Kimi dünyayı ister, kimi cenneti, kimi de Mevla’yı… Dünyada ne varsa, dünyanın yansıması olan batınında da o vardır. Birbirlerinin enerjisi ile beslenirler. Birinin değişimi diğerini, diğerinde olan her şey birbirini etkiler.
Koordinasyon ve alışveriş, haberleşme sonsuzdur. “Kimi dünyayı ister, kimi cenneti, kimi de Mevla’yı” Kimi dünyayı yani maddeyi masivayı, kimi cenneti ister çünkü dünyada yaptığı her şeyin karşılığı olan yansımayı, kimi de Mevla’yı ister yani ötelere geçmeyi, âlemlerdeki canlılığı ve yaşamın devamını diler. Herkese dilediği kadar verilecektir.
Evren kusursuzdur çünkü insan kusursuzdur.
İnsan mükemmeldir, çünkü kâinat mükemmeldir. İnsan yasadır, evren de yasadır. Her şey ilahi düzen ve irade içerisinde en mükemmel şekilde, sonsuz ve ebedidir. İnsan aşağı bakan üçgendir, âlem ise yukarı bakan üçgen. Birbirini tamamlar ve bütünler. Birbirinin alışverişidir.
Dünyada ihanet varsa, yansımasında da ihanet vardır. Her şey zıddı yani karşıtı ile daimdir. Bu karşıtlık yani zıdlık hem tersi durum da olabilir hem yansımasının aynılığı ile de olabilir. Unutmayalım, dünyada ikilem ve dualite varsa, yansımada bu teklik olarak bütündür.
Dünyada sevgi yoksa, yansımada da sevgi yoktur. Arz insanı ne zaman sevgiyi dileyecek, işte o zaman yansımada da sevgi açığa çıkacak ve birbirini besleyecek.
Sevmek ilahidir. Sevilmek yürek ister. Sevgi karşısında Sevilenin hayreti, şaşkınlığı alışkanlıkların ötesindedir. Yüreğini ortaya koyabilen kaç kişi vardır? Ey Sevilen! Masiva’dan vazgeçebilir misin Sevgi uğruna? Terk edebilir misin Nefsini? Cevap aynıdır. Sevilmek yürek ister.
Her anahtar, her kilide uymaz. Bu ikisinin de mükemmel olmadığı anlamına gelmez. Sadece birbirlerine layık değillerdir.
Seçimlerimizi liyakat ve ihtiyaç oranında yapıyoruzdur. İçinde bulunduğumuz durum en iyi durumdur. Bunu değiştirmek ya da değiştirmemek yine seçimlerimizle mümkün. Sevilme yürekliliğine sahip çıkamayan her şeyini yitirmiştir. Kendi nefsinde boğulur. Ya layık olanla beraberdir, ya yalnız kalacaktır, ya da sahte sevgi görünümlü maskeleri takan, maskeli baloda yerini almaya devam edecektir.
Seven kabuğun içindeki o muhteşem sihri sever, görmeden, dokunur ona sonsuz mesafede olsa. Ama sevilen kabuğunu kırıp çıkacak yüreklilikte, hazımlılıkta mıdır? Zor iştir sevilmek.
Yaşamdaki yerin, ona nasıl baktığın ve yorumladığınla doğru orantılı. Yaşama nasıl bakıyorsan o da sana öyle bakıyor. Bilgelik ve Sevgi ile bakıyorsan, her şey bu doğrultuda şekil alır. Korku ve Şüpheyle bakıyorsan Kayıpların olur. Sevgi ve Bilgelik bir kez karşına çıkar. Onu kaçırdın mı başka bir zamana geçer. Sevenin gözü kördür aşktan, binlerce kere çukura düşer de çukur mu görür onu gözü. Oysa sevilen büyük bir imtihandadır. O sevgiye layık olabilme imtihanı. Ya seçer sevgiyi ya da kaybeder.
Sevgi enerjisi öyle güçlüdür ki, gönlümüzde var olabilir ancak. İnsan gönlü taşıyabilir bu muazzam Tanrısal Parça’yı. Bir zerresi bile tüm görünen âlemi yok edip yakmaya muktedir bir ilahi parçadır. İnsan gönlünde açığa çıktığı vakit kullanılırsa ebedi sonsuz yaşam ve dirilik içinde olur ‘İnsan’. Kullanamazsa cehennem gibi her an yakar. İşte ölümsüzlük budur. Ebedi hayat ölümsüzlüğü, cehennem gibi yanma ölümsüzlüğü. Sevgi içinde olmak ya da dışında kalmak. İşte tüm ilahi amaç budur. Bu amaç en büyük sırdır.
İçinde mi olacaksın dışında mı kalacaksın?
Sevgi içindeysen nefs bedenin ölür, ilahi (tanrısal) parçanın var olduğu ölümsüz ve erdemli bir vücuda sahip olursun.
Tüm zamanlarda, bir zaman içinde var olursun.
Hayat sonsuz. Sevgi içindeysen ölümsüzleşirsin. Sevgiyi yeşertmek gerek içimizde. Allah her zaman bizimle. Yakın. Sadece onu hissedebilelim. Sevgi içinde olursak biliriz O’nun yakınlığını. Çünkü Sevgi Tanrısaldır. İşte tüm sır burada. Eğer hala sır arıyorsanız, sır sizin içinizde var olmaya devam ediyor. Her yere bakan ancak kendi içindekini göremeyen bir kâşif, ancak kendi içinden bakan bir bakış ile feth edecektir ‘Hakikat’i.
Ölümsüzlük bilincine ulaşabilir miyiz?