Tutkulu ruhlar deneyimi

Tutuluverdik birden yaşamın doyulmaz tadına! Güneş tutulur, ay tutulur da ruhlar tutulmaz mı? Yaşama sevincidir bunun adı. Doğduğumuz ilk anda ilk soru ve ilk yanılsama, insan hayatı çok zor sanmakta! Zor olanlar bizleriz. Bakın ve görün! İstersek eğer bu hayatı cennete çeviririz.

Tutkulu ruhlar deneyimi

Tutkulu ruhlar deneyimi

Ana kucağından kalmış olması gerek bu alışkanlığın, bir hayalin sıcaklığında ısınırken kendi kucağımızda seyretmek tüm yaşamı. Seyre dalmak ve seyir olmak ve işte yaşamak. Çabasız, gayretsiz güzellikler yaratmak. Bakarken hayat vermek, dinlerken ruhları yüceltmek, akmak akabildiğin kadar seyirde ve bir çağrı olup yankılanmak tüm insan yüreklerinde. Aramızda fark yok demek ve hepimizin aynı olduğunu bıkmadan söylemek ve yaymak sevgiyi ve doğmak her an tekrar ve tekrar ve ağlamak sevinçten bir bebek gibi!

Öldürülen hayatı ben diriltiyorum demeli!

Gülümseyen gözbebeklerinin ve gülümseyen çehrelerin çoğaldığı bir dünya hayal ediyorum. Bu hayalin faydasının toplumda kendisini ayrık otu gibi yayabilmesi için gelin insanlar, sevgilerimizi birleştirelim. Yerin dibine geçirilen insanlık onurunu asıl tahtına yerleştirelim. Sevelim ve sevilelim ve böylece korkuların önüne sevgi surları çekelim. Yaşamak için gelinen bu dünyada her an ölmeyi başarmış insanlık. Her an acılar ve kaygılar ve her an üretilen çözümsüzlükler. Her an karşılıklı ruhlar katletmeler. Bakarken bıçaklayıp süzerken öldürmeler. Sözlerden sahtelikler damla damla akarken davranışların bayağılığı da yapaydan bile yapay. İnsan ırkı gerçeği görmelidir. Gerçek şu ki: Birbirimizi düşünüp birbirimizi sevdiğimizde bizler yaşayabiliriz. Duygularını ameliyatla aldırmış bir insan gibi davranmamalıyız. Gülmeli, koşmalı, zıplayıp, hoplamalı, sevmeli, hoşlanmalı, keyif alıp mutlulukla dolmalı, haykırmalı, hayallere dalmalı, coşmalı ve yaşamalı.


Kıvranıyor idrakler zihinlerin çıkmaz sokaklarında

Akrepler mesken tutmuş ruhları an ve an sokuyor. Kaygılar pazarında canlar alınıp canlar satılıyor ve işte cehennem! Manzara görülesi gibi değil! Bu nedenle görmezlikten geliniyor. Görürsem eğer sorumluluk alırım deniliyor. Sorumluluk almadığı için sorunları da bir çığ gibi büyüyor. Sorumsuz bir dünya. Kendinden sorumsuz dünyaya bela olmuş bir rüya.

Sanki mutlu olmak suçmuş gibi gülümsemenin de baştan vergisi kesilmiş

Çok gülene deli bile denilmiş. Mutlu olmak insanlardan esirgenmiş. Ciddi olacaksın denmiş. Gülümseyip mutlu olmak onlara göre ciddiyetsizlikmiş. Kafaya hep bir şeyler takılacakmış. Bir sorunun ve bir derdin hep olacakmış. Böylece üretilmiş “yaşamın öldürülmesi”. Kendini hep dünyanın en dertlisiymiş gibi göstermeler ve dert yarıştırma saçmalıkları! Dertte fayda arayıp bulamamanın derin sancısı. Derdi olmayan insanı hafife almalar ve işte karşınızda “asık suratlı hayatlar”!


Bir sorununuz var ise eğer sorularınızda olmalıdır

Çözüme giden yol sorularda saklıdır. İsteklerinize, amaçlarınıza ve peşinde koştuğunuz hayallere ulaşmanızı engelleyen şeye sorun denir. Sorun aradaki engellerdir. İstekler, amaçlar ve hayaller baştan doğru kabul edilir. İsteklerimizin faydamıza olup olmadığını tespit ve tasdik etmeden peşine düşeriz hemen. İsteklerimizde sorun olabilir. Amaçlarımızda sorun olabilir. Hayallerimizde sorun olabilir. Sorun: aradaki engeller değil faydamıza olmayan seçimlerimizdir.

Sorunun ne olduğu bilinmeden çözüm bulunamaz

Soru şu olmalıdır: Faydamıza olan nedir? Sorunsuz bir yaşam coşkusu için önce fayda yapısını keşfedin! Toplumun faydası için önce bireyin faydası. Faydalı bireylerin faydalı seçimleri. Topluma bireyin fayda üretebilmesi için kendisin fayda içerisinde olması gerektiğini bildirin. Kendine faydalı olan toplumun fayda üreten unsurudur. Tabandan tavana fayda kolonlarıyla yükselir toplumsal yapı. Faydasız işler bireyi tükettiği gibi toplumu da oyalamış olur. Oyalanmak faydasızdır.

Kaplan görmüş bir kedi gibi kaçıyor insanlık kendi aslan yüreğinden


Aslanlar aslanı o yüce kalbinden uzaklaşıyor bilmeden. Çünkü insan bilinen kabul ediliyor. Bilinenle uğraşmak gereksizdir, deniliyor. O halde niçin kendi iç dünyanızda sorunlarınız var? İçi dışı sorunsuz bir birlik ve bireylerin özgürce oluşturdukları birliktelik ve yaşam ve yine yaşam, coşkulu bir kendinden geçiş! Coşkuyla dolarak uçuş ve yükseliş ve bilinçli bir yaşamın özgür seçimi. Her biriniz çok özelsiniz. İnsan çok özeldir, ama kendi değerini bilmez. Yetersiz görür içsel özünü. İçsel özünü göremediği için yetersizlik duygularıyla zaman doldurur. Bu arada yaşamda coşkuyla akan nehirde yıkanmayı unutur…

X Y ve Z kuşağı çocuklarının özellikleri neler?


Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.