Sorumluluk almış olduğumuz karar ve seçimlerden memnun olsak da olmasak da arkasında durabilme cesaretini gösterebilmektir önemli olan. Yaşamı sürdürmek, bir sürü seçimi ve kararı gerektirir. Çünkü yaşadığımız dünya özgür irade dünyasıdır ve her varlık kendini ifade edebilmek ve kendi gerçeğini yaşayabilmek için bir takım kararlar alır, seçimlerde bulunur.
Seçimler ve kararları uygularken kimileri kararları için kendi içlerini referans olarak kullanırlar kimileri de kararları kendileri verirmiş gibi görünseler de aslında kendi dışlarından birilerine akıl danışarak, bir anlamda diğerlerinin görüşlerini alarak kendi sorumluluklarını almama eylemini seçmektedirler. Bu da bir seçimdir.
Sorumluluk karar ve seçimler
Kararlarımızı ve seçimlerimizi ne şekilde verirsek verelim sonuçta kararı veren kişi bizzat kendimizizdir ve her bir seçimle ve/veya kararla yaşayacağımız deneyime kimler dahilse bir anlamda onlarla da bir anlaşma yapmış oluruz. Özgür irademiz yine kararlarımızı uygulayıp uygulamamamızda devrededir ve biz eğer sorumluluğumuzu yerine getirmemeyi herhangi bir nedenle seçmişsek -ki nedeni önemli değil- o zaman ortak deneyimlerimizi paylaştığımız kişilerle de aramızdaki anlaşmayı gerçekleştirememiş oluruz. İşte ilişkiler arasındaki kaos dam bu noktada başlar.
Oysaki sorumluluk almış olduğumuz karar ve seçimlerin memnun olsak da olmasak da arkasında durabilme cesaretini gösterebilmektir. Sorumluluğumuzu almakla yaşadığımız deneyimin sonuçları her ne olursa olsun yaşananlar için karşımızdaki kişiyi suçlamayız, yaşanan deneyimin sonucunda hissettiklerimiz bize aittir. Hissettiklerimizin farkında olursak ve yaşadıklarımızdan almamız gereken dersi alabilirsek bir sonraki deneyimimizde seçimlerimiz bizim isteklerimizle bire bir örtüşür ve böylece amaç ve hedeflerimizi gerçekleştirme imkanı buluruz.
Şayet sorumluluğumuzu alamazsak ve yaşadığımız deneyimin sonucunda ordaya çıkan duygularımızın farkındalığı içinde olmazsak o zaman hem bu deneyim benim başıma neden geldi sorusunu kendimize defalarca sorar dururuz hem de hissettiklerimizin farkında olmadan geçmiş deneyimlerle genelleme yaparız ve içimizde bir inanç döngüsü oluştururuz. Bu da bizi tekrar düşünmeye ve tekrar farkındalıksız hissetme deneyimine çekerek yeniden benzer bir deneyimi bir daha hayatımızda yaratırız.
Düşünme potansiyelimizi zamanda gerçekleştiririz bu nedenle yaşadığımız deneyimlerin sonuçlarını geçmiş deneyimlerimizle ilişkilendirir, kendi algı filtrelerimizle değerlendirerek genelleriz.
Sorumluluk döngüsü ve şimdinin gücü
Sorumluluk döngüsünde ise şimdi ve burada olmayı seçmiş oluruz. Bu sayede hissettiklerimizin farkındayızdır ve düşünce devre dışı kaldığından içimizde bir boşluk oluşur ki bu boşluk bizim kendi özümüzle bağlantılı olduğumuz andır ve eş zamanlı gerçek yaratım bu anda oluşur.
Farkındalıklı ve farkındalıksız yaratımlarımız kendimizle ilgili olduğu gibi eş zamanlı olarak bütünle de ilişkilidir. Bu anlamda farkındalıksızlık içinde ve sorumluluk almadan yaşamak içinde bulunduğumuz dünyamıza zarar verebilir Sorumsuzluk ve farkındalıksızlık bir anlamda kontrol dışı kalmak demektir ki dünyamızın bu gününe baktığımızda yaşanan çoğu deneyimlerin farkındalıksızlık ve sorumsuzluk sonucunda ordaya çıktığı açıktır.
Öyleyse her birimiz birey olarak önce kendi sonrada bütünün varoluşundan sorumlu olduğumuz farkındalığı içinde yaşamlarımızı deneyimlemeliyiz ki dünyamız murad olunan cennet yapısında oluşsun.