Bizans İmparatoriçesi İrene’nin taht oyunları

İmparatoriçe İrene, Atina menşeli ve oldukça güzel kadın, İmparator Leon’un zevcesi ve dolayısıyla Bizans imparatoriçesi idi. İmparator öldüğünde ise İrene’den olan oğlu henüz 10 yaşındaydı.

imparatoriçe irene bizans constantine

İmparatoriçe İrene ve entrika dolu kanlı taht oyunları

Gündemimizde, diziler sayesinde Osmanlı dönemindeki valide ve sultanların saray entrikaları var iken onlardan çok zaman önce aynı topraklarda hüküm sürmüş, taht uğruna benzer entrikaları gerçekleştirmiş olan Roma İmparatorluğu’nun imparatoriçeleri arasında da adını tarihe kanlı oyunlarla yazdırmış olanlar mevcuttur.

Bilindiği üzere Roma imparatorluğu, Osmanlı devleti döneminden önceki cihan devletidir ve Osmanlı devleti daha sonra bu unvanı kendisi üstlenmiştir. Anadolu’nun doğusundan Roma şehrine kadar uzanan bu topraklara yüzyıllar boyu hüküm sürmüş olan bu devlete hükmedecek olan kişinin belli bir soya bağlı olma zorunluluğu olmaması nedeniyle taht değişiklikleri hem bol hem de oldukça kanlı olurdu. Ruhban sınıfına ya da yönetimdeki senatoya uymayan imparatorun her daim bir alternatifi olurdu. Tahttan indirilen imparatorun yeniden tahta geçme şansını önlemek için ya dili kesilir ya da gözlerine mil çekilirdi.


Tarafların en ufak bir zayıflıkta birbirlerine böylesine zalimane davrandığı bu yönetimde kadınların söz sahibi olabilmesi için de gücü elinde bulundurması gerekmekteydi. Bizans imparatorluğunda Osmanlı devletinde olduğu gibi hükmetme yetkisi erkekteydi ve devleti kadınların yönetmesi kuralı yoktu.

Bu kuralın tek istisnası İmparatoriçe İrene idi. Bu Atina menşeli ve oldukça güzel kadın, İmparator Leon’un zevcesi ve dolayısıyla Bizans imparatoriçesi idi. İmparator öldüğünde ise İrene’den olan oğlu henüz 10 yaşındaydı. Naipliği, tahtı resmi olarak da küçük yaştaki oğlu ile bölüşen imparatoriçe İrene üzerine aldı. Hükmetme hakkını eline aldıktan sonra ilk icraatı kocasının kardeşlerini rahip olmaya zorlayarak tahtını güvenceye almak oldu.

imparatoriçe irene bizans constantine

Bizans’ın en önemli meselelerinden olan ve tarihlere “tasvir kırıcılık” diye geçen dini tartışma, yani din büyüklerinin ikonalarının yapılıp yapılmaması tartışması İmparatoriçe İrene zamanında oldukça gündemdeydi. İmparatoriçe İrene şiddetli bir şekilde tasvirlere ibadet eden bir yönetimi benimsedi. Böylece kilisenin bu yönde düşünen bir kesimi tarafından büyük destek gördü.

Cihan devletine hükmetmenin sarhoşluğunda olan imparatoriçenin yanı başındaki oğlu ve geleceğin hükümdarı artık büyümüştü ve annesinin vesayetinden çıkmak istemekteydi. Bu isteği bir takım tartışmalar takip etti ve yönetimdeki muhalefet genç imparator Konstantinos’un yanında yer aldı. İmparatoriçenin ise gözü oğlunu görmüyordu ve bu nedenle kendisinin hükümdarlığının birinci sırada, oğlunun ise ikinci sırada olmasını talep etti. Geleneklere bağlı olan ordu ise bu isteği reddederek Konstantinos’u tek başına hükümdar etti.

İmparatoriçe İrene oğlunun en büyük düşmanı oldu

Bu mücadeleden yenik ayrılan İrene, adeta oğlunun en büyük düşmanı ve en tehlikeli rakibi oldu. Bu sürede sarayı terk etmek zorunda kalan İrene, bir süre sonra taraftarlarının ısrarları neticesinde yeniden saraya gelecek ve oğluyla ortak bir şekilde hükmetmeye devam edecekti. Bu süreçte Konstantinos annesinden aşağı kalmayacak ve annesinin rahip olmaya zorladığı amcalarının gözlerini oydurup dillerini kestirecektir. Daha sonra karısını kovup metresi Theodote ile evlenerek kilisenin büyük tepkisini görecek ve düşmanlar elde edecektir.


Oğlunun pervasızca hareketlerine sessizce göz yuman İrene’nin ise çok başka hesapları vardı. Oğlunun yönetimdeki başarısızlıkları kendisine birçok düşman sağlamıştı ve halk tarafından da sevilmeyen bir hükümdardı. İmparatoriçe İrene, tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için oğlunun yönetimden çekilmesi gerektiğine karar verdi ve genç imparator Konstantinos’un gözleri, annesinin emriyle kör edildi. Artık Bizans imparatorluğunun tek hükümdarı İmparatoriçe İrene idi.

İmparatoriçe İrene Bizans İmparatorluğu’nun tek hükümdarı

imparatoriçe irene bizans constantine

Bizantolog Georg Ostrogorsky “Bizans Devleti Tarihi” Kitabında İmparatoriçe İrene hakkında; “İrene, herhangi bir küçük yaşta veya hükümdarlık etmek iktidarına sahip bulunmayan bir imparator namına naibe olarak değil de doğrudan doğruya kendi adına imparatorluğa tek hükümdar olarak hakim olan, tek kadın idi.” açıklamasıyla Kraliçe İrene’nin Bizans Devleti’nde ilk ve tek kadın hükümdar olduğunu dile getirmektedir.

Zira daha önceki kadın hükümdarlar küçük yaştaki oğullarının vasisi olarak devlete hükmetme hakkına sahiplerdi. Oğullarının büyüyüp erginleşmesiyle birlikte görevi onlara teslim ederlerdi. Fakat İrene, bu kuralı yıkmış ve hükümdarlığı oğlunun elinden almıştı.

Bundan sonra İrene halka kendini sevdirmek ve kabul ettirmek için yalnızca İstanbul’da yaşayanlara özgü olan ve oldukça yüksek olan şehir vergisini kaldırdı. Devletin maliyesine büyük bir darbe vuran İrene, oğluyla olan taht kavgaları sırasında doğuda en parlak dönemini yaşayan Abbasiler’den ve batıda Sırplar’dan sürekli olarak darbe almaktaydı.

İmparatoriçe İrene’nin bu kanlı taht oyunundaki sonunu ise gazeteci Murat Bardakçı 13 Mayıs 2012 tarihli Habertürk köşesindeki makalesinde yer vermektedir; “Ekonomik sıkıntılar arttıkça arttı ve İrene’nin sonunu da bu sıkıntılar getirdi. 802 yılında patlayan bir isyanda tahttan indirildi, gizli aşığı olduğu söylenen Maliye Bakanı Nikiforos imparator ilan edildi; İrene önce Büyükada’ya, oradan da Limni’ye sürgüne yollandı ve bir sene sonra Limni’de öldü.


Ortodoks Kilisesi ise, iktidar hırsı yüzünden oğlunun bile gözlerini kör edip canını alan İrene’nin hatırasını yüceltmeyi gücünü devam ettirebilmenin çaresi olarak gördü ve eli kanlı imparatoriçeyi bütün yaptıklarını göz ardı ederek “azize” ilan ettiler… Topkapı Sarayı’nın hemen yanı başında bulunan ve bugün İstanbul’un en seçkin konser mekanlarından olan Aya İrini Kilisesi, adını evlat katili olan işte bu Bizans imparatoriçesinden alır…”

Muhalif Beyaz Türkler’in ötekileştirilme tarihi