Gerçek şu ki Yüzüklerin Efendisi film serisi yayımlanmadan önce bu hikayenin aslında bir edebi deha ürünü olduğunu bilen çok az insan vardı. Ben de açıkçası bu hikayenin sadece bir senaryo olduğunu zannedenlerdendim. Filmi izledikçe Tolkien’i tanıdım Tolkien’i tanıdıkça hayretler içinde kaldım.
Sinemanın gücü bizlere orta dünyayı bu müthiş kurguyu verdi. Hayal dünyası, macera, rüya alemi, doğaüstü ürünler, inanılmaz duygular…
Ah Tolkien ah her şey senin bu hayal dünyasını kurmanla başladı 20. yy ortalarında insanlığa hediye ettiğin bu dünya yarım asır sonra bizleri hayran bıraktı. Hayran bırakmakla kalmadı resmen bağımlılık yaptı.
Filmin seri olarak vizyona girdiği yıllarda Yüzük Kardeşliği 2001, İki Kule 2002, Kralın Dönüşü 2003 dünya da çok büyük ses getirdi ve milyonlarca dolarlık hasılat yaptı. Filmin o senelerdeyken gelecek yıllarda efsane olacağı belliydi. Yönetmeninden oyuncularına, kameramanından kostüm sorumlusuna, yapımcısından grafikerine kadar akla gelebilecek her sorumlu, filmde emeği olan her çalışan devasa bir uyumla bu efsaneyi oluşturdular.
Kralın dönüşü vizyon tarihinden hesaplarsak 12-13 yıllık süre zarfında üç seriyi de kaç kere izlediğimi inanın bilemiyorum. Hele You Tube’dan izlediğim sahneleri hiç söylemiyorum bile. Tekrarını izlediğim filmler elbet oldu fakat hem tamamını hem de parça sahnelerini bu kadar aşırı izlediğim bir film daha olmamıştır. Çok çok kaliteli filmler izledim gerçekten inkar edemem hem de uzun bir liste dolusu, bu kadar tat bırakanı olmadı. Belki Hobbit serisi ne olacak diyenleriniz olabilir fakat açıkçası beni Yüzüklerin Efendisi kadar etkilemedi. Yanlış anlaşılmasın hikaye olarak değil, nitekim Hobbit Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’nden çok daha önce yazmış olduğu bir edebi deha ürünüdür. Sadece film yapımı olarak efektler, kurgu vs vs etkileyemedi diyelim.
Nazgullerin yüzüğü aramaları Shire basmaları Frodo’nun kaçışı, Boromir’in baş Uruk-Hai tarafından öldürülmesi (iyi olmuş olabilir, Boromir’in yüzükte gözü vardı), Arwenin Frodo’yu at üstünde Nazgüller’den kaçırması; o heyecan ve Arwen’in Elfçe büyüsüyle Nazgullerin su altında kalması, miğfer dibi savaşı başlamadan biraz önce Elflerin yardıma gelişleri, Sam’in dev örümcek Shelob ile olan mücadelesi, Uruk-Hai’ların çirkin mi çirkin koşuşturmaları, Rohirim atlılarının Gondor’un önüne geldikleri an; Orkların Gondor önünde heyecan verici saldırıları, Frodo’nun güç bela yüzüğü hüküm dağına taşıması, Aragorn’un nihayet tacı takmasıyla yaşanan duygu yükü, daha sayamayacağım nice hayran olunası, her biri birbirinden özel sahneler…
Bu filmin müzikleri de apayrı bir konu Howard Shore’a selamlar olsun çok kere bu müziklerle uykuya dalmışlığım hayaller kurmuşluğum vardır hala daha öyle.
Mesela bakın fırsatınız olursa izleyin film ekibinin nasıl bir araya geldiğini, sahne arkalarını hepsi ayrı bir hikaye macera. Yani ne söylenebilir ki filmin neresine değinirseniz ayrı bir başarı ayrı bir kalite var, ayrı bir yaşanmışlık var.
İzledikçe izlenilesi bu yapıt daha çok izleneceğe benziyor. Nitekim Yüzüklerin Efendisi bu günlerde tekrardan vizyona girse dünya genelinde milyonlarca insan sinemaya koşuşturacaktır.Bu filmi tv de değil bir kere daha sinema perdesinde izlemek film hayranları için harika olacaktır.
Olur da Yüzüklerin Efendisi gibi bir film yapılırsa bu derece kaliteli bir yapım izleme şansımız olursa da Yüzüklerin Efendisi’nin her zaman özel bir yerde olacağı kuşkusuzdur.