Türkiye’deki futbol sahalarında geçmiş zamanlarda ışıklandırma olmadığı için bütün karşılaşmalar gün ışığından faydalanmak için gündüz oynanmaktaydı. Günler geçip zaman ilerlemeye başlayınca önce büyük takımlar olmak üzere çoğu lig takımı gece maçı oynayacak konuma geldiler. 2000’li yıllarla beraber büyük takımların dışında yer alan diğer takımlarda stadyumlarını ışıklandırdılar.
Yaklaşık 10 yıl önceye kadar Türkiye’de haftada 3 canlı yayın karşılaşması için naklen yayın yapılıyordu. Standartların değişmesi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte şu anda Süper Lig’de yer alan bütün karşılaşmalar canlı olarak yayınlanabiliyor. Eski uygulamada özellikle Anadolu takımları gönül verdikleri futbol takımını yalnızca büyük takımlarla yaptıkları maç anında televizyondan seyrediliyordu.
Futbolun kara günü 3 Temmuz
2010-2011 sezonu şampiyonluğunun ardından bugün hala çeşitli mahkemelerde konuşulan ve tartışılan futbolda şike soruşturması kapsamında insanların futbola bakış açısı değişti, spora siyasetin karışmasıyla insanlar stadyumlardan uzaklaşmaya başladılar. Yıldız transferler ve büyük oyuncuların geldiği ligimizde stadyumları dolduramıyoruz. Büyük takımların stadyumlarını dolduramamasının yanı sıra, Anadolu takımları çok cüzi miktarlara kombine bilet satıyor olmasına rağmen, satışları oldukça düşük seviyede seyrediyor.
Stadyumlar nasıl dolacak?
Futbol kulüpleri takımlarına yıldız oyuncu getirmeye başladılar ancak oynanan oyun hala insanları tatmin etmiyor. Futboldan zevk almak için stadyumları dolduran kitle bir türlü tatmin olamadığı için, diğer Avrupa ülkelerinin karşılaşmalarını televizyondan seyretmeyi daha çok tercih ediyor. Stadyumların dolması için bir an önce Avrupa’da uygulanan gündüz maçı sistemine dönülmeli.
Örneğin; İtalya Ligi birçok karşılaşmasını 16.00’da oynuyor, Almanya Ligi 16.30’da, İngiltere Ligi 17.00’de, İspanya Ligi 18.00’de… Üstelik İtalya, Almanya ve İspanya Türkiye’den 1 saat gerideyken, İngiltere ise 2 saat geride. Saat farkı olarak bizden daha geride olan Avrupa’nın en önemli ligleri ısrarla birçok karşılaşmasını gündüz bölümünde oynatıyorken, ülkemizde yayıncı kuruluş gelirleri düşmemesi için ısrarla gece maçı oynatılması ne kadar doğru tartışılır.
Cumartesi ve Pazar günleri normal bir karşılaşmanın başlama saati 19.00 oluyor. Karşılaşma ortalama 21.00 sıralarında sona eriyor. Stadyumdan çıkışın 21.30 oluğunu düşünürsek, insanların evlerine gitmesi ortalama 23.00 olabiliyor. Ertesi gün işe/okula gidecek insanlar hem zorlanıyor hem de ulaşım açısından vasıta bulmakta güçlük çekiyor. Örneğin; en geç 17.00’de başlayan bir karşılaşma olsa, stadyumlardaki seyirci kitlesi bir anda değişebilir. Stadyumlara daha çok aile ile birlikte kadın ve çocuk taraftar sayısı azımsanmayacak derecede çoğalır, bu durum da kaliteyi arttırır.
Passolig darbesi
3 Temmuz şike soruşturmasının Türk futboluna olumsuz etkilerinin ardından son 2 yılda uygulanmaya başlayan Passolig seyirci sayısının azalmasında en büyük ikinci etken olarak görülüyor. Hayatında daha önce hiç stadyuma gitmemiş ve belki 1 kere dışında bir daha maç seyretmeyecek bir insanın dahi Passolig alma zorunluluğu birçok kişiyi maç bileti alımında durduruyor. Maça gitmek sosyal bir aktivitedir. Tiyatroya gitmek, sinemaya gitmek, gezmek, yemek yemek nasıl ki spontane gelişiyorsa maça gitmek de bu şekilde keyifle yapılan aktiviteydi. Ancak Türkiye Futbol Federasyonu’nun son 2 yılda uyguladığı ‘’Passolig ile stadyumlara girme zorunluluğu” spor müsabakalarını sosyal aktivite olmaktan çıkarıp, maç seyredebilmek için uzun uzadıya uğraş verilmesi gereken bir duruma getirdi.
Aksi halde Avrupa Liglerini seyreden, milli takımları ve kulüp takımları Avrupa arenasında olmayan bir nesil yetiştireceğiz.