Kuran’da Reenkarnasyon İzleri (1)

Reenkarnasyon, bedenini kabul edememiş birisi olarak benim son yıllarda araştırmaya başladığım bir şeydi. Din adamlarının anlattıklarından oldukça başka şeyler gördüm içinde. Reenkarnasyonla ilgili bir yazı yazmak istediğimde, en iyi referans noktası olarak bunu kullanabileceğimi düşündüm.

reenkarnasyon kur'an ruh fizik beden

Yaşamla ilgili arayışlarım çok küçük yaşlarda başlamıştı. İçimde taşıdığım ruh, bedenimi bir türlü kabul etmek istemiyor, aynanın her karşısına geçtiğimde hayatı daha anlamlandıramamış bir çocuk olarak bu benim bedenim değil diye ağlamaya başlıyordum. Bedenimi kabullenmem çok uzun yıllarımı aldı. Kendimi ne cinsiyetli ne de bu bedene ait gibi hissetmiyordum. Bu kaybolmuşluk içersinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerimin daha ilkokula giderken ismim yabancı olduğu için (Türkçe ya da Arapça olmadığı için) cehenneme gideceğimi söylemelerinin de bana hiçbir yararı olmadı doğrusu.

Yaşadığım toprakların hakim dini olan İslamiyet beni kendinden oldukça uzaklaştırmıştı, tanrıyla tanışmam ve barışmama uzun bir zaman vardı o yıllarda. Din benim için anneannemin bana gece yatmadan önce ezberlettiği dualarla mahalledeki arkadaşlarımın gittiği ve benim de onlarla birlikte olmak için gitmeyi istediğim ama ailemin asla gitmeme izin vermediği ‘ kurslarından ibaretti.


İslam’ın hiç de alakası olmadığı sözcüklerin kendini din adamı olarak tanıtan insanların ağzından dinlemek bana saçma geldiğinde Kuran’ı elime alıp okumak istedim. Günde beş kez bana yapılan namaz çağrısı herkesin Allah’ın adını anmadan bir gün bile geçirememesi ateist olmaya karar vermiş birisi olarak beni oldukça zorluyordu çünkü.

Kuran’da reenkarnasyon var mı?

Kuran’ı okumak öyle kolay iş te değildi hani, özellikle önyargılarla yaklaştığınızda. Birkaç başarısız girişimin ardından sayfalarında ilerlediğimde beni oldukça şaşırtan ayetlerle karşılaştım. Kuran birkaç hayat yaşadığımızla ilgili ipuçları taşıyordu. Bedenini kabul edememiş birisi olarak benim son yıllarda araştırmaya başladığım bir şeydi reenkarnasyon. Din adamlarının anlattıklarından oldukça başka şeyler gördüm içinde. Reenkarnasyonla ilgili bir yazı yazmak istediğimde, en iyi referans noktası olarak bunu kullanabileceğimi düşündüm. Uzun zamandır Kuran’daki bu reenkarnasyon ayetlerini ortaya çıkarmayı düşünüyordum. Bu ayetleri çıkarılmış olarak karşımda gördüğüm gün evet bu yazıyı artık yazabilirim diye düşündüm…

Kuran giriş gelişme sonuç

Kuran, giriş – gelişme – sonuç dizisinde bir kitap değildir. Onu baştan sona kadar okumanın bu sebeple bir manası yoktur. Ayet ayet indirilen bir kitaptır. Ayetlere odaklanmak bu açıdan işimizi daha da kolaylaştıracaktır.

“Hem onu bir Kuran olarak ayet ayet ayırdık ki insanlara dura dura okuyasın, hem de gerektikçe parça parça indirdik” (İsra Suresi 106. ayet) 

Kuran, Hz. Muhammed’den sonra sıraya dizilmiştir. Peygamberin onu sıraya dizme fırsatının olmadığını düşünmek mantıksızdır. Bunu giriş – gelişme – sonuç bölümleri olmadığı için yapmamıştır. Kuran dizilimi baştan sona ya da sondan başa doğru değildir. Burada kademeli yazılmış olduğu ve her bir jenerasyonun kendi Kuran düzlemini görebildiği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Hangi tekamül seviyesinde olduğunla ilgili olarak görebildiğin bir Kuran düzlemi. Çağın idrak etmeye hazır olamadığı kademeler şifrelenmiştir. Örneğin:

  1. Ta, sin, mim.
  2. Bunlar sana o apaçık Kitap’ın ayetleridir!

(Şuara Suresi 1. ve 2. ayet) 

Yukarıdaki ayetlerin ilkinde anlamadığımız bir ayet mevcuttur ancak ikinci ayette bunun apaçık bir kitap olduğundan söz edilmektedir. Burada bir çelişki söz konusudur. Burada Kuran, gerçeklerini anlamamız için bize izler bırakmaktadır. Bunun gibi 28 ayet daha bulunmaktadır. Burada anlatılmak istenen açıklık kitabın bütünü değil düzlemler üzerinde olduğunun gerçekliğidir. Okunabilen düzlem bizim için kristal kadar nettir. Okunabilen düzlem, kaldırabileceğimiz kadar hakikati bize apaçık anlatır.

“Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri, sormayın; Kuran indirildiği zaman sorarsınız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, yumuşak olandır.” (Maide Suresi 101. ayet)

Düzlem felsefesini anlatan bu ayetin kendisi iki düzleme bölünmüştür. İlk iki cümle, ilk düzleme yani Kuran’ın indirildiği döneme aittir. “Allah onu affetti”  cümlesinde Kuran bir anda sevgi düzlemine geçer. Sure içinde affedilen kişinin kim olduğuna dair bir ipucu verilmemektedir.

“O, alemler için sırf bir zikir, bir öğüttür. ” Gerçekten Kuran’ın haberini bir süre sonra bileceksiniz.” (Sad Suresi 87. ve 88. ayet)

kur'an reenkarnasyon tekrar doğuşBurada ümmetler için yerine alemler için denmesi de Kuran ın tüm jenerasyonları kapsadığını anlatmaktadır ve ilk anda Kuran ın haberini anlamayacağımızı bize bildirmektedir. Kuran ı Kerim’in şifreli bir metin olduğu açıktır. Ancak aşağıdaki ayet bunu bize daha net anlatmaktadır:

“Sana Kitabı indiren O’dur. O’ndan kitabın anası olan bir kısım ayetler muhkem’dir. (Kesindir) ; diğerleri ise müteşabihtir. (benzeşmelidir.) Kalplerinde kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih olanına uyarlar. Oysa, onun açıklamasını “Allah’tan başkası bilmez. İlminde derinleşenler ise; “Biz ona inandık tümü rabbimizin katındadır” derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.”

(Al – i  İmran Suresi 7. Ayet)

Bu ayetle Kuran daki ayetler iki bölüme ayrılmıştır. Kesin hüküm ayetleri ve farklı anlamlandırmalara açık olan ayetler. Bunu kategorik olarak ayırmak mümkün değildir. Çünkü bölümleme oldukça derinlemesine yapılmıştır. Hangi düzlemin ilk sırada olduğu da açıktır. Farklı yorumlaması mümkün olmayan ayetler ilk düzlemdedir.

Bu ayeti gösterip, saptırılmış olanlar sizlersiniz işte diyecekler mutlaka çıkacaklardır. Ancak bu kişilerin şuna dikkat etmesini öneriyorum.

Acaba Tanrı bazı insanların yoldan sapmalarına gerekçe olarak kullanacaklarını bildiği halde neden benzeşmeli ayetlere ihtiyaç duymuştur. Bence buradaki giz, benzeşmeli ayetlerin açıklamasını Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceğinin anlatıldığı bölümdür. Tanrı kutsal kitabın bir bölümünü insanların anlamaması için indirmiş olabilir mi? Tanrı tarafından indirilmiş bir din… Onu insanlara anlatmak için var gücüyle didinen bir peygamber… Ve bu yolda canlarını veren ilk Müslümanlar… Tüm bunlar insanların tam olarak anlayamayacağı bir kitap için midir? Ya da tanrı derinlere gizlediği mesajları için doğru zamanı mı beklemektedir? Şu gerçektir ki bütün benzeşmeli ayetlere ilk bakışta her insan yorum getirebilir. Allahtan başkası bilmez ifadesi burada anlamını bildiğini sanmamanın örtülü bir ifadesidir. Çünkü onların anlamı ilk anda sandığın gibi değildir. Bu cümleden sonra yapılan ilimde derinleşme vurgusu da benzeşmeli ayetlerin sırrının açıklanmasıyla ilgili bir zaman öngörüsüdür. Bu vurgu sadece ilimde derinleşenlerin kitabın bütün olduğunu anlatmak içindir. Benzeşmeli ayetler olduğu vurgusu Zümer Suresi 23. ayette de geçmektedir:


“Allah, müteşabih ( benzeşmeli), iç içe ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek – korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allahın zikrine yumuşar yatışır. İşte bu, Allahın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun içinde bir yol gösterici yoktur” (Zümer Suresi 23. ayet). 

Burada bir yenilik getirilmiştir, düzlemlerin sayısının yanı sıra sıralamasını da görebilirsiniz. İkişerli kitap olduğunu belirttikten sonra, tanrıdan korkmayı anlatır. Sonra da ikinci düzleme geçiş belirtilir, sevgi düzlemine. Bu bize işlerin yürüyüş biçimini anlatan bir ayettir aynı zamanda da. Önce korkuyu öğreniriz, Kuran da korkutucu ayetlerle doludur. Sonra sevgiyi fark eder ikinci düzleme geçeriz. Ki bu hidayete ermenin yoludur. İkişerli kitap Allah’ın yol gösterme biçimidir.

Müteşabih ayetler, zannedildiği gibi kelimelere mecaz anlamlar yüklemek değildir, çünkü bunu edebiyatı iyi olan herkes yapabilir. Müteşabih ayetler 7. yüzyıla ayrı 21. yüzyıl jenerasyonuna ayrı mesajlar sunabilmektir. Öyle ki yeni mesaj eskisinden bambaşka olabilir.

Reenkarnasyondan bahsederken, öncelikle bilinen yaşam – ölüm – cehennem – cennet kavramı üzerinden gitmek istiyorum. Bilinen inançlara göre tanrı adildir. Ve ahirette bize hesap sormaktadır. Ve bize o kadar adil davranmaktadır ki bu hesabı sorarken biz gıkımızı bile çıkartmamaktayız. Ahiret gününde bir araya geldiğimizde Afrika’da açlıktan ölen 6 aylık, 3 yaşında,  5 yaşında vs. çocuklar da orada olacaklar. Ahiret gününde bu çocuklar tanrının karşısında cennete ya da cehenneme gidecekleri konusunda karar aşamasındalar ve geçmişleri oldukça net:

Doğdum

Acıktım

Susadım

Ve Öldüm.

Kısacık hayatlarında bu çocuklar neyi ispatlamış olabilirler, o kısacık hayatta sonsuzluğun neyini hak etmiş olabilirler? Bu çocukları cehenneme mi göndereceğiz cennete mi? Cehenneme göndersen hepsi isyan edip biz öldüğümüzde daha bebektik hiçbir suç işlemedik ki demeyecekler mi? Cennete gönderilseler bu kez de diğer yaşayanlar itiraz etmeyecekler mi? Eee, biz de bebekken ölseydik o zaman. Anlaşılan o ki yaşam tek bir ömre sığmayacak kadar uzun. Bu suali din adamlarına sorsanız Tanrı bilir ya da Allah’ın takdiri gibi cevaplar alacaksınızdır mutlaka. Evet, Tanrı biliyor ve bize de bildiriyor zaten Kuran ı Kerim’inde ve gün geldiğinde bizim anlayacağımızı da söylemeyi ihmal etmiyor.

Devam edecek…

Yazı dizisinin devamı:

Kur’an’da Re-enkarnasyon İzleri (2)

Kur’an’da Re-enkarnasyon İzleri (3)


Kuran’da Re-enkarnasyon İzleri (4)