Bir zamanlar her şeyini paylaştığın ‘Can’ dediğin, gün olur seneler sonra bir yabancı haline dönüşür. Duyguların bir yabancıya duydukların gibi nötrleşiyor. Ne garip bir durum bu. İnsana yalnız değil ama tek başına olduğunu gösteriyor. O kişinin senin hayatındaki görevi sona eriyor ve sen aldığın derslerle yoluna devam ediyorsun. Kalabalıklar arasında tek başına.
Yalnızlık mı tek başınalık mı?
Yalnızlık ile tek başınalığın ayrımı ise ayrılıklardan duyduğun duygu ve verdiği dersleri görüp görmemene göre değişiyor.
Kırgınlıklarını biriktirip çözemiyorsan, ifade edemiyorsan bu koca bir yalnızlığa dönüşür. Şayet verdiği dersleri görüp kendine dönmeyi başarabiliyorsan tek başınalığın dinginliğini yaşıyorsun.
Tek başına ve güçlü
Tek başına ve cesaretli
Tek başına ve huzurlu
Tek başına ve mutlu
Tek başına ve koşulsuz sevgi dolu
Yalnızlık tek başınalığı getirecektir
Tek başınalıkta keşfettiğin sevgi ile hiçbir zaman yalnız ya da yalnızlık içinde olmadığını da görüyorsun. Sevgin çevrendeki tüm insanları kapsamaya başladığında gözlerindeki ışık aslında içinde yalnız olmadığının kanıtı oluyor.
Tek başınalıkta kurulan bir ilişki artık kişiye zarar vermemeye başlıyor. Kişi kendi başına öylesine sevgi doludur ki içinden aldığı Yaradan’dan gelen güç ile kimseye muhtaç olmadığını bilir. Tek başına olan kişi yalnızca sever, sevgi doludur. Tüm duygular sevgiye dönüşür.
Osho’nun dediği gibi; “Aslında, sadece güzel bir tek başınalık içinde yaşayan insan ilişki kurabilir çünkü ilişki onun ihtiyacı değildir. O bir dilenci değildir, senden hiçbir şey istemez – dostluğunu bile. O vericidir. Kendi neşe, huzur, sükunet ve mutluluğunu paylaşır. İşte o zaman aşkın tadı bambaşka olur, işte o zaman bu bir paylaşımdır. Ve her iki kişi de tek başınalığın güzelliğini biliyorsa o zaman aşk en üst noktasına erişir, bu nadiren mümkün olur. İşte o zaman aşkın başı göklere erer.”
Sevgilinden, dostundan, sevdiklerinden mi ayrıldın? Kırgınlık dolu bir ayrılıktan sonra önünde iki seçenek oluyor insanın. Ya hayata küsüp yalnızlık acısını yaşamak ya da kendine dönüp kendinle yüzleşip, kendinden yeni bir BEN yaratarak tek başınalığın dinginliğini yaşamak.
Tek başına olduğumuz gerçeğini unutmamak gerekir. Bu bizim doğamız.
Ayrılıklar her daim olacak. Eşimizden, çocuklarımızdan, anne babamızdan, arkadaşlarımızdan, tüm sevdiklerimizden doğru zaman geldiğinde birbirimize karşı tüm görevlerimiz sona erdiğinde birbirimizden ayrılacağız. Ama bu ayrılıkta birliğin birleşmesi gerçekleşecek tek başınalıkta. İçimizdeki sevgiyi bulduğumuzda zorunlu ayrılıklardaki ayrılık yalnızca bir yanılsamadan ibaret kalacak.
Gerçekte ne bir ayrılık vardır ne de bir yalnızlık.