Hayat yolcuğunda itiraf edemediklerimiz

Bütün hayatlar aslında hayal ürünüdür. Sizin hayal ürününüz… Dış dünyadan tamamen bağımsız. Sadece iç dünyanızı aydınlatan. Bir zamanlar hayalinize yakındınız. Peki ya şimdi? İmkansız yok mudur hayatta? İmkanlı bu kadar kısıtlı mıdır? Şans mıdır hayat, şansınız var mıdır?

hayat ürünü itiraf ediyorum

Olsun yahut olmasın. Sonucunu bildiğiniz oyunu oynayarak devam ettiriyorsunuz siz de yaşamınızı. Kurup kurup bozuyorsunuz kumdan kalelerinizi. Hiçlikle yoklukla harmanlanmış ruhunuzu, esir tutuyorsunuz. Hiç olmamış gibi sürdürüyorsunuz belki de. Zorunda mısınız? Hangi şartlarda?

Hayat bilinmezliklere tabidir. Bilinmezlikleri çözmek ise size tabi… 

Çözümleyebildiğiniz kadar varsınız. Çözümleyemediğiniz anda, esas çözüm çıkar karşınıza. Bitmek istemez. Gitmek istemez. Esas bir çözüm; son ile başlangıcın arasının kısa mesafeli olduğu esas bir çözüm. Siz sırrınızı verirken, size sırrını vermez.


Hayatın karmaşasında boğulmuştur o. Üzmüştür, belki de üzülmüş… Bilmiştir o her şeyi. Çok bilmiş, çok görmüş ve çok yaşamıştır. Hepinizden fazlasına tabi tutulmuştur belki de hayatta. Görmeyeni görmüş, bilmeyeni bilmiş, bitmeyeni bitirmiş, bitireni de bitirmiştir. Kendi dünyasındadır o. Kendi fikirleriyle birlikte… İstemez kimseyi… Dön dolaş aynı yerdedir. Sessiz, kimsesiz…

Birçok insan vardır çevresinde. Ama hep yalnızdır o. Bilmek istemez. Görmek de… Susmak istemez fakat susmayı tercih eder. İzler uzaktan o, yaşamı… İçine girmek istemez dünyanın. Bir köşede oturup gizlice seyretmek ister, kendini… O kadar ruhsuzdur o. Kendini bir başkasında göremeyecek kadar sessiz, bulunduğu durumdan hoşnutmuşçasına durduğu kadar çaresiz

Bilmez o, hiçbir şeyi. Kendi görmek istemez her şeyi. Olsun der, geçer der. Takmaz da kimseyi. Kurgusallığın esiridir. Hayat ondan ibarettir. Çok geçmemiştir zamandan, istedikleri yerine getirilmiştir. Kandırmıştır o kendini, şu anda bulunduğu yerle bütünleştirmiştir belki de ruhunu. Güzel olan her şeye inancını, bir günde yakmış, esaretini izlemiştir.

Çokça seçeneği vardır ve seçemedikleri… Seçemedikleri güzeldir ona, iyi hissettirir. Hep elinde olmayana serzeniş vardır. Elindekiyle mutlu olmayı istemez o insan. Hep başkasına bakar. Kendini sorgular. Bu şekilde geçmiştir hep yaşamı. Bulmuştur mutluluğu, bazen de kaçırmış… Bulduğu an bırakmıştır, kayıp gitmiştir ellerinden. Bulamadığı zamanlarını, “mutluluk” sanmıştır o. Kimseye sezdirmeden… Bir de kendi bilmeden. İtiraf etmez çoğu şeyi, güçlüdür o, en güçlü. En görünmezdir, en cesur…


Sorgulamayı sevmez. İşine de gelmez belki. Fırsatını bulup susmak yeterlidir onun için. Bitmek ya da gitmek. Mutsuzdur o, kandırır kendini sürekli. Herkese çok mutlu olduğunu gösterme çabası içindedir. Dünyayı sevmez. Bilmez çünkü… Elindekine değer de vermez. Hissizdir o. Kendini çok sevmiştir. Bilmiştir o, bildiği sandığı şeyleri.

Üzgündür o belki, gerçekleştiremediği hayalleri vardır. Bir başka yaşamdan kesitlerle birleştirmiştir yapbozunu. Hep yedekleri vardır belki hayatında. Tedbirlidir o, sana bana ona karşı. Bilsinler, görsünler istemez. Kaçar herkesten. Yaptıklarını yapmamışçasına gösterdiği tutumları vardır, hiç bilmediği. Bir ömrü vardır belki paylaşmak istediği? Görmek isteyip de göremediği, bitmek isteyip de bitiremediği? Hayatı ıskalamıştır o, bakmaz artık hiçbir şeye… Kaçırmıştır her şeyini. Miyadı dolmuştur belki ruhunun. Kendisine itiraf edememiştir. Saklamıştır herkesten en çok da kendinden. Söyleyememiştir gerçeğini hiçbir zaman… Karşılaştırmadır belki onun yaşamı, sürekli başkalarıyla ölçtüğü… Bitmek bilmez bir dünyadır onunki, içine kimseyi sığdıramadığı…

Belki de şahane hayatına bir ışık bulmuş, öyle ilerlemiştir o. Yarınını biliyordur. Ne olacağını da… Garanticidir o. Herkesten saklandığında yine kendisi vardır yanında yalnızca… Bu şekilde sürüyordur belki de yaşamı…

Her birimizin en az bir kere içinde bulunduğu anların cümleleridir bunlar. Sindirerek okuyun, lütfen. Ve kendinizi bulun. Ben itiraf ediyorum. Siz itiraf edemeseniz de….


İlgili yazılar

Hayatın farkına varmak

Ya hayat bizim sandığımızdan farklıysa?


Farkındalık notları: Denge arayan insan


 

Beyza Elif Özer
3 Ocak 1995 doğumluyum. Belki de istediğim her şeyi gerçekleştireceğime inandığım yaşlara geldiğim vakit, yazma isteğimin oluştuğunu farkettim. Öncesi/sonrası olmayan hayatımızın sadece bir an'ını dahi yazarak kendimi avuttum. Sadece düşünmek ve düşündüklerini anlamlandırmak adına yazdım hep. İnsanları anlama konusunda güçlük çekip,sırf bu yüzden kişisel gelişime merak sardım. Uzun yıllar basketbol ve voleybol oynadım. Aynı zamanda fotoğraf ve dekorasyon meraklısıyım. Ve özellikle şuanda aldığım eğitimden dolayı yabancı dizi ve film delisiyim. İzlemekten en çok keyif aldığım dizi; House. Bunların haricinde yapmaktan en çok keyif aldığım şey; Kendimden daha bilgili/kültürlü insanlarla konuşup, onların deneyimlerinden faydalanmak. Binevi hayatıma yön verirken her şeyi düşünüp ona göre yol almak... En sevdiğim insan şekli; her açıdan kendini geliştirip, yarın'ını düşünen insan.. Bu arada şuanda eğitimime Celal Bayar Üniversitesi/ İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde devam ediyorum.. Yazmaya/okumaya olan ihtiyacımızın hiçbir zaman eksilmemesi dileğiyle.. Son olarak,hayat felsefem; ''ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.''