Şişmanlık ve şeker hastalığı riski

Şişmanlık süresi uzadıkça ve hızlı kilo artımı durumunda  şeker hastalığına yakalanma riski  artar. Vücuttaki yağların mide ve iç organların etrafında toplandığı erkek tipi şişmanlık, şeker hastalığı yönünden daha büyük risk taşır ve bu tip şişmanlar şeker hastalığına daha kolay yakalanırlar.

şişmanlık-obezite-sağlıklı beslenme-yanlış beslenme

Şişmanlık, obezite, gece yeme sendromu konularındaki soruların ardından şişmanlık ve şeker hastalığı konularındaki sorularımızla röportajımıza devam ediyoruz.

Röportaj: Prof. Dr. Metin Özata

Şişman kişilerde şeker hastalığı neden sık görülüyor?


Şişmanlık derecesi arttıkça, şişmanlık süresi uzadıkça ve hızlı kilo artımı durumunda  şeker hastalığına yakalanma riski  artar.

Aşırı kilolu kişilerde Tip2 diabetes mellitusdediğimiz erişkin tipi şeker hastalığı oluşma riski normal kilolu kişilere göre  4 kat daha fazladır. Tip 2 diabetli hastaların %60-90’ı şişmandır. Orta derecede şişman kişilerde normal kilolu kişilere göre şeker hastalığı görülme riski 30-40 kat daha fazladır.  Şişman kişilerde şeker hastalığı gelişimine neden olan 3 esas neden vardır ve bunlar kandaki insülinhormonunun yüksekliği ve etki gösterememesi, kanda yağların  fazla olması  ve  yağ hücrelerinden  şeker hastalığı yapan bazı hormonların fazla salgılanmasıdır.

Ayrıca şişmanlık derecesi arttıkça, şişmanlık süresi uzadıkça ve hızlı kilo artımı durumunda  şeker hastalığına yakalanma riski  artar. Vücuttaki yağların mide ve iç organların etrafında toplandığı erkek tipi şişmanlık, şeker hastalığı yönünden daha büyük risk taşır ve bu tip şişmanlar şeker hastalığına daha kolay yakalanırlar. Şişman kişiler şeker hastalığı gelişimi önlemek için ideal kiloya kadar zayıflamalı, sağlıklı beslenmeli yani lifli sebze ve meyveyi fazla, unlu ve şekerli gıdaları az tüketmeli, sıvı yağ yemeli ve ayrıca her gün en az 30 dakika yürüyüş yapmalıdır.

Beynimizde bulunan açlık ve tokluk merkezlerinin kilo alımında rolü nedir?

Beynimizin hipotalamus bölgesinde ‘arkuat nukleus’ denen bir bölge vardır ve bu bölge  vücudumuzdan gelen uyarı veya sinyalleri alan ve bunları  beynin diğer merkezlerine yönlendiren  ve beslenmeyi düzenleyen bir doyum merkezidir. Beynimizin bu bölgesine vücudumuzdan salgılanarak buraya kan yoluyla gelen leptin ve insülin gibi hormonlar etki ederek iştah üzerinde etkili olurlar.  Hipotalamus’un yan bölümleri ise bir yemek yeme merkezidir ve bu merkezin hasara uğraması durumunda açlık, aşırı yeme  ve sonunda şişmanlık ortaya çıkar.

Hormonlarla ilgili yeni keşifler, insanların nasıl acıktığı veya nasıl tokluk duyduğunu daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Bununla birlikte insanların neden yemek yediği, bu hormonlarla ancak kısmen açıklanabilmektedir. İnsanlar vücut ihtiyaç duyduğu için, psikolojik nedenlerle veya bilinmeyen başka nedenlerle yemek yerler.  En azından bir düzine hormon açlık ve tokluk hissi yaratmaktadır. Son yapılan keşifler kalın bağırsaktan salgılanan PYY3-36 isimli bir hormonun doygunluk hissi verdiğini, mideden salgılanan Ghrelinisimli hormonun yemek öncesi kanda hızla artarak yemeyi başlattığını göstermiştir. Yağ hücrelerinden salgılanan leptin isimli hormon ise iştah konusunda ve kilo alıp vermede insülin hormonu ile birlikte kilit bir rol oynamaktadır. Bu hormonları kontrol edebilirsek kilo vermede veya şişmanlığın tedavisinde büyük adımlar atılmış olacaktır.

Son zamanlarda leptin isimli bir hormon üzerinde duruluyor. Bunun şişmanlığa katkısı nedir?

Leptin hormonu 1994 yılında keşfedildi ve çoğunlukla beyaz yağ dokusundan salgılandığı ortaya kondu. Normal kişilerde,leptin hormonu yağ dokusundan salgılandıktan sonra kana karışarak beyine ulaşır ve iştahı azaltır. Şişmanlarda ise kanda leptin hormonu yüksek olmasına rağmen, iştah azalması ve zayıflama olmamaktadır. Yani şişman kişilerde leptin hormonu çalışmamaktadır.   Bunun nedeni araştırıldığında, leptin hormonunun beyine yeterli oranda geçemediği ortaya konmuştur.  Şişman kişilere cilt altından yapılan sentetik leptin hormonu tedavisi ile başarılı sonuçlar elde edilememiştir.  Ancak şişman kişilerin % 5 kadarında leptin eksikliği vardır. Bu durumdaki hastalar sentetik leptin tedavisinden fayda görebilir. Hayvanlarda yapılan yeni bilimsel çalışmalar, leptin hormonun damar yerine burundan verilmesinin leptinin beyine geçişini artırdığını göstermiştir.  İleride insanlarda yapılacak çalışmalarda burundan verilen leptin’in etkili olması durumunda şişmanlık tedavisinde büyük bir adım atılmış olacaktır. Genetik olarak leptin yetmezliği varsa bu hastalarda leptin tedavisi faydalı olmaktadır. Bizim saptadığımız leptin gen bozukluğu olan bir Türk ailesi leptin tedavisinden fayda gördü, ancak bu tür genetik bozukluklar toplumda görülen şişmanların ancak %4-6’ında bulunmaktadır.

Son zamanlarda metabolik sendrom diye bir hastalıktan söz ediliyor? Bunu açıklar mısınız?

Kalp ve damar hastalıklarına neden olan hipertansiyon, şişmanlık, şeker hastalığı ve kan yağlarında yükseklik  gibi   hastalıkların  aynı kişide  birarada görülmesine metabolik sendromveya metabolik travma denir. Bu duruma ‘insülin rezistanssendromu’ veya ‘sendrom X’ adı da verilir.  Aslında temel bozukluk insülin hormonunun çalışmamasıdır.

Metabolik sendromlu hastalarda karaciğer yağlanması, kanda ürik asit yüksekliği, kadınlarda polikistik over sendromu ve erkeklerde prostat büyümesi de sık görülmektedir.

Şişmanlığın Sağlığımıza Zararlı Etkileri

Şişmanlığın sağlığımıza zararlı ne gibi etkileri oluyor?


Şişmanlığın neden olduğu birçok hastalık vardır.

Bunlar arasında şeker hastalığı, Hipertansiyon (büyük tansiyonun 13, küçük tansiyonun 8.5’dan fazla olması), Kalpteki koroner damarlarda hastalık, Kanda trigliserit   denen yağın 150 mg/dl’den fazla olması, Safra kesesi hastalığı, Rahim, meme ve kalınbağırsak kanserinde artış görülürken, Diz ve kalça ekleminde  kireçlenme,Felç, Uykuda nefes durması ve horlama, Karaciğerde yağlanma, Astım, Varis, Solunum zorluğu, Şişman kadınlarda gebelik süresince bazı hastalıkların sık görülmesi, Adet düzensizlikleri, Tüylenme, Ameliyatların riskli olması, Psikolojik stres, İdrar kaçırma, İdrarla protein atılımının artmasını sayabiliriz.

Bir kişinin şişman olup olmadığı nasıl anlaşılıyor?

Bir kişinin ağırlığının ideal kilosunun   %120’sinden fazla olması durumunda veya vücut kitle indeksinin 30 Kg/ m2’den fazla olması durumunda şişmanlık vardır diyoruz.

İdeal kilo Hesaplaması

İdeal kilo = Boy – 100 – [ (boy – 150)/4 ] formülü ile hesaplanır. Veya kabaca boyunuzun cm cinsinden değerinden 100 çıkarılarak bulunan rakamdan 4-5 Kg çıkarılarak bulunur.  Örneğin 170 cm boyundaki bir kişinin ideal kilosu 170-100: 70 Kg olup bundan 5 çıkarılırsa 65 Kg bulunur. Demekki 170 cm boyundaki bir kişi 64-65 Kg olmalıdır.

Vücut kitle indeksi, şişmanlığı saptamak için  en sık kullanılan ölçümdür. Vücut ağırlığının (kg olarak) boyun metre cinsinden karesine bölünmesi (m2) ile bulunur (kg/m2). Vücut kitle indeksi vücut yağını kaba bir hesapla tahmin etmeye yarar ve vücut yağını %70 doğrulukta  ortaya koyar.

Vücut kitle indeksi (VKİ)  24.9 kg/m2’den küçük ise o kişiye sağlıklı, 25-29.9 kg/m2 arasında ise aşırı kilolu, 30-34.9 kg/m2 ise hafif şişman ( EVRE I ŞİŞMANLIK), 35-39.9 kg/m2 arasında ise şiddetli şişman (EVRE II ŞİŞMANLIk), 40 ve üstü  ise çok şiddetli (morbid) şişman veya ölümcül şişman (EVRE III ŞİŞMAN) diyoruz. .  VKİ’i 18.5 kg/m2’den az ise kilo azlığı söz konusudur.

Bu sınırlar şişmanlığın tanımı için uygun olsa da VKİ’si 19 olan bir kişinin VKİ’nin sözgelimi 24.5’a kadar kilo alması da bir risk taşır. VKİ’si 18’den 24’e çıkan bir kişinin de bu aşırı kiloları vermesi gerekir.

Röportajımız Tiroit Hastalığı Nasıl Kilo Yapıyor?” konusundaki sorularımızla devam edecek… Değerli hocamız Prof. Dr. Metin Özata’ya verdiği yararlı bilgiler için teşekkür ederiz.

İlgili yazılar

Şişmanlık ve Türkiye’nin Obezite gerçeği

Gebelik ve menopozda kilo alımı


Gece yeme sendromu ve tedavisi