Bir Türkiye gerçeği: Özel okul öğretmenliği

Özel okul sahipleri ve idarecileri özellikle yeni mezun olmuş öğretmenlere ve emekli öğretmenlere son 4 yıl öncesine kadar son derece düşük maaşlar ödeyerek çalıştırıyordu. 

ozel okul ogretmenligi

Bu öğretmenlerde tecrübe elde etmek, stajını kaldırmak, az da olsa ev bütçesine katkı sağlamak için bu maaşları kabul ettiler ta ki Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı genelge ile düzeltildi, “Bir özel okul öğretmeni devlet okullarından birinde çalışan en düşük ücretli öğretmenden daha az maaş alamaz.” maddesi eklendi.

Özel okullar Türkiye’deki eksik kalan eğitim ve öğretim ayağında çok işe yarayan önemli kurumlardır. İşleyiş bakımdan devlete bağlı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kıstas ve yönetmeliklerini uygularken öğretmen ve idarecilerinin çalışma şartları bakımından Çalışma Bakanlığı’nın Genel Sigortalar Müdürlüğü’ne bağlıdır.


Birçok kişinin bilmediği bu durum, okul sahipleri tarafından avantajken, çalışanlar açısından dezavantajdır. Özel okul öğretmenleri müfredata bağlı ders anlatırken öğrenciyi derse katacak her türlü bilgi, tecrübe, çalışma vb. den yararlanır. Hem veliye hem idareciye hem de öğrenciye karşı aşırı sorumludur. Özel okul öğrencisi başarısız olduğunda yapılan şube öğretmenleri toplantılarında; ‘neden öğrencinin başarısız olduğu?’, dersine giren her öğretmen tarafından irdelenir.

Öğretmen öğrencinin notunu yükseltmek için neler yapabileceğini, karnesine zayıf gelmemesi için hangi uygulamaları gerçekleştireceğini anlatırken, idareciler de bu durumun takibini yaparlar. Öğrencinin iyi not alması ve dersi öğrenebilmesi için öğretmen proje çalışmaları, ekstra ödevler, teneffüs/öğle araları ve çıkıştaki etütler, veliyle irtibatta olma… vb birçok çalışma yapar. Hatta bazen öğrencinin göstermesi gereken çabayı öğretmenin gösterdiği bile görünür. Neden peki öğretmen bu kadar çok çalışır ve çaba sarf eder? Sebep bellidir; KPSS sonrasında atanamayan öğretmenler, şanslarını özel okullara başvuru yaparak denerler. Çok fazla iş başvurusu almış olan özel okul sahipleri bin bir dereden su getirerek, sık eleyerek adayları belirlerler.

Bu uzun ve zahmetli süreç sonunda seçilen öğretmen bir iş bulmuş olmanın verdiği rehavete kapılamaz. Çünkü bilir ki bu işin talebi çoktur. Yaptığı ya da yapacağı bir hata onun yeni bir okul aramasına neden olacaktır. O yüzden sözleşme imzalanırken haftalık 40 saatlik ders programını, hafta sonu ve okul çıkışı var olan tüm etkinliklere katılmayı, mesai saatlerini aşan uzun toplantıları, hafta sonu konan etütleri, çift nöbetleri, ekstra çalışmalarının hepsini kabul eder. Kabul eder ancak en kötüsü de okul sahiplerinin bir öğretmenle sadece 1 yıllık sözleşme imzalamış olmasıdır.


Bir yıllık sözleşme imzalayan öğretmen her sözleşme tarihine yakın büyük bir stres ve endişe yaşar, çünkü okul idaresi kimin bir daha ki yıl çalışacağını kimin işten ayrılacağını okullar kapanana kadar söylemez. Okul sahipleri ve idarecileri öğretmene bu bilgiyi söylememe sebebi olarak; öğretmenin işten çıkarıldığı söylenirse performansının düşeceği, dersleri aksatabileceği ve öğretimi boş vereceği kaygısını taşıdığındandır. Ancak öğretmenin kaygısı farklıdır; Haziran’da sözleşmeler hakkında bilgi sahibi olan öğretmen, özel okul başvuru müracaatlarının Şubat ayında başladığını ve en geç Nisan’da işe alımlarının bittiğini bilir. Hal böyle olunca, sözleşmesi yenilenmeyen ve başka bir okula başvurmayan öğretmen en az bir yıl işsiz kalmak durumundadır. Öğretmenin başına gelen bu insafsız durum hiçbir şekilde çözülemez çünkü piyasada öğretmen fazlalığı olmasına karşın, çalışabileceği kurum sayısı azdır. İşte bu durum özel okulların  kendi lehlerine çevirdikleri bir şekil alır.

Özel okul sahipleri ve idarecileri özellikle yeni mezun olmuş öğretmenlere ve emekli öğretmenlere son 4 yıl öncesine kadar son derece düşük maaşlar ödeyerek çalıştırıyordu. Bu öğretmenlerde tecrübe elde etmek, stajını kaldırmak, az da olsa ev bütçesine katkı sağlamak için bu maaşları kabul ettiler ta ki Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı genelge ile düzeltildi. ‘Bir özel okul öğretmeni devlet okullarından birinde çalışan en düşük ücretli öğretmenden daha az maaş alamaz.’ maddesi eklendi.

Bu sayede özel okul öğretmeni az da olsa rahat nefes alsa da bu alınan 2 bin Tl civarındaki maaşlar devlette aynı süre çalışmış olan meslektaşlarından çok çok azdır. Devlet öğretmenlerinin maaşı sadece birkaç vakıf özel okulundan düşük durumdadır. İşte bu yüzdendir üniversiteden mezun olan ve KPSS‘de yüksek puan almasına karşın atanmayan öğretmenin devlet okullarına girme çabası. Hem sürekli iş garantisi, ( her sene stres ve gelecek kaygısı olmadan) hem de daha az ders ve çalışma saatleri, hem de daha yüksek maaşla…


Uzun yıllar özel okul öğretmenliği yapmış olan öğretmenlerin bıkkınlığı ve isteksizliği de işte bu acımasız sektör uygulamalarından kaynaklanır. Şartların düzeltilmesi, daha adaletli ve eşitlikçi kurum ve kuruluşların eğitim ve öğretim yapması dileğiyle…


Funda Umut Pakkal
İstanbul doğumlu... İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu olup, Maltepe üniversitesinde İnsan Bilimleri ve Psikoloji alanında yüksek lisans yaptı. İnsan Psikoloji konusunda Doktora programına başladı, 22 yıllık öğretmenlikten sonra emekli oldu. Kadıköy Halk Eğitimde "Eğiticinin Eğitimi" öğretmeni olarak çalıştı ve T.C Medeniyet Üniversitesinde "Liderlik" ve "Sosyal Hayatta iletişim" derslerini verdi. Aynı zamanda ICF Profesyonel Koçu olan ve Eğitim Danışmanlığı yapan yazarımız şu anda Kanada da online bireysel koçluk ve eğitim koçluğu seansları yapmaktadır. 20 yıldır pek çok özel ve kamu kuruluşuna kişisel gelişim ile ilgili seminer, konferans ve eğitimler vermektedir. Youtube'ta 'HEmDEm Pazartesi sohbetleri' adı altında birçok videosu bulunan yazarımızın, pazartesileri gelenekleşen sohbetlerini İnstagram hesabından yapmaya devam etmektedir.