaların rahatsızlık belirtilerini azalttığını ve iyileşme sürecini hızlandırdığını sonucunu elde etti.
Duanın iyileştirici gücü
Michigan Üniversitesi‘nin araştırmasına göre, dindarların depresyon ve stres az görülürken, Chicago’daki Rush Üniversitesi‘nin anjiyo operasyonu gerçekleştiren 750 hasta üzerinde yaptığı bir başka araştırmada da ‘duanın iyileştirici gücü’ bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Dua okuyan kalp hastalarının, ameliyattan sonraki birkaç yıl içinde ölüm oranlarının % 30 daha az olduğu tespit edilmiştir.
***
Fizik mühendisi Hasan Demir’in dua ve fiziği birleştiren bu makalesine bakalım.
Kuantsal dua ve Fizik
Algıladığımız madde alem ve oluşan şekiller, algılayan olmadığı zaman, yada gözlemleyen olmadığı zaman, sırf dalgalardan ibaret bir oluşum göstermektedir…
Yapılan deneyler de elektronu gözlemlemeye çalıştığımız zaman parçacık, gözlem yapmadığımızda da dalga özeliği gösterdiğini ortaya koymuştur.
Olay bu şekilde cereyan etmesine rağmen, bilincin algılamasıyla oluşan parçacık (madde) alem, bize mutlak gerçekmiş gibi geliyor.
Eğer madde alemin sadece bilincin gözlemek istediği manaların açığa çıkışı olarak algılayabilirsek, kendimizi de beden boyutundan soyutlayabiliriz. Böylelikle bilinç boyutunda (dalgalar boyutunda) yaşama geçebiliriz.
Bu yaşam boyutu cennet yaşantısıdır… Buradan da dua kavramını kuantsal yaşamla birleştirebiliriz. Aslında madde aleminde oluştuğunu gördüğümüz tüm olayların bilincin kuantsal boyuttan kendi dilemesi sonucu, dalgaların belli şekillere, seslere, görüntülere, kokulara, yani parçacık özelliği veren madde alemine inişi söz konusudur…
Buradan da şu anlaşılmalıdır ki dua bir üst boyuttan yani kuantsal boyuttan bilincin dilediğini yaratmasıdır… Esasında herkes bunu belli ölçülerde yapar ama farkında değildir!..
Dua da yaratma sırrı vardır!.. Olayların oluşumu bilincin, kuantsal boyuttan tertipleridir… Bununla birlikte aslında kuantsal boyutunda derununda bulunan daha öz boyuttan gelir. Burası ismi-azam boyutudur.
Benim zannıma göre ismi azam Hu ismidir. Hu ismi ile dua etmek demek olayı hiçlik boyutundan ele almak demektir. Yalnız fizik bu boyutu tespit edemediği için bunu söylememin de pek bir manası yoktur. Olayın oluşumu, Hiçlik boyutundan başlar, kuantsal boyuttan ve en sonunda madde boyutunda açığa çıkar…
***
Görüldüğü gibi dua hakkında düşünülesi çok şey var.