Dünya’da günlük koşturmacalar içinde kaybolurken, gökyüzüne bakıp uzayda neler oluyor dediğiniz oldu mu? Ya da uzayda olsaydım dediğiniz? Mevcut çalışmalar o günlerin çok da uzak olmadığını gösteriyor. Gelin bu çalışmaların bir kısmına hep beraber bakalım…
Uzay çalışmaları, çağa adını veren 1960’lardan bu yana oldukça hız kazandı. 1969’da APOLLO 11’in Ay’a yolculuğuyla dikkatleri üzerine çeken uzay serüveni, günümüzde Mars’a kalıcı olarak yerleşme planlarına vardı. 1973 yılında NASA tarafından uzaya yollanan ve bir uzay laboratuvarı olarak tasarlanan SkyLab, 1974 yılına kadar uzayda araştırmalara imkan verdi.
Yıllar sonra 1990 yılında fırlatılan Hubble Uzay Teleskobu yeryüzündeki teleskoplara oranla çok büyük farklılık sağlayacak görüntüler yakalarken, 1997 yılında veri toplama ve araştırma yapma amacıyla Satürn yörüngesine yollanan insansız araç Cassini yörüngeye 2004 yılında girdi.
ABD, Rusya, Japonya, Avrupa ve Kanada Uzay Ajansları’nın ortak çalışması olan projeyle, laboratuvar, gözlem evi ve üs olarak düşünülen bir Uluslararası Uzay İstasyonu kuruldu. İstasyonun ilk kısmı uzaya 1998 yılında yollandı ve son ekleme de 2011 yılında yapıldı. Keşif 1 mekiğinin Kasım 2000 tarihinde istasyona ulaşmasından bu yana merkezde dönüşümlü olarak insan bulunuyor ve çalışmalarına devam ediyorlar. İçinde bulunduğunuz Kasım ayında çalışmalarında onbeşinci yıldönümünü tamamlayan uzay istasyonu, Dünya’nın 400 km üzerindeki yörüngesinde futbol sahası büyüklüğünde bir laboratuvar ile uzayda hizmet veriyor.
Video: 2 Dakikada Uluslararası Uzay İstasyonunun 15 Yıllık İnşası
Video: Uluslararası Uzay İstasyonu
2003 yılında uzaya yollanan ve Mars atmosferi hakkında araştırmalar yapan MAVEN uzay aracıysa, en son 5 Kasım 2015’te “Mars atmosferinin incelmesinin sebebinin güneş fırtınaları olduğunu” açıklamasıyla gündeme geldi.
2006 yılında yılında Pluton ve uydularına yollanan Yeni Ufuklar (New Horizon) adlı insansız uzay aracının 14 Temmuz 2015 tarihinde Pluton’a 12.500 km mesafeden gönderdiği görüntüler National Geographic Kanalı’nda aynı gün izlenebildi.
Mars iklimini, jeolojisini incelemek ve çeşitli konularda araştırmalar yapmak üzere yollanan kâşif robot Curiosity ise NASA tarafından Kasım 2011’de Florida’daki Cape Canaveral Uzay İstasyonu’ndan yollandı. Curiosity robotu Ağustos 2012’de Mars’a başarılı şekilde iniş yaptı ve keşiflerine devam ediyor.
Video: Mars Araştırma Laboratuvarı Curiosity Animasyonu
Bu yıl NASA’dan art arda gelen haberle de uzayda kalıcı yaşam kavramının ne kadar yaklaştığını daha net görmeye başladık: NASA Haziran ayında ilk uzay taksisi siparişlerini Boing’e ve SpaceX’e verdi. Bu taksiler uzay üssündeki mürettebatın üsse ulaşmalarını sağlamak amacıyla tasarlandı. Halen astronotların uzay üssüne ulaşımını Rusya sağlıyor ve bu işlem oldukça masraflı. Bu taksiler sayesinde, maliyetin azalması ve uzaydaki bilim insanı sayısınının da artması bekleniyor.
Yakın zamanda NASA’nın Mars’ta bulunan tuzlu su ve Mars atmosferine ne olduğu haberleri, biz dünyalıları heyecanlandırırken, Mars’ın keşfi konusunda da bir adım daha atılmış oldu. Havasıyla, suyuyla, yerçekimiyle, aldığı güneş ışınlarıyla Dünya’dan sonra en yaşanabilir gezegen olarak belirlenen Mars’ta yaşamak bir hedef haline geldi. Bilim insanları, “gezegende bulunan metan gazının, Mars’ın jeolojik ve biyolojik açıdan hala canlı bir gezegen olduğunu gösterdiğini” belirttiler. “4 milyar yıl önce Dünya’mıza benzeyen okyanusları ve kalın bir atmosferi olan Mars’ın yoğun güneş fırtınaları sonucu, atmosferinin çok inceldiği ve okyanusların buharlaşıp uzaya karıştığı” bilgisi de NASA tarafından bu ay içinde yapılan son açıklama oldu.
Yine bu yıl içinde NASA Mars’ta yerleşimi sağlamak için 3D Printed Habitat Challenge Yarışması’nı duyurdu. Katılımcı tasarımcılar 3 Boyutlu baskı ile güvenli ve sürdürülebilir yapılar için yarıştı ve yarışmaya katılan 30 finalistten Foster+Partners’ın teklifi birinci seçildi. Bu projeye göre Mars’a insanlardan önce gönderilecek üç farklı tip robotla insansız olarak barınaklar yapmak mümkün olacak.
Mars’a kalıcı insan yollama 2020 ve 2030’da olacak
Geçen Eylül ayındaysa NASA “Mars’a kalıcı insan yollama” raporlarını açıkladı. Planlara göre, “Mars’a yollanan insanlar oraya kalıcı hayat kurmak ve Dünya’dan bağımsız yaşamak üzere” gidecekler. Bu doğrultuda ilk yolculuklar 2020 ve 2030’da olacak. Bu projeye birçok ülkenin katılması bekleniyor. Mars One adıyla yürütülen projede yaşı 19 ila 60 arası seçilen 100 kişinin uzaya tek yönlü yollanmasını planlıyor. Planın ilk aşamasında ise 2024 yılında 4 kişinin gitmesi düşünüldü, çalışmalara devam ediliyor. Son olarak, NASA tarafından, “ABD vatandaşları için 14 Aralık 2015’ten itibaren yeni astronotluk başvurularının açıldığı” ilan edildi. Bu adaylar içinden seçilenlerin Mars’a gitme şansı da olacak.
Öte yandan, iki yıl önce Kasım ayında Hindistan Uzay Araştırma Organizasyon’u (ISRO) tarafından Hindistan’ın ilk insansız uzay aracı olan ve Mars yörüngesini takip eden Mars Orbiter Mission (MOM)’ı uzaya yolladı. Araç Eylül 2014’ten beri Mars’la ilgili çeşitli araştırmalar için kullanılıyor.
Uzay çalışmaları baş döndürücü hızıyla devam ederken, görünen o ki; en fazla 40-50 yıl sonra kimileri için uzayda yaşam sıradan bir kavram haline gelecek ve Samanyolu galaksisini keşfetmek için yeni hedefler belirlenecek. Tüm bu gelişmelerin heyecanı etkisi altında akla gelen bir soru da şu: “Türkiye olarak bizim 100 yıl sonrası için uzay çalışmaları planlarımız var mı? Varsa neler öngörülüyor?”