A Haber’in Alman ZDF kanalı ile imtihanı

Türkiye’de insanların düşünmediğini düşünenler olabilir, belki de öyle… Acaba düşünüyoruz da sadece sormuyor muyuz, sorgulamıyor muyuz ya da sormaktan, sorgulamaktan mı kaçıyoruz?.. A Haber kanalından bir muhabirin Alman ZDF kanalı önündeki görüntüleri, gazeteciliğin ne hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi…

A Haber kanalından bir muhabirin Alman ZDF kanalı önündeki görüntüleri, gazeteciliğin ne hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi...

Sussan olmuyor susmasan olmaz!

İnsanlar aptal değildir!..

Açık bir tanımlama yapmak daha doğru olacaktır!


İnsanlar, Hababam Sınıfı’nda felsefe dersinde yapılan tanımlama gibi acaba “düşünen bir hayvan mıdır?”

Aristo aynen böyle diyor: “İnsan düşünen bir hayvandır!”

Aristo’nun insan ile ilgili birçok sözü vardır. Bunlardan iki tanesini daha ele alalım. Nedir bu sözler?

“Bütün insanların düşüneceği bir aklı vardır ve kullanmasını bilmek gerekir.”

“İnsan politik bir hayvandır!”

Buradan yola çıkarak felsefe yapmayacağız, felsefeye, mantığa giriş dersleri vermeyeceğiz. Sadece biraz soracağız, sorgulayacağız!..

Neyi mi sorgulayacağız? İnsanı, insanın aklını, insanın aklı ile alay edilmesini, yalan haberleri, sorgusuz sualsiz davranılmamasını…

Aristo’nun yukarıdaki sözlerini kimseye mal etmediğimizi belirtip konuya giriş yapalım!

Türkiye’de insanların düşünmediğini düşünenler olabilir, belki de öyle… Acaba düşünüyoruz da sadece sormuyor muyuz, sorgulamıyor muyuz ya da sormaktan, sorgulamaktan mı kaçıyoruz?..

Biraz daha olayı somutlaştıralım…

A Haber kanalının bir muhabiri var ve çıkıp gitmiş Almanya’ya bir haber yapmış. Bu adamın adını bilmiyorum, açıkçası merak da etmedim. Nasıl olsa yıllar sonra hatırlanmayacak, hatırlanmadığı gibi kimin nesi olduğu da bilinmeyecek!..

Bu şahsına münhasır zat, ZDF kanalının nasıl özgür davranmadığını, özgür haber yapanlara karşı nasıl mücadele verdiğini göstermek için Almanya’ya gitmiş ve ZDF kanalını karalamak için elinden ne geldiyse onu yapmış!

Haber yapma etiği olmalı. Böyle gazetecileri görünce utanıyorum!

Politik davranmak budur işte!


Düşünen biz insanları, haber yaptığını düşünen haberciler; halkı, nereye, nasıl kanalize etmesini beceremeyen bu tür gazeteciler ileriki yıllarında kendilerini nasıl bir komediye çevirdiklerini görünce ne yapacaklar acaba?..

Çocukları büyünce senin baban necidir, ne yapar dediklerinde acaba bu çocuklar babalarının isimlerini söyleyebilecekler midir?

Bu tür gazeteciler tarih boyunca olmuştur, olmaya da devam edecektir! Bu gazatecileri görünce aklıma Uğur Dündar’ın, hocası Türk gazeteciliğinin duayeni Sedat Simavi ile yaptığı bir diyalogu aklıma geliyor!

Hoca Simavi, Dündar’a şöyle diyor: “Uğur, bir gün yalan haberi yazmak sorunda kalırsan, o kalemini kır daha iyi!”…

A Haber’in bu habercisinin ZDF kanalı önündeki aşağıdaki görüntüleri size birçok şeyi anlatıyor!

Adamlar yan yana gelmiş belki de gündeme dair bir şey veya akşam oynanacak bir futbol maçından veya hayatın başka bir alanıyla ilgili kritik yapıyorlar. Bizim ki de gitmiş adamların yanına yaklaşıp uzaklaşıyor ve akla hayale gelmez şeyler söyleyerek haber yaptığını zannediyor!

Bu olayda, bir adam çıkmış kibarca bir şey söylüyor sonra uzaklaşıyor, ardından bizimki de çıkmış karşılıklı sohbet eden adamların burunlarına kadar girip çıkıyor, sanki adamları tahrik etmeye çalışıyor. Yanından tebessüm ederek kadın geçiyor, bizimkinin söylediğine bakın!..

“Basın özgürlüğünden ne anlıyoruz…”

Kardeşimizin bir haberci, gazeteci, medya çalışanı olarak (artık bu adam ne iş yapıyorsa) haberi yok; o halde biz “haber” verelim bu vatandaşa…

2015 yılında “Dünya Basın Özgürlüğü” sırlamasında Almanya 12. sırada; ya Türkiye?

Erdem Gül’ün, Can Dündar’ın ömür boyu (!) hapsi istenen Türkiye’de bu sıralama içerisinde 149. sırada…

Kusura bakma ama sevgili ülkem, bu tür haberler yapan, insanları aldatmaya çalışan gazetecilerin olduğu bir ülke sittin sene ilerlemez!..

Bu adam ya da adamlar gelecekte karınlarını doyururlar, ancak isimleri Uğur Dündar gibi kalıcı olur mu zannetmem!..

Türk insanın aklıyla alay edip, insanları farklı, bir o kadar da yanlışa kanalize ederek bireysel ve örgütsel rant hedefinde olmaya çalışan medyanın olduğu bir yerde demokrasi, özgürlüklerden bahsedilemez!..

Ne kadar acıdır ki para veya bir gelecek kaygısıyla statü sahibi olmak, insanları Aristo’nun bu derin sözlerine itiyor!..

Aristo’nun söylediği sözler de hakikaten birçok şeyin sorgulanması gerektiğini ifade etmiyor değil!..


Vah ülkeme, vah insanıma, vah kaderi olamayan kaderimize!..

Preet Bharara’dan Türkiye hakkında ilk açıklama

Yayın yasakları ve TRT’nin ulusal yayıncılık karnesi


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…