Mutlu ve sağlıklı diyet: Zihinsel detoks

Kasım ayındaki Kurban Bayramı tatilimde kendimle buluşmaya karar verdim. Kalabalığın içinde yalnız kendimle olacaktım. İlk kez yapacaktım bunu, ben bile nasıl olacağını bilmeden.

inzivaya nasıl geçilir dua namaz mutlu sağlıklı detoks

Kendimle buluşmak için yeni bir teknikle tanıştım. Bu tekniğin ismi “Vipassana- Bilge Farkındalık” idi. Bir başka deyişle bana göre; “zihinsel detoks” da diyebiliriz. Rahatlama, takdir etme, bağışlama, sevgi ve şefkat uygulamaları ile kendinle kalmak, hiç kimseyle konuşmayarak zihni şaşırtmak, yemek, yürümek gibi yavaş hareketlerle zihni neredeyse durdurma noktasına getirmek.

Maksimum seviyede sessizliğin sağlandığı ve gözlem dolu ortamda, farkındalığımız artıyor, bedenimiz rahatlıyor, zihnimiz berraklaşıyor, böylece içgörü ve anlayışın gelişebileceği yer açılıyor içimizde. Tüm bunlar için kendimize izin vermek önemli.


Bu buluşmaya 25 kişi karar vermişti ve buluştuk. Bazılarını tanırken bazılarını hiç tanımıyordum.

Uygulama oldukça sıra dışıydı hiç alışkın olmadığımız. Çalışma zaruri ihtiyaçlar dışında hiç konuşmamayı öngörüyordu. Tanıdığım bazı dostlarımla bir arada olmak , hiç konuşmamak ve hatta birlikteyken onları görmezden gelmek hiç kolay değildi. Sadece bu kadarla da kalmıyordu. Sadece iki öğün yemek yemeye izin vardı. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği. Saat 14.00’den sonra sadece bitki çayı içilebiliniyordu. Yemekler öylesine yavaş yeniyordu ki yemek yeme süreleri bir saati buluyordu. Çünkü lokmalar defalarca çiğneniyor ve hayal edemeyeceğiniz tatlarla buluşuyordu damağımız. Buradaki amaç bedenin rahat olması idi.

İlk günler bu yeni uygulamaya ayak uydurmak benim için hiçte kolay olmadı. Hızlı bir yaşam süreci sürdüren biri olarak; yavaş, sakin ve sessizlik içinde olmayı zihnim anlamaya çalışsa da bedenim anlayamadı ve kasıldı durdu.

Birbirimize karşı bilerek kayıtsız olmamız, yavaş hareket etmemiz bana zihinsel engelli insanları çağrıştırıyordu ister istemez. Kendimizi bulmak için aklımızı devre dışı bırakmanın ne denli önemli olduğunu bu çalışmada bir kez daha anlamış oldum. Çalışmanın yapıldığı mekân Bodrum Gümüşlük Akademi idi. Burası sanatsal atölye çalışmalarının yapıldığı bir vakıftı. Mekân itibariyle çalışmanın dinamiğine çok uygundu.

Gelelim fark ettiklerimize;  “Vipassana” bir farkındalık, şimdi ve buraya odaklanma çalışması aslında. Geçmiş ve gelecek algılarımızı bırakarak anda varoluşumuzun farkındalığı içinde olabilmeyi deneyimlemekti. Bir çeşit gözlem yapmak ve gözlemlediğimiz şeyin doğasını anlamaktı. Farkındalığımız arttıkça da bilgeliğimizin artması söz konusuydu.

Fark ettiğimiz en önemli şeylerden birisi hayatta öğrenmemiz gereken her şeyin zihinle birlikte bedenimizde de var olduğu gerçeği idi. Tüm bunları anlamamız için hiç bir şey yapmamız gerekmiyordu. Sadece uyanık olmak ve gözlemlemek yeterliydi.

Gelecek ile ilgili planlar yapmak anlamını yitiriyordu. Zihne göre gidilecek orası diye bir yer, bir şey varken, şimdi ve burada olduğumuzda ise gidilecek tek yer burasıydı ve başka yer yoktu. Şimdiden kaçış yoktu. Yolculuğun başlangıcının da, sonunun da aynı yer olduğu ve şu an bulunduğumuz yerin olabileceğimiz tek yer olduğu gerçeğini hatırlamamız çok zamanımızı almadı.

Bu teknik için ilk yaptığımız kendimizi ve çevremizdekileri takdir etmekti. Takdir etmek bir şeyin mevcudiyetini, niteliğini kabul etmek anlamına geliyordu. Bu durum zihnimizi bu yeni tekniğe hazırlamak için başlangıçtı.


Sonraki adım affetmekti. Bizim zarar verdiğimiz insanları, kendimizi ve bize zarar veren insanları tek tek hatırlayarak onları affetme çalışmasını gerçekleştirdik. Farkettik, üzgün olduğumuzu kendimize ifade ettik, değişimle ilgili niyetimizi koyduk. Hata yaptığımızı kabul etmek, geçmişi anlamak ve geçmişin yükünü bırakmak zihni özgürleştiriyordu.  Zihin içeride blokaj oluşturan durumlarda özgürleşemiyorsa sakinleşemiyor ve kabule geçemiyordu o nedenle bu uygulama oldukça yararlı idi.

Metta ile mutlu ve sağlıklı bir beden

Daha sonraki uygulama kalbimizi sevgiye açmaktı. Affetme çalışması sayesinde kalbimizde sevgiye yer açmış bulunmaktaydık . Şimdi bu yeri bazı sevgi sözcükleriyle doldurmak gerekiyordu. “Metta” adı verilen bu uygulamada sadece kendimize değil oluşturduğumuz çemberlerle tüm evrene ulaşan sevgi mesajları veriyorduk.

  • Mutlu ve sağlıklı olayım
  • Bulunduğum mekânda herkes mutlu ve sağlıklı olsun
  • Yaşadığım bu şehirde herkes mutlu ve sağlıklı olsun
  • Yaşadığım bu ülkede herkes mutlu ve sağlıklı olsun
  • Yaşadığım bu dünyada herkes mutlu ve sağlıklı olsun
  • Yaşadığım bu evrende herkes mutlu ve sağlıklı olsun

Böylece sevgi çemberi giderek büyüyordu. Yaratılan bu enerji sayesinde sevginin tüm evren tarafından hissedilmesi söz konusuydu.

Şimdi sıra farkındalık çalışmasına gelmişti. Bunun için konsantrasyon çok önemliydi. Odaklanma sayesinde hareket ve eylemlerimizde yavaşladığımızda detayları görebiliyor ve eylemlerin dinamiğini anlayabiliyorduk. Hızlı eylemlerde ise detayları kaçırabiliyorduk. Yavaşlama uygulaması gerçekliğimizi görmemizi sağlarken zihnin vücudumuza nasıl emirler yağdırdığını da görebiliyorduk.

Farkındalık iki şekilde ortaya çıkıyordu. Öznel farkındalık, nesnel farkındalık. Öznel farkındalıkta küçük ayrıntıları görebiliyorken büyük resmi kaçırıyorduk, nesnel farkındalıkta ise büyük resmi görebiliyorduk. Aynı anda her ikisine odaklanmamız mümkün değildi ancak birinden diğerine farkındallıkla geçiş mümkün olabiliyordu.

Farkındalık içinde olmak demek zihnin tam kapasite ile açık olduğunun ifadesi demekti. Bu sayede kendinden eminlik duygusunu ortaya çıkıyor ve kendimize olan güvenimizde de artış söz konusu oluyordu.

En son adımda da konsantrasyon anında 6 duyumuzla farkettiklerimizi  tekrar tekrar söyleyerek, örneğin dışarıda duyduğumuz bir ses konsantrasyonumuzu bozuyorsa onu “işitmek, işitmek veya ses duymak, ses duymak şeklinde  etiketleyip  hem anlamlarının o anda kaybolmasına yardımcı olmak hem de zihnimizi ana çekerek şimdi ve burada kalmayı sağlamaktı.

Böylece farkettiklerimizle düşündüklerimizi ve yaklaşımlarımızı değiştirdiğimizde her şeyin değişebildiği gerçeğini deneyimlemiş olmuştuk.


Özetle bu çalışmayı kendisini bu çalışmaya uygun gören herkese tavsiye ederim. Zihnimizi anlamak bizim hayatımızda acı diye ifade ettiğimiz her şeyin hayatımızdan çıkması anlamına gelmektedir. Ancak uygulamak şartıyla bu gerçeği görebiliriz.


 

Rüya Yüksel
Rüya Yüksel, 1957 doğumlu, İstanbul'da yaşıyor. Mesleği İngilizce öğretmenliği, ancak 29 yıldır özel sektörde çalışıyor. NLP İleri Derece Uygulayıcısı ve 'Yaşam Koçu' olmakla birlikte “Kendini Tanıma Çalışmaları” düzenliyor.