Kendimi iyileştirmeli, sonra başkalarını iyileştirmekle ilgilenmeliyim. Kendimi affedebilmeli, hep kendime hayatın benim bir yansımam olduğunu, kendime değer verdiğim müddetçe insanların bana değer verdiğini, kendimi sevdiğim müddetçe insanların da beni sevdiğini “kendime” hatırlatmalıyım.
İçindeki Simirna’yı keşfet
“Hepimiz vahşiye özlemle doluyuz. Bu özlemin kültürel olarak onaylanmış pek az panzehiri var. Bize bu tür bir arzudan utanç duymamız öğretildi. Uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık ama vahşi kadının gölgesi gündüz ve gecelerimiz boyunca pusuya yatmış bir halde hala varlığını sürdürmekte. Şimdi o kadını tekrardan keşfetme zamanı…
Ben dişiyim; yaratıcının muazzam tasarımıyım. Bir rahimimde bir de göğüs kafesimde iki tane can taşımaktayım. Sevgi, şefkat, aşk doğuranım, canımdan can verenim. Şimdi ruhumu keşfe çıkmaktır niyetim. Savaşçı kadın olan atalarımdan aldığım mirasları bu güne taşımaktır isteğim. Simirna’nın ruhu üflendi içime tekrardan küllerimden doğabileyim diye…”
Tekrardan doğmak ise niyetim; kişisel farkındalığımı, hayatıma bir erkeği dahil etmeden önce kazanabilmeliyim. Hayatıma bir erkeği merkez alıp onun yörüngesinde dönmemeliyim.
Durmadan çalışıp, üretip, çoğaltabilmeliyim potansiyelimi.
Kendimi geliştirip, kendime yatırım yapabilmeliyim.
Yeteneklerimi keşfedip, hayallerimin peşinden gitmeliyim.
Okumalı, araştırmalı ve paylaşmalıyım.
Etrafımda beni alaşağı etmeye çalışan insan kalabalığını görmezden gelmeliyim. Benim o potansiyele sahip olmadığına inandırmaya çalışacaklar, mutlaka alay edeceklerdir. Ruh vampirlerinin hayallerimi, enerjimi ve sevgimi emmesine izin vermemeliyim.
Hiç kimse için saçımı süpürge etmemeliyim. Her koyun kendi bacağından asılır. Uçakta ne diyorlar; “Oksijen maskesini ilk önce kendinize, sonra çocuğunuza takın.” Bu yüzden önce oksijen maskemi kendime takabilmeli, derin bir nefes alıp kendimi iyileştirmeli, sonra başkalarını iyileştirmekle ilgilenmeliyim.
Bana “Köyün Delisi” desinler. Umursamıyorum. Her yaptığıma, tarzıma, konuşmama bir kulp bulan mutlaka çıkacaktır. Canım nerede ne zaman nasıl istiyorsa öyle davranabilmeliyim. Hayatın küçük lezzetlerinden tat alabilmeliyim.
Bol bol seyahat etmek, yeni yerler keşfetmek, yeni kültürler ve insanlar tanımaktır niyetim. Korkularımdan sıyrılıp yola çıkmaktır seçimim. Nasıl olur ne olur diye sorgulamamaktır amacım benim.
Kendi hayatımın hikayesini kendim yazabilmeli ve hayatımın hikayesinin başkahramanı da yine kendim olabilmeliyim. Kendi hayatının hikayesine de kahraman olamayan insanlar içinde hikaye yazmamaya karar verebilmeliyim.
Her daim öz gözlemlememi sürdüreceğim. Nereden gelip nereye gittiğime, yol arkadaşlarımın kimler olduğuna, bana hangi sebeplerle yol arkadaşlığı yaptıklarına, öğretilerinin neler olduğuna bakabilmeli ve yol aldıkça bu soruların cevaplarını da kendimde bulabilmeliyim.
Kendi iç sesimi dinleyebilmeli, ruhumun bana söylediği şarkıya kulak verebilmeliyim. Bu ses beni yanlış yola saptırsa da kendi sesimi dinlemekten vazgeçmeyeceğimi kabul etmeli, yolumu kaybedecek dahi olsam; kaybolduğum yerden yeni yollar keşfedebileceğime kendimi inandırmalıyım.
Zamanı geldiğinde vazgeçmeyi de arkama bakmadan yürüyüp gitmeyi de bileceğim. Yenilerin gelebilmesi ve rahat edebilmesi için eskilerden beni dibe çeken herkesten ve her şeyden kurtulabilmeliyim.
Bir gün tüm çevremdekileri de sahip olduklarımı da kaybedebilirim. Bunu kabullenici olmayı seçmeliyim. Yalnız tek başıma da ayakta kalabilmeyi, düştüğüm yerden bir avuç toprak ile kalkabilmeyi öğrenmeliyim. Korkmayacağım; hiç kimsesiz kalacak olsam da günün birinde; her daim yalnızlığımı sevebilecek ve beni güçlendirmesine izin vereceğim.
Yaşım, kilom, boyum, dış güzelliğim; hepsi bir yanılsamadan ibaret. Cisme takılmamayı ve kendi içime yatırım yapabilmeyi öğrenmeliyim. Neşeli, hayata güzellikler katan insanlar ile bol bol vakit geçirmeyi tercih edebilmeliyim. Suratsız, karamsar insanlardan ise mümkün olduğunca uzak durabilmeliyim.
Affedici olmayı seçebilmeliyim. Her şeyden önce kendimi affedebilmeli, hep kendime hayatın benim bir yansımam olduğunu, kendime değer verdiğim müddetçe insanların bana değer verdiğini, kendimi sevdiğim müddetçe insanların da beni sevdiğini kendime hatırlatmalıyım.
Şimdi ruhumun ışıltısı yüzüme yansıyor, atalarımın mirası olan Simirna’nın ruhu ortaya çıkıyor!
Erkeği güçlü görmek isteyen; toplum değil kadın