Belki hayat, size bir çıkış yolu göstermek için yenilemiştir kendini. Bitmiştir, belki de bitirmiş… Sanki bir rüyanın sonuna gelmişsinizdir, siz istemeden, yahut gitmeden…
Hayatta her zaman mükemmel olamayız. Olmak isteriz fakat başaramayız. Gel gelelim, doğamız gereği, bilinmeyenleri bilmek, görünmeyenleri görmek zorunda kaldığımız zamanlar mutlaka olmuştur, yahut olacaktır. Görünmek istemeyeni görmek, bilinmek istemeyeni bilmek bize kalmıştır. Fikrimiz sorulmadan… Kim bilir belki de uzaklarda beliren siluetler, sizi tam da şuanda bir noktadan izler!
Bir ömür bu… Uçsuz ve bucaksız… Yalnız kendinizin var olduğuna inandığınız, yalnızca kendi dünyanız var sizin. Herkesten kaçıp, yine kendinize sığındığınız limanınız var bir de. Kimseyi dinlemeden, birini tanımadan, tek başına yaşamayı yetenek ilan eden, sadece kendince kendine yeten insan numaralarına sahipsiniz. Bu demek değildir ki, yalnız siz bu şekilde bir hayat yaşıyorsunuz. Sizin bilmediğiniz daha nice hayatlar var oysaki…
Siz sadece görebildiğiniz kadarını görüp, yakıştırdığınız kadarını yaklaştırıyorsunuz.
Bilmek istemez sevginizde, olmayan huzurunuzda, görünmeyen ruhunuzda tek gerçeğin kendiniz olduğunu kabullenip, yine kendi sınırlarınızda yaşıyorsunuz. Saygı… Saygı herkese diye de düşünüyor olabilirsiniz. Kabulümdür. Saygı sonsuzdur.
Kabulleniştir hayat bazen de. Ömürdür. Yasaktır. Kabuldür. Dengelediğimiz kadarını dengeleyebildiğimiz, gerçeğini bildiğimiz kadarını bildiğimiz bir ömür. Nice insanları içerisinde barındıran, bundan bir gram huzursuzluk duymayan, herkesi kendi olmaya teşvik eden durumlarınız… Yorgunluktur belki de bu hayat. Koşarken, arkanıza bakmak zorunda kaldığınız, her bir adımınızı daha dikkatlice atmanız gerektiği, sonsuz bir yoldur. Sağınıza, solunuza bakmak zorunda kaldığınız, sağınıza solunuza baktırmaya meyilli değerlerin etrafında ilerlediğiniz…
Yolun sonunu görseniz dahi, o yolda devam etmeniz gerektiği, zorunluluklara yüz tutmuş, pişmanlıkların gölgesinde bir yaşam sunulmuştur belki de size. O şanssız kişilerden biri olmuşsunuzdur belki, ve belki de sizin hayatınız diğerlerinden çok farklıdır. Şans ya bu, en olmadık anda hayatınız değişmiştir. Olmayan olmuştur. Bitmeyen bitmiştir. Ve siz çoktan gitmişsinizdir. Hep o en olmadıklar bir anda oluvermiştir…
Hani en beklemediğiniz bütün olaylar gerçekleşmiş, en umulmadık hayatlarınız bitmiştir.
Sınırların dışına çıkmaktan sakındığınız ruhunuz, gün olmuş kendiliğinden kaçmıştır sizden bir kez daha. Belki hayat, size bir çıkış yolu göstermek için yenilemiştir kendini. Bitmiştir, belki de bitirmiş… Sanki bir rüyanın sonuna gelmişsinizdir, siz istemeden, yahut gitmeden. Dönüp baktığınız noktada sanki her şeyinizin tek olduğuna olan inancınız yerle birdir bundan sonra. Ve belki de, her şey sizin bittiğiniz an başlamıştır. Ve belki de, hayat bundan sonrası için hayat olmuştur. Bundan sonrasına hayat denilmiştir. Biz hiç bilmenden… Akıp gitmiştir yaşam bir yerden alıp, başka bir yere bırakmıştır bizi. Biz hiç sesimizi çıkarmadan… Bu sefer de böyle olsun diye kabullenişlerimiz olmuştur. Sizin korktuklarınız, gün yüzünde hayat bulurken siz sadece seyretmişsinizdir belki de.
Hani olur ya insan neyi düşünürse onu yaşarmış. Siz de bunu düşünüp bunu yaşamışsınızdır yahut tam tersi. Öyle miydi sahi? Ne düşünürsek mi yaşardık onu, neyi düşünmezsek mi? Hangisi iyiydi, ben anımsayamadım. Anımsamamakta direniyor muyum yoksa… Düşünceye kapatıyor muyum kendimi bilinmez ama varın bunun cevabını bilhassa kendinizde arayın. Olur ya da olmaz, ne çıkar. Hayatın bu bilinmezliğine bir bilinmezlik de siz katıp, bulun çıkış yollarınızı. Çıkamadıklarınız mı? Çıkamamaya mahkum olarak kalsın, kaldığı yerde… Ne dersiniz?