Reenkarnasyon: Ruh Göçü Var mıdır?

Reenkarnasyon ölenlerin ruhları evrimlerini tamamlayıncaya kadar, dünyaya defalarca gidip geleceğini anlatır. Bedeni kabuk olarak kabul eden ruhlar, dünyaya her gelişlerinde değişik kabuğa bürünürler.

İnsanlık yüzyıllardır yaşam ve ölüm, ölüm sonrası sorularına cevap ararken pek çok yeni kavramla karşılaşmış ve bunları bilimsel yollarla çözümlemeye çalışmıştır. İnsan beyni bütün vücudumuzun kontrol mekanizması olduğu gibi dünyaya geldiğimiz andan itibaren doğduğumuz ve olduğumuz kişinin bütün yaşamını anı anına kaydeden muazzam bir hard disk görevini yerine getirirken yapılan araştırmalar bu kayıtlarının  kişinin  doğmadan öncesine de  dayandığını öne sürmektedir. Bu teori ile tam da bu noktada Ruh’un varlığının artık yadsınamaz bir gerçek olduğu savunulmaktadır.

reenkarnasyon nedir? reenkarnasyon anlamı nedir? reenkarnasyon var mıdır?

İşte ana teması ruh olan Reankarnasyon, yeniden dünyaya gelmeyi öngören, gizemli ve ruhsal bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır. Ölen birinin ruhunun başka bir vücutta yeniden hayat bulacağı inancı dünyanın en eski ve yaygın inançlarından olup ruhun iki kere veya daha fazla doğacağını ve önceki hayatını hatırlayamayacağını savunur. Reenkarnasyon, ölümden sonra ruhun, bir bedenden diğer bir bedene geçmesini kabul eden inanışın adı olmakla beraber Arapça’da karşılığı “tenasüh, tecessüm ve hulûl” şeklindedir. Türkçe’de “ruh göçü” olarak adlandırılmaktadır. Tenasüh inancında manevi mükafat veya ceza, yapılan kötülük veya iyiliğin karşılığı olarak ruhun bir hayvan veya insan cesedine girerek alçalması veya yükselmesidir. Bedenler ruhların kalıpları gibidir, ruh güya kalıptan kalıba, bedenden bedene göç etmektedir.  Batı’da, ruhun ölümden sonra, yine bir insan bedenine geçmesine reenkarnasyon, hayvan bedenine geçmesine transmigrasyon  dendiğini  görüyoruz  ki bu durumda transmigrasyon, tenasühe tekabül etmektedir. “Enkarne olmak” ya da “tenasüh” de denilen bu  inanç şekli tarihin her döneminde, inanç sistemleri içerisinde kendisine yer bularak günümüze kadar gelmiş, en köklü olarak da Hinduizm ve Budizm’de yer almıştır.  Hatta Hint kutsal kitapları Veda’lar, maddi alemde yaşayan her varlığın insan bedenine ulaşıncaya kadar 8 milyon 400 bin değişik yaşam formundan geçmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Diğer yandan semavi dinlerine mensup olanlar da reenkarnasyonda ahiret inancı olmadığından, sürekli ölüp, tekrar dünya hayatında aynı ruhla, fakat yeni bir bedenle dirilme inancına tamamen karşıdırlar.  Çünkü semavi dinlerinde ortak vurgu ölümün ve dirilişin bir kez olduğudur. Her insan dünyada sadece tek bir hayat yaşar, bu hayatından sonra ölür ve ölümünden sonra tekrar diriltilerek, dünyada tüm yapıp ettiklerine göre sonsuza kadar cennette veya cehennemde kalmayı hak eder. Yani insanın bir dünya hayatı, bir de sonsuza kadar yaşayacağı ahiret hayatı vardır. Semavi dinlerde insanların öldükten sonra dünya hayatına geri dönemeyecekleri çok açık olarak bildirilmektedir.


Reenkarnasyon ölenlerin ruhları evrimlerini tamamlayıncaya kadar, dünyaya defalarca gidip geleceğini anlatır. Bedeni kabuk olarak kabul eden ruhlar, dünyaya her gelişlerinde değişik kabuğa bürünürler.


Daha sonraki hayatlarında yaşayacakları, geçmiş hayatları tarafından belirlenir. Yani ruh, neyi ekerse onu biçer. Karma adlı öğretiye göre, herkesin şimdiki yaşamındaki davranışlarının sonucu, sonraki yaşamında ortaya çıkar. Karma felsefesi geçmişte yaptığımız eylemlerin, gelecekteki iyi ya da kötü sonuçları doğuracağını anlatır. İnsanlar, ruhen daha da ilerlemek, ruhsal görgü ve deneyimlerini arttırmak için, evrenin her yerinde tekrar tekrar doğarlar. Ruh bütün evrenlere dağılmış olan Tanrı kanunlarını, insan bedenini kullanarak araştırır ve öğrenmeye çalışır. Ruh değişik bedenler kullanarak, her dünyaya gelişinde yeni şeyler öğrenir, biraz daha bilgi ve tecrübe kazanarak tekamül eder. Ruhların geriye gidişi yoktur, yani insan her seferinde daha da tekamül etmiş bir insan olarak doğar. Ruh, her seferinde dünya sahnesinde yeni bir rol oynar, ve işi bitince bir müddet dinlenmek üzere çekilir. Reenkarnasyon, tekamül aracı olan evrensel ilahi bir yasa olduğunu savunur. Her insan yeniden dünyaya gelişinde, daha önce yaşadığı durumların toplamının sonucuyla karşılaşır. Ancak bu sonuçlar kendi davranışlarının planı çerçevesinde hazırlanmış sonuçlardır, bunlardan insan tamamen kendisi sorumludur, kendi seçimlerinin sonuçlarını hazırlar ve yaşar. Bu yaşamda karşılaştığımız, sebepsiz sevdiğimiz ya da sevmediğimiz kişiler, kullandığımız ya da kullanamadığımız yeteneklerimiz, sebepsiz korkularımız, sorunlarımız, genellikle geçmiş hayatlarımızdan bugüne aktarılmış ve hala üzerimizde etkisini sürdüren sonuçlardır. Sebebini bilmediğimiz fobilerimiz, sevgilerimiz, korkularımız, ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, geçmiş yaşamlarımızdan taşıdığımız izlerdir. Kapalı mekan korkusu olan birinin daha önceki hayatlarından birinde, karanlık küçük bir odaya hapsedilmiş, sudan korkan birinin daha önceki yaşamında, denizde boğulmuş olması, olasılık dahilindedir. Yaşadığımız her olayda daha önce yaptığımız seçimlerin sonuçlarını görürüz. Ama gelecek günlerimizin gidişatını değiştirmemiz konusunda kısıtlanmayız. Ana hatlar hariç, her şey önceden belirlenmiş bir kalıp içinde oluşmaz yani. Karma yanlız geçmiş yaşamlarımız için değil, ama bu yaşamımız için de her zaman iş başındadır. Karma bizim bir parçamızdır, ondan kaçış yoktur ama onu değiştirmek bizim elimizdedir. Geçmiş hayatlarımızı hatırlamama nedenimiz, yepyeni bir bedenle, yeni bir hayata başlayan ruhun, bu hayatında başarılı olması içindir. Unutan bedene ait hafızamızdır, ruha ait olan hafızamız hiç bir şeyi unutmaz. Geçmiş yaşamları hatırlamak, şimdiki hayatımızın sebebini bilmek demektir. Halbuki bu dünyadaki hayatımızın gayesi, sevap ve günahlarımızla beraber, çaba göstermek ve tecrübe kazanmaktır. Bu sebeple geçmiş hayatlarımızı hatırlamamamız, bu hayatımızda daha çok şey öğrenebilmemizi, daha çok deney kazanmamızı sağlamaktadır.


Tüm bu yazılanların ışığında günümüzde ruh göçüne inananların sayısı bir milyarı aşmaktayken insanın yeniden var olma, yeni bir bedende, farklı  hayatlara girme düşüncesi , ölümün ardından yok olma fikrini yumuşatmışken bu düşünce sistemine olan ilginin artması konusunda sizler ne düşünüyorsunuz? Sizce  ruh göçü var mıdır?