Sevgili itiraflarımı anlatmak istiyorum. Sabahları, hemen hemen bütün insanların uykularının son devrelerinde oldukları saatlerde uyanıp bisikletime binmek ve durmadan, gidebildiğim yere kadar pedal çevirmek istiyorum. Sadece benim sevdiğim şarkıların çaldığı bir radyo olsun, hep onu dinleyeyim bu zor günlerde.
Sevgili itiraflarımı anlatmak istiyorumSevgili İtiraflarım
“En çok sabahı seviyorum, dedi Naoko.
Sanki her şey yeniden başlıyor.
Ama öğleden itibaren, içime hüzün çöküyor.
Ve en çok da akşamdan nefret ediyorum.
İşte her gün, böyle yaşayıp gidiyorum.”
Haruki Murakami, İmkansızın Şarkısı
— O kadar uzun zamandır başkalarının hayatlarını yaşıyorum ki sanırım artık kendi hayatımı nerede bıraktığımı bile unuttum!
(Böylesi bir unutkanlığın benim için de varolduğunu bilsen keşke.)
— Birilerinin bize acımaya başladığının farkında mısın?
(Birilerinden ziyade ben acıyorum bazen kendime.)
— Sisteme dahil olamıyoruz!
Cümlesinin kelimeleri sırasıyla ağzından döküldüğünde ben çoktan evimin yolunu tutmuştum bile. “Mutsuzluk” mutsuzluğumla birleştirmek istediğim bir şey değil, son dönemde.
Siz yeterince dipteyken zaten, başkalarının sizi daha da dibe çekmesi nefes alamadan vücudunuzun şişmesine yol açıyor.
Yaşımın genç olduğuna aldanıp da önyargılarından lüks yatlar inşa edip mavi tura açılanlar için yazmıyorum bunu. Sadece kendim ve benim gibiler için. Hayattan beklediklerini zaman içinde unutup bir köşeye sinmiş, ruhlarının isyan etmesini bekleyenler için.
Hayatım kötü gidiyor. Birkaç gün daha evde oturursam beynimi tavada kızartıp servis etmesi için bir aşçıyla anlaşabilirim. Geçmişim yanıma kar, bugünüm benden kaçıyor ve aslında kendime gelecekten ne istediğimi sormaya bile korkar oldum.
Kaç gündür sular kesik, suya hasret avuçlarım. Yüzümü suyla dövmek istiyorum. Bir ceza gibi değil daha ziyade bir ödül gibi. Hani bu aralar kötü giden şeyleri temizleyip yoluma devam etmek için.
Bir cümleyle tek bir masal anlatıp bir paragrafta ömrünün tamamını özetleyen insanlarla tanışmak istiyorum. Güneşin batmaya yakın olduğu saatlerde denize girmek ve yoruluncaya kadar kulaç atmak istiyorum. Sabahları, hemen hemen bütün insanların uykularının son devrelerinde oldukları saatlerde uyanıp bisikletime binmek ve durmadan, gidebildiğim yere kadar pedal çevirmek istiyorum. Sadece benim sevdiğim şarkıların çaldığı bir radyo olsun, hep onu dinleyeyim bu zor günlerde.
Ve… Ben bu satırları yazarken, benden çok uzaklarda, sevdiği dostları ile baharın gelişini karşılayan “benim” sevdiğim insanları, yalnızlığımla selamlıyorum. Yazar: Işıl Yılmaz