Görünmeyeni Görmek: Karanlıkta Diyalog

Gözlerimiz görmediğinde yada tamamen karanlık bir ortamda neler hissedebileceğim ve gözleri görmeyen insanların neler hissettiğine dair merakım beni bir bireysel farkındalık çalışmasının içine çekti. Tamamen karanlık bir ortamda dokunarak, hissederek, neler yapabileceğimi deneyimleyeceğim bir çeşit maceraydı içine çekildiğim.

İnsanın gözleri açıkken bilinçli olma halinde dış dünya odağımız olmakta ve dışarıda ne varsa onlara dikkat kesilmekteyiz. Dışarıdaki olan ne ise bizim ilgi odağımıza girenler, algılarımız tarafından farkedilenler iç dünyamızda bir şeylerin tetiklenmesine neden olmakta ve bunlara bağlı olarak da bazı duyguları deneyimlemekteyiz. Ya gözlerimiz kapalıyken dışarıda olanları görmeden sadece seslerle ve hislerimizle algılamaya çalışırken içimizde neler olmakta?

İşte böyle bir deneyimi yarım saatlik süre içinde yaşadım ve körlükle ilgili çok farklı farkındalık süreçleri deneyimledim. Katıldığım çalışma katılımcının dünyayı evvelce hiç görmediği bir çerçeveden bakmasını sağlayan bir çeşit bireysel gelişim çalışmasıydı.


Farklı olan tamamen karartılmış bir mekanın içinde, körlerin rehberliğinde bir yarım saat geçirmek ve bu süreç içinde oyun oynamak, yürümek, birşeyler yemek gibi aktiviteler de vardı. Çalışma mekanına girmeden bizlere beyaz baston verildi ve ilk olarak karanlık bir sofaya alındık.

Bir kaç dakika kendimizi dinlememiz ve panik atak, klostrofobi ( bireyin kapalı, basık yerlerde yaşadığı mantık dışı yoğun korku ) deneyimi olanların o esnada çalışmayı terketmeleri istendi. Geçmişte bir kaç kez panik atak deneyimi yaşamıştım. Sıkışmışlık hissi ile nefessiz kalmak oldukça zor anlardı. Bu sefer bu karanlık ortamda zihnim bulanmaya başlamış ve yine sıkışmışlık hissiyle buluşmuşken kendi kendime telkinle beni durduracak ilk tetiklenmeyi bertaraf ederek çalışmanın yapılacağı alana alındık.

Her yer simsiyahtı.

Karanlık öylesine baskındı ki sanki içime bir şey çökmüştü. Elimde bastonum ve bana eşlik edecek rehberimden başka bir de ben vardım kendimle. Hiç bir şey görmüyordum, gözlerim alışır diye de boşuna bekledim başlangıçta. Yaşama karanlığın içinden bakmak farklı bir duyguydu.


Duyduğum ses bana ne yapmam gerektiği konusunda yönlendirmelerde bulunuyordu sadece. 25 kişilik çalışma arkadaşlarımın homurdanmalarını duyuyordum ara sıra.
İçerideki süre ilerledikçe sanki benim de içim genişliyor ve içimi tarif edilmez bir huzur kaplıyordu. Gözlerim açık olmasına rağmen sanki kapalılarmış hissine kapılıyordum. Ara sıra gözlerimi açıp kapadığımda ne zaman açıklar ne zaman kapalılar algılayamıyordum.

Artık açık veya kapalı farketmiyordu. Adeta gökyüzüne, yıldızlara bakar gibiydim. Kendi iç uzayıma açılmış gibiydim ve nereden geldiğini bilmediğim bir aydınlık içindeydim sanki. İçimi müthiş bir huzur duygusu kaplamıştı. Zihnim adeta susmuştu. Gözlerim açıkken ne çok konuşurmuş iç sesim. Onun sustuğunu farkettim. Duygularımda huzur hakimdi. Oysaki gözlerim açıkken bir sürü farklı duygu içine girerdim. Meğer dış dünyadan ne kadar çok etkileniyormuşum , bunu farkettim. Karanlıkta beni etkileyen bir şey yok gibiydi.

Sonra hep beraber bir masanın etrafına gelmeyi ve oradaki koltuklara oturmayı başardık. Şimdiki eylemimiz masadaki çay ve kurabiyeleri yemekti. Bize tarif edilen yerlerde yiyecek ve içecekleri bulup , çaylarımızı koyup , kurabiyelerimizi yemeğe koyulduk.

İçsel tetiklenmelerin yapılan eylemlerle de ne kadar ilişkisinin olduğunu gördüm. Yapmakta zorlanacağını zannettiğimiz herşeyi ne kadar çabuk ve kolay yapabileceğimizi farkettim. Herşey mümkündü. İçeride huzur giderek artıyordu. Bu son aktivitede diğer insanlarla olan yardımlaşmada çok etkileyiciydi. Aynı gerçeği paylaşan insanların dayanışması vardı. Şekilcilik devre dışı kalınca bireylerin birbirine karşı sevgi duyması da çok doğal ve kolaydı.
Sonrası çalışmanın sona erdiği anonsu ile tekrar başa dönerek deneyimi tamamladık.


Dışarıda bizlere rehberlik eden , doğuştan kör olan arkadaşları gördüğümde dikkatimi çeken yüzlerinin aydınlık ve güleç olduğuydu. Bizim dışarıdan onlara bakarken bir şeylerden mahrum kaldıkları düşüncesindeyken, benzer bir deneyimden sonra onların iç huzurlarının gören bizlere nazaran çok daha fazla olduğunu farkettim.
Bu deneyim bana yaşamımı yeniden gözden geçirmemi sağladı. Hiç bir şey göründüğü gibi değildi ancak bizim algıladığımız gibiydi sadece…

Hikaye Psikolojisi ve Etkileme Üzerine


Rüya Yüksel
Rüya Yüksel, 1957 doğumlu, İstanbul'da yaşıyor. Mesleği İngilizce öğretmenliği, ancak 29 yıldır özel sektörde çalışıyor. NLP İleri Derece Uygulayıcısı ve 'Yaşam Koçu' olmakla birlikte “Kendini Tanıma Çalışmaları” düzenliyor.