Dünya İki Görüşe Ayrıldı: 2012

2012 de kıyamet kopacak diyenler ve 2012 de vaad edilen güne ulaşacağız diyenler. Bu iki fikir bin yıllardır varlığını değişik sıfatlarda sürdüyordu aslında. Örneğin bunlardan biri Savaş diğeri Barış… Başka ismiyle Karanlık ve Aydınlık. İyilik ve Kötülük…

2012

Yazar: Zehra Serap Azbay  | Sayı 70 | Temmuz 2011

[divider]


Öyle ki kıyamet senaryoları beyaz perdeye taşındı. Hakkında onlarca film yapıldı. Bir sürü kitap yazıldı. Buna göre dünya nüfusunun önemli bir yüzdesi 2012 de kopacak olan kıyamet sonrasında başımıza gelecekler hakkında şunlardan haberdarlar:

• Su savaşları olacak

• Dinler son bulduğu için etik değerler zamanla yok olacak

• Doğa ana artık üretim sistemini kapatacak

• Tecavüzler sonucu çirkin yaratıklar doğacak

• Petrol rezervleri tükenecek, doğal kaynaklar bitecek, büyük depremler sonucu hemen herkes yaşamını yitirecek

• Çocuklar ergen olmadan yaşlanacak

• Çeşitli hastalıklar özellikle kanserojen virüsler bulaşıcı hale gelecek

• Zengin ülkeler kişisel ülkelere dönüşecek

• Teknoloji son bulacak

• Eğitim olmayacak

• İnsanlar birbirlerini yiyecek

• Hayvanlar agresif ve saldırgan olacak

• Kötü ruhlar dünyayı ele geçirecek

• Şeytan yeni dünyanın tanrısı ilan edilecek


• Sevgi namına hiç bir şey kalmayacak ve bizler maalesef bütün bunlara şahitlik edeceğiz.

Bu liste şu anda dünya üzerinde yaşayan önemli ölçüde insanın kafasında dolaşıyor! İnsanlar “Karanlık” olan bu düşüncelere inanmaya çoktan ikna olmuş durumda. Hatta onları besleyen bir sektörün varlığından söz etmek yersiz sayılmaz.

Aydınlık, Barış, Sevgi hakkında düşünceler üretmek resmen azınlığa kalmış durumda. Bu azınlığında kafasında “korkunun” kol gezdiğini ve her ne kadar içlerinde Tanrısal bir parçanın varlığından haberdar olsalar da emin olmaya engel kemirgenler mevcut!

Bir anlamda onlar da Savaşıyorlar ama kendileriyle…

Çözüm Savaşmak değil sevgili dostlar. Çözüm DÖNÜŞTÜRMEK!

Düşüncelerimize sahip çıkmanın vakti geldi. ÇÜNKÜ ENERJİ DÜŞÜNCEYİ TAKİP EDER! Öyleyse kendinize şunu sorun, 2012 den sonra ne olmasını istiyorum?

Su savaşlarının yaşandığı, çocukların ergen olmadan yaşlandığı ve çeşitli yaratıkların türediği bir dünyada yaşamayı kim ister ki??? 

Şimdilik vaktimiz var ama çok az zamanımız kaldı. Bölünmüş fikirlerimizin BİR’leşme zamanıdır. Savaş ve Barış gibi kavramların kaosundan uzaklaşıp, Dönüşüm için hazırlanmamız gerekiyor.

Bu hiçte zor değil. Yarına yahut bir kaç dakika sonrasına ertelemeye lüzum yok. Bilakis hemen, şimdi, şu anda Dönüştürmeye niyet edin.

Cennet kavramı insanın içinde gizlidir. Kutsal kitaplarda bahsi geçen cennetler bizim içimizde gizlenmiştir. Cennete bu kadar yakınken bu kadar uzağında yaşamayı seçen bizleriz. Bundan hiç bir Peygamber, hiç bir kitap sorumlu tutulamaz.

Anahtar BireBir insan varlığının kendisidir. Mucize bekleyeceksek “karanlık” sizi çoktan yenmiş diyebiliriz. 

Zihin, ezberletilmiş bir yayın organıdır. Hangi toprakta doğduğunuz, o ülkenin adetleri, fiziksel özellikleriniz, dinî inançlarınız zihninizde kodludur. Ve bizler bu sayede yaşıyoruz. Alışkanlıklar hatta korkular ediniyoruz. Hayatta kalabilmek için zihne ihtiyacımız var ama Cennete ulaşabilmemiz için Zihni devreden çıkarmamız gerekiyor.

En basit yol meditasyon yapmaktır. Kuran’da namaz ayetlerini inceleyin. Namaz çok geniş bir kavram ve yatarak bile kılınabiliyor. İncil’de ve Tevrat’ta da namaz kılınması gerektiği yazıyor. Diğer dinlerin namaz ritüelleri farklı görünse de işin özü bu kavramın genişliğindedir. Meditasyon, namaz kavramının bir diğer ismi olabilir. Bu bakımdan size hangisi kolaysa onu icra edin. Böylece zihin devreden çıkar ve siz cennetinize ulaşabilirsiniz.

Kimsenin cennetinde Su Savaşları olduğunu duymadık. Öyle bir şey olsaydı inanamaz, gülerdik değil mi? 

2012 senaryoları ikiye ayrılmış durumda.

Birincisi kıyametin fena halde kopacağı, ikincisi Vaad edilen cennete ulaşacağımız… 


Bizler vaadedilen cenneti seçtik. Hadi siz de gelin. Dönüşün… Korkularınızı dönüştürün…


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.