Kuran’da Reenkarnasyon İzleri (4)

Kuran’da ayetlerdeki tekrar edilen anlatımlar bazı kriptolara işaret eder. Reenkarnasyon da bu tekrar eden anlatımlarda gizlenmiş olarak yerini almış.

Kuran Reenkarnasyon İzleri (4)

Kuran’da özellikle tekrarlanan ayetler vardır. Sanıldığının aksine bunlar pekiştirilmek için değildir. Kuran zaten kutsal bir metindir ve yazılan bir kelime bile tekrar tekrar okunacağından pekişecektir. Tekrar edilen anlatımların bazı kriptolara işaret ettiğinin fark edilmesi için bunu yapmaktadır. Bize ipuçları bırakmaktadır. Biraz önce uykuyla kastedilen de olduğu gibi, gece ve gündüz anlatımları da kriptoludur. Bu ayetleri görelim:

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır” (Al-i İmran Suresi 190. ayet).


“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde… düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır” (Bakara Suresi 164. ayet).

“Gerçekten, gece ile gündüzün ard arda gelişinde ve Allahın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır” (Yunus Suresi 6. ayet) 

O, gece ile gündüzü birbiri ardınca kılandır; öğüt alıp-düşünmek isteyenler ya da şükretmek isteyenler için (Furkan Suresi 62. ayet). 

İşte böyle; çünkü Allah, geceyi gündüze bağlayıp katar ve gündüzü geceye bağlayıp-katar… (Hac Suresi 61. ayet). 

Allah, gece ile gündüzü evirip çevirir. Gerçekten bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır (Nur Suresi 44. ayet).

Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze, gündüzü de geceye bağlar. Güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri, adı konulmuş bir ecele kadar akıp gider. Allah yaptıklarınızdan haberdardır (Lokman Suresi 29. ayet). 

(Allah) Geceyi gündüze bağlar, gündüzü de geceye bağlar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir ecele kadar akıp gitmektedir. İşte bunları yaratan Allah sizin rabbinizdir… (Fatır Suresi 13. ayet). 

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O’dur. (Zümer Suresi 5. ayet)

Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar, o sinerin özünü bilir. (Hadid Suresi 6. ayet)

Gece ile gündüzün ardarda gelişinde Allahın gökten rızk indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve yönetmesinde aklını kullanan bir toplum için ayetler vardır. (Casiye Suresi 5. ayet)

O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün ardı ardına gelişi O’nun kanunudur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? (Mu’minun Suresi 80. ayet) 

Geceyi gündüze bağlarsın, gündüzü de geceye bağlarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın… (Al-i İmran Suresi 27.ayet).

Kuran da geçen gece gündüz kavramları birer semboldür. Kuran da gündüz yaşamdır; gece ise ölümdür. Ömür ise gece ve gündüzlerin toplamıdır.

“Sizi geceleyin öldürür ve gündüzün neler yapıp neler kazandığınızı bilir, sonra adı konulmamış ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten Odur. En son dönüşünüz O’nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir” (En’am Suresi 60. ayet).

Gündüz ve gecenin toplamı bir gündür. “Gündüz,” içinde bulunduğun ömrün bir gün olduğunu anlatır. Gecenin ardından yeni bir gün gelmektedir. Gün kavramıyla ilgili daha önceden belirttiğimiz ayetlerde ölenlerde dirilenlerde bir gün olarak algılamaktadır geçen süreleri.

“Allah, gökten yere her işi evirip düzene koyar. Sonra işler, sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir gün de yine O’na yükselir”(Secde Suresi 5. ayet).

“…Gerçekten, senin rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir” (Hac Suresi 47. ayet).

Kuran geçen bin yıllık gün kavramları da kişinin tekamül edene kadar geçirdiği yaşamların toplamına vurgu yapmaktadır. Bu da sanırım Nuh Peygamberin uzun yaşam sırrının nedenini açıklamaktadır.

“Andolsun, biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi” (Ankebut Suresi 14. ayet).

Burada bahsedilen ömür süresi bilimsel olarak imkansızdır. Hele Ortaçağda bile insan ömrünün ortalama 33 yıla kadar uzayabildiğini düşünürsek. Nuh için 950 yıl yaşadı demez, aralarında kaldı ifadesini kullanmaktadır. Bu ömürle ilgili ucu açık bir kavramdır. Buradaki diğer önemli nokta 950 yılın direk söylenmemesidir. Ayeti okuyan kişi önce binyıl kavramına gönderilir ve bundan elli yıl çıkarması istenir. Bin yıl kavramı ruhların tekamül sürelerinin sembolik anlatım şeklidir. Burada bahsedilen kavram Nuh’un tekamül süresini anlatmaktadır.

“Yerinize benzerlerinizi getireceğiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden oluşturacağız.” (Vakia Suresi 61. ayet)

Ayetteki kripto “yerinize benzerlerinizi getireceğiz” bölümüdür. Bu ifadenin görevi, “insan yeniden oluşturulduğunda ” hayatın devam ettiğini göstermektir. Yerleşik ahiret inancına göre kişi tekrar dirildiğinde hayatın durmuş olması kıyametten dolayı dünyanın dümdüz olması gerekmektedir. Ama burada dünyada yeniden oluşturulduğunuzda hayat devam etmektedir.

Reenkarnasyon karşıtlarının en çok savundukları ayet şudur:


“Nihayet onlardan birine bir ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada Salih amel yapayım” der. Hayır! Bu sadece onun söylediği bir sözden ibarettir. Onların arkasında tekrar dirilecekleri güne kadar bir perde vardır.”(Mu’minun Suresi 99–100. ayetleri).

Bu ayet, reenkarnasyon karşıtlarının savunduğunun aksine, tekrar doğmaya karşı hiçbir fikir içermemektedir. Bu ayet insanın ölüm anında geride bıraktığı hayata duyduğu bağlılığı anlatır. İnsan ölümden korkar, çünkü insan mevcut durumunu muhafaza etmek eğilimindedir. İnsan ölüm anında ister istemez ölüme direnir, geri dönmek ister. Buna engel olunmuştur. Burada tekrar doğuşa engel bir durum yoktur. Aynı bedenle hayata tekrar geri dönülemeyeceği anlatılmaktadır.

Son olarak Kuran dan bir ayetle bitirmek istiyorum:

“İyi biliniz ki, Allah yeryüzünü ölümünden sonra diriltir! Anlayasınız diye size ayetleri açıkladık.” (Hadid Suresi 17. ayet)

Kuran’ın işlevi insanlara bildirmektir. Kuran da ahiretle ilgili bu kadar ayet varken, dirilişle ilgili bilmediğimiz ve aklımızı kullanmamız gereken nedir? İnsanları yanıltan nokta, dirilişle ilgili ayetlere şartlanmış bir şekilde bakmaları ve Kuran’ın kriptografik bir anlatım diline sahip olabileceğine ihtimal vermemeleridir. Sadece aklımızı daha fazla işletirsek birçok şey bulabiliriz. Kuran’ın bize defalarca dediği gibi.

Kuran’da reenkarnasyon izlerine ek olarak:

“Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra ne olduğu belirsiz bir çiğdem et parçasından; size açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da ergenlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.” (Hac Suresi 5. ayet)

Bu ayette dikkat edilmesi gereken nokta topraktan yaratmanın meninin rahme dökülmeden önceki bir aşama olmasıdır. İnsanın meni bile olmadığı bir aşamada toprakla eşleştirilmesi, mecaz taşıyan bir anlamdır. Burada yaradılış toprağından bahsedilmektedir. Meninin ana rahmine dökülmesi, bir canın fizikselleşmesinin ilk aşamasıdır.

Toprak ise bunun öncesidir. Burada, bir hayat döngüsünün anlatıldığı söylenebilir, ancak son kısmında; bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelme, birçok yorumcunun yorumladığının aksine bunama durumu değildir. Yaşlanan herkes bunamaz.

Tanrının yaptığı genellemelerin istisnası olmaz. Yaşlanan herkes bunamadığına göre tanrı bunamaktan bahsetmiyordur. Yaşlanan herkes bunamıyorsa eğer, yaşlılık nerenin aşağısıdır. Burada anlatılan bambaşkadır. Ömrün “en aşağı ucu”… Bu ayet ömrün aşamalarını tarif ediyor. Ömrün aşamalarını yukarıdan aşağıya dizerek en aşağı ucunu bulabiliriz gibi geliyor:

Ergenlik çağına erişme,

Bebek olarak çıkarıyoruz,

Sonra ne olduğu belirsiz çiğdem et parçası,

Sonra bir alak’tan (embriyo),

Sonra bir damla sudan,

Topraktan yarattık.

İnsanın bildikten sonra, hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için geri çevrildiği ömrün en aşağı ucu neresidir? 

“Allah sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredesiniz diye işitme, görme ve gönüller verdi.” (Nahl suresi 78. ayet)

Sanırım Kuran kendisi hiçbir şey bilmeme durumunun neresi olduğunu bildiriyor.

Hac suresi 5. ayet hayatın bir döngü olduğunu açıkça anlatmaktadır. Öldükten sonra hatıralarımızı unutup anne karnına geri dönmekteyiz. Kiminizin hayatına son veriyorum demesi de, tekamülünü tamamlayan ruhların tekrar beden almadığının anlatılmasıdır. Bu döngünün sonsuza kadar sürmediğinin anlatılması içindir. Hac suresi 5. ayet doğumu değil ölümü anlatmaktadır. Bir sonraki ayette işin sağlaması açısından önemlidir.

“İşte böyle; şüphesiz Allah, hakkın kendisidir ve şüphesiz ölüleri diriltir ve her şeye güç yetirendir” (Hac Suresi 6. ayet).

Kaynakça:

Kuran-ı Kerim Elmalı Hamdi Yazır Çevirisi

Burak Özdemir – Tanrının Doğum Günü


Bu yazı dizisine ait diğer yazılar:

Reenkarnasyon: Ruh Göçü Var mıdır?