…Aydınlığı gördüğümüzü sanırken, karanlıkların en koyusuna batmak artık kader olmamalı. Usanmadan, korkmadan gemileri yaktığımızın bilincinde olmalı ve göstermeliyiz. Gezi Parkı
Ergenekon’ cu, 28 Şubat’çı, Darbeci, Ulusalcı, Laik komplocu suçlamalarıyla sindirilip, korkutulan toplum ‘ Gezi Parkı’ direnişinde kimliğinin silinemeyeceğini göstermiştir. Aynı kalıba sokulmaya çalışılan farklılıklar tornanın ucunu köreltmiştir ve kadın, erkek, emekçi, eşcinsel, Ermeni, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, ateist olduğunu asla inkar etmeyenlerin, ayyaş olduklarını, çapulcu olduklarını kabul ettikleri, dönüşmeyeceklerinin manifestosunu açıkladıkları Ülkenin meydanının Taksim olduğunu ve hep öyle kalacağını AVM zihniyetlilere göstermiştir.
İnsan Hakları Derneği ( İHD), Çağdaş Hukukçular Derneği ( ÇHD) ‘ Gezi Parkı’ nda yaşanılan hukuksuzlukların yanında, gözaltına alınanların saatlerce otobüslerde bekletilerek, avukatlarıyla sadece savcının talimatıyla görüştürülerek, gözaltına alınan kadınların aramalarda iç çamaşırlarının bile çıkarttırılarak, otobüslere polis köpeklerinin sokularak, darp gibi insan onuruna yakışmayan psikolojik baskıların göstericilere uygulandığını’ belirtmiştir.
‘ Gezi Parkı’ direnişinde sosyal medya üzerinden örgütlendikleri ve kışkırttıkları gerekçesiyle önce İzmir, sonra Adana’ da ‘ IP’ adresleri tespit edilen insanlar gözaltına alınmıştır. Ulaştırma Bakanı, Taksim Gezi Parkı’ nda eylemleri başlattığını söylediği yirmi internet ‘ IP’ adresinin belirlendiğini açıklamıştır. TBMM Böcek Araştırma Komisyonu ‘ Kamuoyunu yanıltma ve toplumda kargaşa oluşturma amaçlı haberlere karşı doğru ve hızlı karşılık verilebilmesini teminen, kamu kurumları sosyal medyada resmi hesaplarıyla yer almalı ve kritik toplumsal soruşturmalarla ilgisi bulunmayan, ancak suç unsuru olan, tesadüfen elde edilen deliller, Cumhuriyet Savcılığına bildirilmeli ve delil bizzat Cumhuriyet Savcılığında muhafaza edilmeli’ görüşünü hükümete raporlamıştır.
Ankara Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ nden, Başkent’ teki hastanelere gönderilen formda ‘ biber gazı, yanık, travma’ gibi şikayetlerle sağlık kuruluşlarına başvuran yaralıların isimleriyle birlikte ayrı bir forma kaydedilmesi ve Ankara’ daki gösterilere katılan öğrencilerin Savcılık talimatıyla polis tarafından fotoğraflarının çekilmesi fişlenme kanısını güçlendirmektedir.
Yaşanılanları ‘ Yeniçerilerin kelle istemesi’ ne benzeten yetkililerin, ortak bir noktada çözüme ve uyuşmaya yanaşmayacakları ortadadır. Yıllardır tanık olduğumuz, yaşadığımız ve üstümüze ölü toprağının atılmaya devam edileceği, vahşi korku köpeklerinin hüküm süreceği operasyonların başladığı, ama bu masum direnişin evlatlarının gözünden kaçtığı görülmektedir. Yıllarca sürecek yeni davalar, milyonlarca sayfa uydurma iddanameler, binlerce gözaltı, uzun tutukluluk süreleri…aydınlığı gördüğümüzü sanırken, karanlıkların en koyusuna batmak artık kader olmamalı. Usanmadan, korkmadan gemileri yaktığımızın bilincinde olmalı ve göstermeliyiz.
Hüküm sürenler, görüntülerle, ifadelerle, şahitlerle çalışmalarını başlatmıştır; verilen demeçlerden, çıkartılan kararnamelerden bunu görebiliyoruz. ‘ Tencere- Tava, Hep aynı Hava’ umursamazlığının altında yatan yeni ‘ Komplo Kurgulamaları’ nın işaret fişeğidir.
Sivil Toplum Örgütlerine, aydınlara, hukukçulara ve on binlere düşen direnişin kaydını tutmak, lehe olan delilleri toplamaktır. Gerçek saldırı polisin ‘ gaz bombası’ ve ‘toma’ larından sıkılan tazyikli su olmayacak çünkü. Toplama kamplarına kapatılmamak, uydurma delillerle suçlanmamak, infaz edilmemek için yapılması gereken, belgelerin saklanması, haklı olmanın cesaretiyle kanıtların toplanmasıdır. Direnişi ideolojik gösterme çabaları, kandırılmış gençlik ve vatandaş söylemleri dillendirilmeye, yaşanılan ‘ Darbeler’ döneminden örnekler verilerek, istikrarsızlaşma saldırısı, kökü dışarıda suçlamaları başlamıştır.
Unutulmaması, anımsanması ve kazanılması gereken ‘ Direniş’ in hukuki ve siyasi boyutudur. Hazırlık bu yönde olmalı.