İnsanın varoluşunun anlamı: Varlığın anlamını bilmek

Varlığın bilgisi için anlamlar sistemidir dil. Varlığin bilgisi anlamlıdır. Bu varlığın bilgisidir. İnsana anlam öğretildi. Bilgi anlamdır. Anlamlandırabildiğimiz kadar bilir, anlamlandırabildiğimiz kadar anlarız. Anlamlandıramadıklarımızı bilip yaşayamayız.

İnsanın varoluşunun anlamı: Varlığın anlamını bilmek

İnsanın varoluşun anlamı: Varlığın anlamını bilmek

Biz, anlamlarımızı yaşarız. Anlamı biz yükleriz hayata ve biz yaşarız yüklediğimiz anlamla! Anlamı yaratanda yaşayanda biziz. Bizim anlamlarımız ise bizim gerçeğimiz. Anlamlarımız kadar var oluruz ve anlamlarımız kadar hayat buluruz. Biz yaşattığımız anlamların hayat bulan ruhuyuz.

Varlığın Bilgisi

Bilgi = Anlam = Varlık. Varlığın kadar bilirsin. Varlığın kadar anlarsın. Hayatımıza ne kadar çok anlam yüklersek işte biz o kadar ‘Var’ız. İnsanlarla paylaştığımız anlamlar yoksa insanlar bizi anlamaz. İnsanlar anlamadığını istemez, benimsemez. İnsanlar kendilerini, kendilerinin anlamlandırdığı biçimde anlaşılmak ister. İnsanlar kendi anlamlarını yaşamda diretirler.


Tanrı ile sadece bilgiyi paylaşabilirsiniz. Onu bilip anlayabilirsiniz. Onu anlamlandırıp anlayabilir ve onda yeniden yaratılabilirsiniz. İnsanın varoluşun anlamı; ‘Varlığının anlamını bilmektir’. Karşı konulamaz bilgilenme ihtiyacı ise bu anlam gereğidir. Varlığımızı hangi temeller üzerine kurduk? Varlığımızı her an var olma keyfiyle yaşayabiliyor muyuz? Biz aslında var iken, niçin ‘VAR’ olamıyoruz? Nedir bizim kendimizle zorumuz? Niçin hep hayatımızda olumsuzluklar buluyoruz? Niçin ve yine niçin biz kendimizi sevemiyoruz?

Sevelim ve sevilelim!

Hayatımıza sevdanın kor gibi yakan aşk ateşini bir filiz gibi dikelim! Dikelim ve alevlenmiş aşk filizini ruhlarımızın can suyu ile besleyelim. Sevelim ve sevilelim. İçimizde yandıkça o ateş! Biz varlığımızı sevdanın cehennem sıcaklığı ile bilelim. Sevmekten korkmayalım! Sevdikçe yeniden her an doğan ruhlar olalım. Yaşayalım sevdayı ve koruyalım aşkı. Yaşamak bir rüzgar gibi sarsın her yanımızı.


Sevgimize yepyeni sevda anlamları yükleyip onu karşılıksız ve şartsız yapalım.

Beklentisiz sevebilip beklentisizce yaşayabilelim. Beklentiler ile hayatımızı önemsizleştirmeyelim. Beklentiler: Beklenip durulanlardır. Beklemeye ne gerek? Beklemeden sevmek! Beklemeden vermek! Beklemeden yaşayabilmek! Beklememek ne güzel emek! Beklentilerimiz, amaçlarımız ve şart koşmalarımız, bilmiyorum farkında mısınız ama bunlar bizim yaşamımızdan alacağımız zevkleri bizden gasp eden yanlarımız. Biz bu yanlarımız ile yaşayamayız. Bu yanlarımızın bize olan ihanetine artık katlanmamalıyız!

Bekleyebiliriz tabi ki ama beklenti tüm yapımıza sızmadan

Amaç edinebiliriz tabi ki ama amaçlar bizi bizden koparmadan. Şartlarımız tabi ki olur ama bu şartlar bizim yaşam zevklerimize şart koşmuyor ise haddini biliyor demektir. Bizi ne bize ait nede bizim dışımızda herhangi bir şey, bizimle aramızda engel ve uçurum oluyorsa işte o şey bizim değildir. Bizim olmayan her şey ise sadece bize acı ve kederdir.

Soyunalım kendimizden başka her şeyden. Geriye bir tek ruhlarımızı bırakalım.


Bedenlerimiz bile kalmasın yanımızda! Biliyorsunuz beden bizim değil ve biz de o değiliz. Yoksa bizi bırakıp gitmezdi bizler ölürken. Klavyelerimiz bizde dostlarım! Bizde yine tüm potansiyel veri tabanı. İşletim sistemlerimiz bize ait değil. Format zamanıdır. Kendimizi tekrar anlamlandırmak ve programlamak. Kendi içimizin işlettiği sistemi kendi ruhumuzun anlamı ile donatmak. Kendini yaratan programcı olmak. Kendini kendi anlamları ile her an huzur içinde yaşamak. Yaşayalım ve yaşatalım! Sevgi anlamının girmediği hiçbir yer bırakmayalım!

Bir Rüyadayım İsmi Mana Olan


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.