Dinciler Alevileri neden sevmez?

Bilindiği üzere “dindar” farklı bir kavramı ifade eder; “dinci” başka bir anlamı ifade eder. Dinci kişiler dini kullanıp, din üzerinden kişisel çıkar sağlarlar; dindarlar ise dini samimi yaşarlar. Dinci, Kemal Sunal filminde yer alan tam bir Zübük’tür! Peki bu dinciler Alevileri neden sevmezler?

dinciler aleviler farkı çocuk ile nikah yobaz

Dinciler Alevileri neden sevmez?

Dikkat ederseniz “dindar” demedim, “dinci” dedim!

Biz şimdi dindarları değil, dincileri eleştirip, onların neler yaptığını, Alevilere karşı tutumlarını eleştireceğiz…


Alevilerin bir türküsü olan, sözleri Aşık İhsani‘ye ait “Kara Sakal” türküsünün sözlerine bir bakış yapalım…

(Türkünün tamamı değil, bir kısmı alınmıştır.)

Şıhlar gibi üç beş karı almadan
Softa gibi boşa namaz kılmadan
Muska yazıp üfürükçü olmadan
Ben seni kesemem kara sakalım

Hacı gibi üç beş karı almadan
Sofu gibi yanlış namaz kılmadan
Camilerde halı kilim çalmadan
Ben seni kesemem kara sakalım

İhsani’yim sakal iki gözümsün
Elimde sermayem büyük kozumsun
Halkı kandırmaya bana lazımsın
Ben seni kesemem kara sakalım

Bu türkü sözlerinin şu anki Ortadoğu’da ve Türkiye’deki bir kısım ‘Müslümanım’ diyen kişileri tam olarak yansıttığı ortadadır…

Din neden güzel malzemedir? Çünkü iyi pirim yapar, getirisi çok iyidir; çok büyük bir kitleye hitap eder.

Allah de, Kuran de, namaz de, “iki de cami yaptıracağım” de birçok kişiyi arkandan sürükleyebilirsin, onların dini duygularını sömürebilirsin!..

İsim vermeden bir kişiden bahsedeceğim… Türkiye’de adamın biri bir gün çıktı ve şöyle dedi:

“Size araba yapacağım!”.

Hakikaten de numune olarak bir tane yaptı, “Jet” gibi bir araçtı ve birçok ünlüyü de reklam unsuru olarak kullandı. Soy adında da “Ak” geçiyordu. İşe bakın ki bu “AK” daha sonra başka bir şekilde daha karşımıza çıkacaktı; ama ne yazık ki “ak”lar “kara” çıktı!

Arabayı yapan bu adam, üstüne üstlük bir de siyasette kendine yer buldu, halk tarafından seçildi; sonra kimseye araba maraba yapmadı, milleti dolandırdı, yurt dışına kaçtı gitti…

Bu adam yıllar sonra tekrar geri döndü! Adam dine imana gelmişti (!) sanki, bu kez cüppe giymiş, sarık takmıştı! Yanına bir de bir “cüppeli” daha aldı, yapacağı otelin reklamlarını bu “cüppeli”ye yaptırdı. Halk yine inandı  ve adama müthiş paralar kaptırdı, hatta ünlü isimler yine bu işin içinde yer aldılar.

Bu adam, sonra ne mi yaptı? Ak’la hiç gelmeyecek (!) bir şey yaptı! Daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şey! Ne mi yaptı?

Yurt dışına kaçtı! Adam, ülkede birçok insanı yine kandırdı ve sarığı, cüppeyi çıkardı, şortunu giydi, dünyanın bir köşesinde bizim masum insanların duyguları ile oynayıp aldığı paralarla denize girdi, lüks otellerde gününü gün etti!

aleviler dinciler arasındaki fark

Aleviler bu dinciler tarafından neden sevilmez?

Çünkü bu dinciler, Alevileri sarıkla cüppe ile kandıramaz, onları bu oyununa getiremez!..

Bu gibi dinciler cami yaptıracağım diyerek paraları toplar, uçağa atlar, gününü gün eder. Milleti kandırmak için montajlı Mekke fotoğraflarını gösterirler. Aleviler içerisinde, cem evi yaptıracağım deyip uçağa atlayıp kaçan birini daha göremedik…

Dinciler sadece bu yüzden mi Alevileri sevmez? Hayır!

Aleviler çağdaştır, medeniyeti severler! Bu dinciler çağdaşlığı, medeniyeti sevmezler. Teknoloji onlar için “şeytan icadı”dır! Televizyon, bilgisayar, otomobil şeytan icadıdır; ancak son model bir arabaya binmeyi de ihmal etmezler. Sonuçta din neden vardı ki değil mi, onlar için?


Aleviler demokrasiyi severler, benimserler, özümserler… Dinciler demokrasiden hiç haz etmezler, hatta demokrasiyi araç olarak görürler.

Aleviler; Atatürkçü, laik insanlardır. Dincilerse Atatürk’ü sevmezler, onun inkılaplarını kabul etmez, laikliği içlerine sindiremezler, onu “Ata” kabul etmezler; o yüzden de Atatürk demekten de uzak dururlar.

Dinciler 14 yaşındaki kızı cinsel bir obje olarak görüp dördüncü eş olarak almayı kendilerine hak olduğunu iddia ederler; Aleviler 14 yaşındaki kızı çocuk olarak görür ve onu yokluklar içinde okula göndermeye çalışır.

Dinciler kadını önemsemezler, sözlerini dikkate almazlar; kadın, onlar için ikinci sınıf insandır. Aleviler ise kadını gerçek bir eş olarak görürler, onları dinleyip ortak karar almaya çalışırlar.

Dinciler, hamile kadının sokağa çıkmasını ayıplar; Aleviler, hamile kadına saygı gösterip, yer açarlar.

Dinciler için 9 yaşındaki kız koca evinde olmalı; Aleviler için ana kucağında olmalıdır. Baba kucağı demedim, çünkü dinciler, kızın baba kucağında olmasını şehvet duygusu oluşturabileceğini düşünürler.

Alevilerin siyasi, sosyal yaşamları 5. vitestir; dinciler için ise hayat “R” vitesten ibarettir.

Aleviler devletin parasını “öksüz, yetim hakkı” olarak düşünürken; dinciler devlet parasını “benim” olarak görür.

‘Dinciler’ (dindarlar değil) halkı kandırmak için camiye gider; Aleviler, “Hak” için cem evine gider.

Aleviler semah dönerler; dinciler köşeyi dönerler.

Aleviler kitap okurlar; dinciler insanın canına okurlar.

Aleviler kitap yazarlar; dinciler muska yazarlar.

‘Dinciler’, insan yakar; Aleviler gül atar.

‘Dinciler’, cami yıkar; onu yerine AVM yapar; Aleviler cem evinin yanına aş evi yapar, fakir – fukarayı doyururlar.

Aleviler, camiyi ibadethane olarak görür; dinciler, cem evini cümbüş evi olarak görür.

Aleviler Cumhuriyet ister; dincilerse şeriat…

‘Dinciler’ din adına “kelle” ister; Aleviler din adına barış ister.

Aleviler; bilimi, uzaya çıkmak olarak algılar; dincilerse bilime, muska yazarak ulaşabileceğine inanırlar.

Son olarak “Allah sizi bu dinci görünen Zübük’lerden korusun!” diyorum…

İlgili yazılar

Dinler neden var? Siyaset neden dini sever?

Atatürk’ün İslam dinine bakışı nasıldı?


Cesedin Yanında Plaj Keyfi Yapmak

Türkleri kandırma el kitabı: Din


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…