İçimizdeki Savaş

İçimizdeki savaş, iç savaşa doğru ilerliyor! Gerçekleşme olasılığı kuvvetlenmiş bir ihtimali yaşadığımız şu günlerde bu ihtimalin asla gerçekleşmemesi niyeti, fikri ve düşüncesiyle kaleme alınmış bir yazıdır! Umarız ve isteriz ki tüm acılar herkesten uzak olsun ve insanlık şu ana kadar mutlu olamadı bundan sonra ise hep mutluluk ve huzurla dolsun!

suriye-savaş

Herkes herkesi sevsin! Herkes herkesi affetsin! Herkes hep beraber çalışıp insanlık onuru layık olduğu tahtına yerleştirsin! Tek çıkar yolumuz bu. Öldürerek, yok ederek sorun çözme anlayışına sahip olan insanlık sorun olmayan, sorun çıkarmayan ve sorun üretmeyen bir mutluluklar abidesi olarak yeniden şekillensin!

Peki, insan insanı nasıl sevecek?

Şu anda kimse kimseyi gerçekten sevemez ve sevemiyor! Şu anda herkes sahip olma derdi ve benzeri benlik endişeleri ile yaşıyor. Sevginin özgürleştirdiğini ve severek de özgür olunabildiğini fark etmiyor! İnsanlar ancak değişip dönüşerek insan olacaklar ve o zaman sevgiyi yaşayacaklar. Bu halleriyle insan adı verilen varlıklar ancak hep olduğu gibi yine sorunlara yol açacaklar.


İnsan olma ölçütü dışında her türlü ölçütlerle birbirimizi birbirimizden ayırdık. Tek ölçütümüz insan olma olsaydı asla ayrılıklar ve sorunlar yaşamazdık. Birleştirici olan üzerinde hiçbir zaman yeterince kafa yormadık. Tüm ayrıştırıcı olan yaklaşımları kendi asıl yapımız yaptık. Önce kendimizi ayırdık sonra da benzerlerimizle benzemeyenleri ruhumuzda ayrıştırdık. Birlik adına ne varsa tam tersini yaptık. Her ayrılık ve haklılık söyleminde daima suçladık ve dünyayı sadece kendimize ait sandık.


Temel hatalarımızı fark edemediğimiz gibi daima farkı gören zihnimizi de tüm farklılıklarla ve farklı olanlarla savaşa adadık. Aynıları gören ve birliği hisseden ve birlik olmanın asıl yaşatıcı, huzur ve mutluluk verici olduğunu bilen içimizdeki derin bakışı susturduk! İlk susturulmuş özümüz bugünlerdeki ve geçmişteki tüm sorunlarımızı doğurmaya başladı. Ayrılığı önce biz doğurduk sonra üzerine titreyerek yaşattığımız ayrılıklarımızda tüm sorunları! İnsan olmaktan başka yönümüz yok! Ayrılığımız yok! Tek birliğimiz var! Sadece insan olma özelliğimiz var!


İnsanlık, birbirini yaşatan bir uygarlığa dönüştüğünde, geriye bakıp da: ‘ben neler yapmışım dediğinde!’ Ne kadar da cahil ve acemice davranmışım diye kendine gücendiğinde! Yaşamın tüm anlamlarını kendi ellerimle katletmişim diye ruhuna küstüğünde ve oturup üzerine cansız yüz bin yaşam serdiği o pis dediği toprağın üzerine ve alıp başını iki eli arasına ve gözlerinden acı sular döküldüğünde! Ben ne yapmışım ve içimde bulunan hangi kutsalın boğazlarını kendi elimle sıkmışım dediğinde! O zaman insanlık ilk defa doğacak!


 

Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.