Umulmazlık Teorisi

Evren, beklemediğimiz şeyleri bize göndermek konusunda çok ustadır…

umulmazlık

Çoğu zaman olayların beklentilerimizin dışında gerçekleştiğini görürüz. Üstelik beklentilerimizi ne kadar çok kişiye söylersek gerçekleşme ihtimali de o kadar azalıyor nedense. Olumlu ya da olumsuz, çoğu zaman ummadığımız şeyler karşımıza çıkıyor. En başta kendi hayatımla, sonra da etrafımdaki insanların hayatlarıyla ilgili yaptığım gözlemlerde yaşamlarımızda çok enteresan ve sistematik denilebilecek düzeyde umulmazlık olduğunu fark ettim.

Gözlemlediğim kadarıyla hiçbirimizin hayatıyla ilgili umdukları şeyler gerçekleşmiyordu. Bu durum yüzde yüz olmasa bile %70-80 oranında böyleydi. Bu sistematiği fark ettikten sonra Murphy Kanunlarından ve Kuantum Teorisi’nden de güç alarak bu olağanüstü duruma Umulmazlık Teorisi – Unexpected Theory adını koymayı uygun buldum. Aslında bu hepimizin bildiği fakat farkına varmadığı bir bilgiydi.


Davranış bilimlerinde, bildiğimiz fakat bildiğimizin farkına varmadığımız bilgilere “öksüz bilgi” denir. Bu da bir öksüz bilgiydi aslında ve yaşamımızın nasıl umulmazlık nehrinin üzerinde yol aldığını kendi hayatlarımız içinde gördüğümüz halde bilinçli olarak fark edemiyorduk. Bu bilgiyi açığa çıkartmak ve herkesin fark etmesini sağlamak için bunu bir hipotez haline getirdim ve şimdi sizlere umulmazlık teorisinin aslında hayatlarımızda nasıl bir kanun gibi işlediğini anlatmaya çalışacağım (Üstün sezme gücü olanları bu teoriden istisna tutuyorum). Umulmazlık Teorisi’yle ilgili örnekleri okudukça herkesin yaşamlarında teoriyle ilgili bir parça bulabileceğini umuyorum.

Bana hayattan ne umduğunuzu söyleyin size ne olmayacağını söyleyeyim…

Arkadaşlarınıza hayatta İstanbul’da yaşayamam demişsinizdir hep ve şimdi iş gereği İstanbul’da yaşamanız gerekiyordur. Ne umulmaz bir durum.

Tatile gitme planları yapıyorsunuz. Büyük ihtimalle bu yaz tatil için Çeşme’ye gideceksiniz. Kendinizi buna göre hazırlıyorsunuz. Arkadaşlarınıza da bu yaz Çeşme’ye gideceğinizi söylüyorsunuz. İnternetten Çeşme otellerini ararken Yunan Adaları’na çok uygun bir tur buluyorsunuz ve kendinizi yazın ortasında Girit Adası’nda plajda güneşlenirken buluyorsunuz. Şimdiyse Çeşme’ye gitmeyi ne kadar çok istediğinizi hatırlamıyorsunuz bile. Yine en umulmayan gerçekleşmiştir.

Küçükken hep ileride bir doktor olmanın hayallerini kurmuştunuz ama şimdi bir itfaiyeci oldunuz. Ya da küçükken hep itfaiyeci olmak isterdiniz, şimdiyse kadere bak ki bankacı oldunuz. Umulmazlık Teorisi’ne göre büyüyünce bakkal olmak istemiyorsanız eğer küçükken bakkal olmayı ummanız yerinde olacaktır…

Sınavdan yetmiş beklerken otuz almışsınızdır ya da otuz beklerken notunuz yetmiş gelmiştir…

Üniversite sınavlarında kaçımız istediği bölümü kazanabildi? Bunun sadece puanla alakalı olduğunu sanmıyorum. Puanımız yüksek olduğu halde yanlış tercihler yapmış da olabiliriz. Koca bir sene hukuk eğitimi için hazırlanırken ani bir karar değişikliğiyle birinci tercihimiz uluslararası ilişkiler olabilir. Böylece en yüksek puanı da alsak hukukçu olamayacağız artık. Yine umulmadık bir hayatın içine çekildik…

Uzun süredir gelmesini beklediğiniz belediye otobüsü umduğunuz süre içerisinde gelmemiştir. Bir süre daha gelmeyeceğini umarak bir sigara yakarsınız. Tam da sigarayı yaktığınız anda otobüs uzaktan belirir. Umduğunuz sürede gelmeyen belediye otobüsü ummadığınız anda gelivermiştir. Otobüs hem geç gelmiştir hem de sigaranız içilemeyerek ziyan olmuştur. (Sigara içtiğim dönemde sırf otobüs gelsin diye durakta beklerken sigara yaktığım çok olmuştur. Bu durumlarda da aslında otobüsün gelmesini umarak sigara yaktığım için yine otobüs gelmedi tabi ama en azından sigaramı içmiş oldum.)


Hayallerini süsleyen arabayı satın almak yerine daha önce aklına bile gelmeyen arabaları satın alan ne çok kişi vardır kim bilir. Zaten buradaki sihir, o arabayı almayı daha önce aklımıza getirmemiş olmamızda saklıdır. Eğer aklımıza getirmiş olsaydık umulmuş düzeye geleceği için almış da olmayacaktık. Almayı düşündüğümüz üç araba modelini de değil, dördüncü modeli, o hiç aklımıza gelmeyen modeli satın almanın ya da jeep almak isterken spor araba almanın izahı bilincimizin çok çok üstünde bir yerlerde saklı olabilir. Bu durumu otomobil pazarlama stratejisinin bir sonucu olarak da açıklayabiliriz ama bu yine umulmayanın yaşantımıza girdiği gerçeğini değiştirmeyecektir.

Umulmazlık Teorisi’nde konuyu başkalarına anlatma kısmı da çok önemlidir çünkü bir konudaki beklentimizi ne kadar çok kişiye söylersek onun olma ihtimali de o kadar azalıyor. Yani buna göre eğer bir şeyin olmasını istemiyorsanız başkalarına söyleyebilirsiniz. Mesela taraftarı olduğunuz takımın maçıyla ilgili yorum yaparken dikkat edin. “Çok iyi gidiyoruz şimdi gol atarız” dediğiniz anda muhtemelen golü yiyen sizin takımınız olacaktır. Çünkü evren bizleri mors etme konusunda çok ustadır.

Aynı şekilde umulmayanın gerçekleşme durumu aşkta da geçerlidir. Sarışınlardan hoşlanıyorsanız eğer muhtemelen esmer bir sevgiliniz olacaktır…

Umulmazlık Teorisi

Bu örneklere göre istediğimiz bir şeyi ummamak en iyisi gibi görünüyor ama onun için de bir üst benlik tarafından bu işin kontrol altına alınması ve umulacak düzeyde benliğe indirgenmemesi gerekiyor. Çünkü bir şeyi isteyince aynı zamanda umuyoruz da… Umulmayanın gerçekleşmesinin o şeyin iyi ya da kötü olmasıyla herhangi bir bağı da yok. Yani sarışın bir sevgiliniz olsun istemişsinizdir hep ama bugün çok güzel bir esmer sevgiliniz ya da eşiniz vardır. Yani sonuç kötü değildir demek istiyorum! Sadece umulmayan gerçekleşmiştir. Ya da sınavdan zayıf not almayı beklerken iyi bir not almışsınızdır. Yine umulmayan gerçekleşmiştir ama olumlu yönde… Bu örnekleri sonsuz sayıda çoğaltmak mümkündür.

Teoriyi başka bir açıdan ele aldığımızda ise ummadıklarımızın gerçekleşmesinin istediklerimizi elde edemeyeceğimiz anlamına gelmediğini görürüz. Ummak ve istemek farklı dalga boyları gibidir. Eğer bir şeyi çok istiyorsak tabiî ki elde edebiliriz. Yani avukat olmayı çok istemişsek eğer, sınavda hatalı tercih yapmış olsak bile eninde sonunda hukuk fakültesine gider ve avukat oluruz. Başarının şifresi, umulmayan şeyler gerçekleştiğinde yılmadan çalışmaya devam etmektir. Ama hayatımızla ilgili yorumlar yapmak, seyrettiğimiz bir dizinin gelecek bölümünde ne olacağını tahmin etmeye benzer. İzleyiciler gelecek bölüm hakkında türlü yorumlar yapar ama senarist herkesi ters köşeye yatırıp en akla gelmeyen ihtimali yazar. Hayat da tıpkı bir dizinin gelecek bölümü gibi en akla gelmeyen ihtimalleri gerçekleştirir.

Kısacası evrende hayatlarımızla ilgili bilmediğimiz bir denge mevcut. Buna da kader diyoruz. İleride başımıza nelerin geleceğini bilemeyebiliriz belki ama şimdi ne umduğumuza bakarsak nelerin olmayacağını az çok sezebiliriz.

Eğer bu teoriye hala inanmıyorsanız şimdiki yaşamlarınızla on yıl önceki yaşantınızı karşılaştırın. Şu anda on yıl önce tahmin bile edemediğiniz bir hayatı yaşadığınızı göreceksiniz…

[divider]


Yazar: Cem Özüak | KAPAK | Sayı 69 | Haziran 2011


Cem Özüak
1978, İstanbul doğumlu. 1998'de Kocaeli Üniversitesi Fotoğraf bölümünden, 2002'de Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünden mezun oldu. 2011'de Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler Anabilim Dalı Kişilerarası İletişim bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Uzun yıllar bankacı olarak çalıştı. Kişilerarası İletişim Uzmanı, Mentör, Yaşam ve Yönetici Koçu, Stratejik Pazarlama ve Yönetim Danışmanı olarak çalışmalarına devam ediyor. Kişi ve kurumlara iletişim eğitimleri veriyor.