Benim Bir Meleğim Vardı

Zamanlar zamanlar geçmiş zamanlarda, bilmem ki hangi zamanda. Benim bir meleğim var-dı. Ona doğru ilerlediğimde O’nun benim ışığımdan tutup, haydi gidelim, ilerleyelim, orada bir ışık var. Gelecek misin benimle dediği zamanlar.

hand-in-hand-with-the-sun

O an bakakaldım. Zihnimde bir kıpırtı, içimde bir kıpırtı. Zihnim dedi ki yoktur ışık mışık, kalbim dedi ki yürü. Öylece baktım O’na.
Meleğime baktım. Önce dedim ki hadi ordan yeterli değil söylediklerin daha çok cümle kur, ikna et beni. Ben öyle herkese inanacak biri değilim. Bahsettiğin birçok tekniği çocukluğumdan beri biliyorum zaten. Okuya okuya uygulaya uygulaya bir kalmıştım. İkna etmeliydi beni. O ise ikna etmek için hiç çaba sarfetmiyor gibiydi. Acaba gidip başka birini mi bulmalıydım elbet vardı bana yardım edecek. Ama çok güzel gülümsüyordu, kanımda kaynamıştı sanki. Akıllıda birisi gibiydi. Zihnim bir öyle diyordu bir böyle. Zihnimde düşünceler bir öyle, bir böyle mantıklı bir sonuç bulmaya çalışırken. Kendimi serbest bıraktığım O anda içimde kıpırtılar olmaya başlamıştı.

nicotea

Kalbim adım adım ortaya çıkmaya çalışıyordu sanki. Bir anlık bir nefes bulmuştu zihnimin o karışıklığında. Meleğimin gözlerine bakmayı akıl ettim o anda. Derinine, daha da derinine sanki ta benliğine girmiştim o anda. O anda sanki aradığım o cevabı aramaya gerek olmadığını anlamıştım. Aramaya gerek yoktu. Teslimiyetin ucunu o anda görmüştüm. Teslimiyet. Kalbim huzurla hissetmişti cevabı. Sinsice, yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış, zihnimi susturmuş, kararını tüm benliğimle alabileceğimi göstermişti bana. O an artık düşünmeye ne gerek vardı. Tüm benliğimle aldım kararımı. Benim meleğim buydu. O melek tam da buydu. O an evet dedim. Sana güveniyorum, tut elimi, ışığımı göster bana.


fotoğraf-2 kopya 2

Ben içimde bunlarla şavaşırken o konuşmadan beni dinliyordu. Sanki seni anca sen bulursun der gibiydi. Seni sen bulursun. Her ruh kendi yolunda yürür, yola giriş için, ancak ben yolunu görmen için ışıgı tutarım.

Sen ya görürsün ya da görmezsin.
Ya ışığının aktığı yola gidersin ya da karanlığa.
Ya benliğine koşarsın ya da benliğin olamayacak zihnine.
Her ruh kendi yolunu bulur ya da…

O konuşmuyordu ama ben bu sözleri hissetmiştim benliğimde. Belkide konuşmaya gerek yoktu. Konuşmadan anlaşıyorduk öylece. İlk görüşmemizden sonra artık herşeyin bambaşka olacağını biliyordum. Ne kadar sürecekti acaba? Keşke bana bir zaman verseydi. Ama o an yine hissettim benliğimden gelen cümleyi; her ruh kendi yolunu bulur. Nereden bilecekti benim ruhumun yolunu, belki 1 saatti, belki 10 yıl, belki de …
genetik-hastaliklarin-tedavisinde-umut

Her görüşme başka bir macera, başka bir yolculuk. İnanıp, inanamayacağım olaylar, sorular soramamalar. Bilmeler, bilememeler. Daha neler neler. Meleğim her adımda dibimde.
Belki de o bile şüpheye düşüyordu süreçte. Kim bilir. Melekte olsa yanılabilirdi. Acaba doğru mu ilerliyordu. Doğru muydu gittigi yol? Belki de emindi yoldan, belki de değil…


O ruh adım adım, düşe kalka ilerlerken yolunda. Melek bile şaşkınlıkla izlemeye başlamıştı bu ruhu. Nelerde çıkıyordu bilinçaltından. Seansla kalsaydı anlayabilirdi ama nerde. Dışarıda, orada burada, insalarda, rüyalarda, birçok ilginç sayılabilecek şeyler. Gerçek mi yanlış mı? Nereden bilecek? Her ruh farklıydı.

Ama artık meleğinde kanı kaynamıştı bu ruha. Sanki vardı ortak bir noktası. Ama ne? Bilmeye gerekte yoktu. Tek istediği huzurla ruhun kendi ışıgının farkına varıp yoluna girmesini beklemekti. Acılarda çekmişti ruh, ilginç değişik şeylerde denemişti, kimselere anlatamayacağı, belki de herkese anlatacağı. Bir anlatsa neler olurdu acaba. Bir sürü şey deneyimliyordu. Kim bilir belki de birgün O gün geldiğinde anlatırdı. Ya da ne gerek vardı.

Benim bir meleğim var-dı sevgiyle bana bakan,
Benim meleğim var-dı yoluma ışık tutan,

Var-dı yüce bir melek, O’ndan gelen O’na giden,
Var-dı bir melek, belki de yoktu.


Hep mi var-dı, hep mi yoktu?
Ne önemi var, O da benden, bende O’ndan…