Anne ve babamın yerinde olsaydım…

Anneniz ve babanız sizi nasıl büyüttü?
Neleri yaşamak isterdiniz ve neler yaşadınız?
Siz onların yerinde olsaydınız kendinize nasıl davranılmasını isterdiniz?
Hayatınızda eksik gördüğünüz ne vardı?

Anne ve babamın yerinde olsaydım

Ne vermeliydiler size?

Haydi klavye başına anne ve babanız size nasıl davranmalıydı. Onların yerinde olsaydınız nasıl davranırdınız kendinize. Bu işte bir hata olduğunu düşündüğünüz ya da size güzel gelen ne var?Farkında mısınız? Siz gerçekten kimsiniz?

Nesrin Buzduğu:

Her anne ve baba, kendi yaptıklarının o zamana göre doğru olduğunu söylerler. Ben yetenekli bir çocuk olarak beni desteklemelerini isterdim, sanata aşırı yeteneğim vardı, müzik, jimnastik ve tiyatro talanında. Öğretmenlerim tarafından övgüler alırken, bir tek ailemin desteğini alamamıştım. Beni gönüllü olarak spor okuluna vermek istemişlerdi o zaman ki öğretmenlerim ve okul müdürümüz. Fakat ailem tarafından kabul görmedi… Beni ailemin de fark etmesini ve yeteneklerim doğrultusunda yetiştirmelerini isterdim.


Beni anlamalarını ve dinlemelerini çok isterdim. Daha huzurlu bir ortamda yetişmek, kabul görmek isterdim. Çocuk olsam dahi, beni önemsemelerini, beni ciddiye almalarını isterdim. Kendi yapamadıklarını bende yasayarak gurur duymalarını isterdim. Beni bir kez olsun anlamalarını ve sorduğum sorulara cevap alabilmeyi isterdim… Hor görülmeden, aşağılanmadan bana değer verilmesini isterdim… Ben hasta numarası yapmadan benimle ilgilensinler isterdim. Kavga ettiklerinde beni aracı olarak kullanmamalarını dilerdim. Beni sevdikleri için güven içinde olmak isterdim. Kısacası Sevgi ve Saygı çerçevesinde büyümek isterdim.

Şaziye Demir:

Anne ve babamın yerinde olsaydım bende bana birey gibi davranılmasını isterdim. Yaşanmışlıklarının ve korkularının tamamını beni koruma adı altında hapis ettiklerini fark etmelerini isterdim… Çocukken sen büyüksün telkinleri ve büyüdükçe sen daha çocuksun “kendi kendine yetemezsin” önermeleri beni bayağı bir yordu (ellerinden gelen en güzel insan yapma çabalarıydı aslında hepsi) ve de çocuk olmanın güzelliğini unuttum… Bunları fark ettikçe kendimle barış sağlamayı öğreniyorum artık.

Ama onların yerinde olmak ister miydim? Zaten kendimde evlat yetiştiren bir anne olarak onların yerindeyim ve kendim yetişirken direnç gösterdiğim ve olmasını istemediğim çoğu şeyi, evlatlarımda yapmamaya özen gösteriyorum. Tabi ne kadar sağlıklı yapabiliyorsam artık. Çünkü ben başlı başına algı açısından bir dünya iken, şimdi evlatlarım farklı bir dünya ve bu güzel dünyaları iç içe birbiri ile harmanlarken “kendi” olmalarına müsaade etmek açıkçası geçmişten getirdiğim yüklerimden dolayı biraz zor olsa da yükler boşaltıldıkça daha eğlenceli oluyor.

Emel Yazal Doğu:

Anne ve babamın yerinde olsaydım ben çocukken bana çocuk olduğumu hissettirmelerini isterdim.

Emine Yalanız:

Ben davranışlarından ziyade, anne ve babayla birlikte yaşamak nasıl bir duygu onu tatmak isterdim.

Hilâl Yedek:

Annem ve babamın yerinde olsaydım, dünyada kötülerinde olduğunu ve her zaman iyi niyetli olmamayı öğretmelerini isterdim.

Güler Bingöl Akgün:

Annem bizi doğurduğunda daha küçükmüş oda bizimle beraber büyüdü o yüzden beklentilerim olmadı hiç.Ama ona rağmen hayatı her yönüyle öğretti bize babamda öyle tabiAma hep uzaklardaydı yanımızda olamadı ekmek parasının peşinden gitti onun yanımızda olmasını eksik tarafımızı doldurmasını isterdim.

Hülya Özdemir:


Annemle babam beni bildikleri gibi büyüttüler. Öğrendikleri ve bildikleri buydu. Eksikleri vardıAma onların başka bildiği bir yol yoktu. Belki eğitimimiz için biraz daha fedakar olmayı göze alabilselerdi bugün farklı işler yapıyor olurduk, ya da tüm kardeşlerim okumuş olurdu.Ama bildikleri doğru buydu. Bunun yanında insan olabilmeyi, vicdanlı olmayı ki bu değerler çok kıymetli, bize verdikleri için onlara çok teşekkür ediyorum.

Bugün çocuklarıma da öğretmeye, anlatmaya çalıştığım en büyük değer insan olabilmek ve insan kalabilmek. İnsanların sahip olduğunu ve egolarını besleyen makamlar, mevkiler, paranın yaşamın özü değil keyfi haline getirebilmelerine yardımcı olmaya çalışıyorum sadece. Bunu başarırsam bence elimden geleni yapmış olacağım.

Tuba Hatem:

Annem, beni hep geleceğe hazırladı. Hayatta her şeye hazırlıklı olmak gerektiğini söylerdi. Bir gün büyüyüp o dünyaya katılacaktım. Küçükken hep bunu düşündüm. Yaşımdan erken olgunlaştım o yüzden.

Bir gün yetişkinlerin hayatına katılacaktım. O günün gelmesini bekliyordum küçükken sürekli. Ben nasıl davranırdım şimdi anne olsaydım; daha pozitif olurdum çocuğuma karşı. TemkinliAma pozitif düşünmesini isterdim. Hayatta eğlenen insanların kazandığını anlatmaya çalışırdım çocuğuma. Küçükken pasta yapışını izlemek ayrı bir keyifti benim için. Kişilik olarak ondan ayrıyım. Ona göre asiyim-özgürüm.Ama kesinlikle ondan kaptığım şeyler bunlar…

Bana disiplini öğretmeye çalıştığı için asi oldum sanıyorum.Ama anne olmak nasıldır acaba? Onu bilmeden konuşuyorum şimdi.Ama şunu söyleyebilirim… Annemin yerinde olsaydım, bana sadece sevgi vermeyip biraz da katı davranmasını isterdim. Daha pozitif bir anne olacağım kesin. Çocuğuma hayatta eğlenenlerin kazanacağını öğretmeye çalışırdım.Ama bana bildiklerini öğretmeye çalıştı. Verebildiklerini verdi.

Verdiği en güzel şey de; hayal dünyam oldu sanırım. Kurduğum hayalleri sıkılmadan dinlerdi. Bazen de çok uçma derdi. O zaman kızardım tabi; hayal kuruyorum sorun neydi ki? Kişiliğime kazandırdığı en güzel şey de; kendime güven oldu. Sayesinde kendimi çok sevdim. Hayata hazırlanmanın en güzel yolu budur sanırım. En güzel sermayem oldu bu da.

Murat Tali:

Anne ve babamın yerinde olsaydım bana bir birey gibi davranılmasını isterdim.

Onlar kendi hayatlarının bir yansıması olarak gördükleri için kendi dünyalarının çocuğunu yaratmak derdine düşmüşlerdi. Onların istediği okullar, onların istediği uğraşlar, onların sınav kaygıları, onların gelecek düşleri, onların istediği meslekler ve beğendiği yaşam modelleri.


Büyümeye başladığımda ise onların istedikleri çok önceden gerçekleşmeye başlamıştı. Yeni bir ben inşa etmek ise onların modellerini değiştirmek ve yıkmakla mümkündü… Başardım.

Ruhsal Gelişimin Etikleri ve Kendi Yolunuzun Sınırları


Murat Tali
1971 yılında İstanbul’da doğdum. Doğduğum günden beri AŞK’ın ve sözcüklerin peşinde koşturmakta ve hayatın anlamını kendime anlatmaya çalışmaktayım. Okul yıllarında kopartılan sayfalara kazınan şiirler ve denemeler ile kendimi en iyi, yazarak ifade edebildiğimi ve anlatabildiğimi fark ettim...