Ego: İçimizdeki sahte benlik – Anı yaşama olumlaması

Ego, kendimizi algılayışımızdır. Bir nevi, içimizdeki diğer Ben’i oynayandır. Egonun en sevdiği yanılsamalar neler? Uyum ve anı yaşama olumlamaları…

Ego içimizdeki sahte benlik anı yaşama olumlaması

Ego, hayatına alıştığı düzende, korunaklı bir şekilde devam edebilmek için her şeyin olduğu gibi kalması yönünde direnç gösterir. Değişiklik dönemlerinde, alıştığımızdan farklı durumlarla karşılaştığımızda, aslında direnç gösteren içimizdeki şişirilmiş Ben olan, Ego’dur. Farklı bir düşünce kalıbı, ya da bakış açısıyla düşündüğümüzde ego bu değişimleri kendi varlığına yapılan bir tehdit olarak algılar. Ego değişimi istemez çünkü kendimizde yapacağımız her değişim, egonun yokluğuna; yani bir anlamda onun “ölümüne” yol açabilir.

Kendimizi tanıma ve keşfetme sürecinde kendi içimize yönelip, daha geniş bir bakış açısıyla bakıp, daha geniş perspektifle olayları görmeye başladığımızda; kendimizin, şimdiye kadar bildiğimiz kişiden çok daha fazlası olduğunu algılarız. Kendimizde yapmaya karar verdiğimiz ya da uygulamaya başladığımız değişikleri yapabilmek için bilincimizi değiştirmemiz, bizde bir dönüşüm oluşturur.


Dönüşüm 21 günlük süreçle gelir

Yeni bir davranışı alışkanlığa dönüştürmek için kişi o eylemi, kesintisiz 21 gün boyunca yapmalıdır. Bir şeyin alışkanlık olarak yerleşebilmesi için 21 günlük süreye ihtiyaç vardır. Bu yeni bir nöron bağlantısının kurulması için geçen süredir.

Problemlerimiz genelde gözüktüğü gibi değildir. Ego, problem oluşturmayı ve problem görmeyi sever. Buradaki asıl problem, algıladığımız problem karşısında takındığımız tavır, düşünce şeklimiz ve bu durum karşısında kim olmayı seçtiğimizdir.

Gerçek ‘Siz’i bulmak için en önemli kavramlar bilinç, farkındalık ve bu yolda yürürken atılan kararlı adımlardır.

Kendinizde ve hayatınızda değişim yaratmak istiyorsanız sizin gelişim ve yaşam amacınıza hizmet etmeyen eski düşünceleri, algınızı, gerçeklik tanımlarınızı değiştirmeye karar verin ve bu konuda kararlı adımlar atın. Hayatınızda istemediğiniz şeyleri tespit ettiğinizde, neyi istiyor olduğunuzu kesin biliyor haline gelirsiniz ve bu da sizi daha güçlü bir duruma getirir. Ne istiyor olduğunuzu bilme durumu sizi, kim olduğunuzu bilme yoluna sokar.


“İnsanoğlunun esaretinin kaynağı, gerçeği reddetmesinde yatar” (Ernest Holmes)

“Tanrının krallığı içinizdedir.” “Hakikat sizi özgür kılacaktır.” (Hz. İsa)

“İçinizde taşıdığınız inançlar, yalandan daha tehlikeli düşmanlarınızdır.” (Nietzsche)

“İyileşmeyi dilemek, iyileşme sürecinin bir parçasıdır.” (Seneca)

Egonun en sevdiği yanılsamalar:

  • Kurban rolünü oynamak
  • Endişe hali
  • Onaylanma ihtiyacı
  • Öfke hali
  • Alınganlık

Ego, düşünceler yoluyla bizimle konuşur. Egonun, ‘Yapma! Güvenme! Ben, Ama… Yapamazsın!’ diyen sesini sık sık duyarız ve genellikle de onun sözünü dinleriz. Her tür inanç bizim korunaklı limanlarımızdır ve ancak biz bu limanları terk ettiğimiz zaman gerçekten özgürleşiriz!

Siz düşüncelerinizi izlemeye başladığınızda, kafanızın içinde duyduğunuz seslerin “gerçek benliğinizin mi yoksa egonuzun mu” sesi olduğuna dikkat kesilip, bu ikisini birbirinden ayırmayı başardığınızda, daha yüksek bir bilinç düzeyine geçmiş olursunuz. Düşüncelerimizi geçmişten ve gelecekten kurtarıp, şimdide tutabildiğimiz sürece bu bilinçli farkındalık halinde oluruz. Zihninizde yankılanan sesleri susturduğunuzda, zihniniz sessizce şimdide kaldığında; tüm varlığınızla, o an orada, tüm gerçekliğinizle ‘Var olmuş’ olursunuz. Olanı kabullenmemek ve olana direnmek ancak öfke ve acı yaratır.

Huzur Duası:

“Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenecek metanet, değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilecek cesaret, ikisinin farkını bilecek kadar hikmet ver. Âmin.”

İnsanın çevresiyle uzlaşması ve yaşama direnmemesi için olumlama:

“Kendimle, hayatla ve yaşadığım yerle uyum içindeyim. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyi yapıyorum. Çevreme direnmek zorunda değilim. Çünkü biliyorum ki aklıma koyduğum şeyi yaşayacağım. Arzuladığım şeyi görüyorum ve benim olanın bana geleceğini bilerek, ona şimdiden teşekkür ediyorum.”

An’ı yaşama olumlaması:


Geçmişten kurtuluyor
Geleceğe güvenle bakıyor ve anı yaşıyorum.
Yaşadığım an benim için çok değerli…
Önemli olan tek şey benim için şu an.
Sonuçları ne olursa olsun,
Şu anda yapmakta olduğum işe mutluluk katıyorum.
Neşe içerisinde yaşıyorum.
Korku ve kuşkuları bir kenara bıraktım,
Şu an mutluyum!
Yaşamım, her gün yeniden yaratılan bir maceradır.
Mutluluklar yaratabileceğim fırsatları kolluyorum.
Bu an ve her an istediğim insan olma özgürlüğüne sahibim.
Bugün, bütün gün boyunca “anı” yaşama sanatını uygulayacağım.
Geçmişi tekrar tekrar yaşamaktan
Ve gelecek için kaygılanmaktan vazgeçeceğim.
Gerçek yaratıcı gücümü şimdi, burada kullanacağım…

Hayatımızda yeni kapılar açacak 6 öneri


Figen Karaaslan
İstanbul’da doğdu ve İzmir’de büyüdü… Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği, Yakındoğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunu. İletişim Fakültesi’ni bitirdikten sonra reklam ajanslarında, birçok büyük firma için reklam kampanyaları hazırladı, reklam ve metin yazarlığı yaptı. Bir bilişim firmasında Editörlük yapıyor. Seyahat etmeyi, insanı içsel yolculuklara taşıdığını düşündüğü için seviyor. Bu sebeple fırsat buldukça bir seyyah gibi yolculuk yaparak; gördüklerini ve yaşadıklarını kendi sitesi; Seyyahca'da (www.seyyahca.com) yazarak, insanlarla paylaşmaktan keyif alıyor. Modern dans ve Latin danslarının yanı sıra Psikoloji ve Yaşam Koçluğu eğitimlerine katıldı. Almış olduğu bilgileri, şimdi diğer insanlarla paylaşıyor ve Yaşam Koçluğu eğitimleri veriyor. Doğada olmayı, tarihi yerleri gezmeyi, yolculuk yapmayı, okumayı, öğrenmeyi, araştırmayı, denizi, dansı ve dil öğrenmeyi seviyor. Hayatın, paylaşarak güzelleşeceğini ve anlam kazanacağını düşünüyor.