Cem Özdemir kimdir? Özdemir’e neden yakın koruma verildi?

1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı’ olarak kabul eden ve Meclise gönderilen yasa teklifinde imzası bulunan Cem Özdemir sosyal medyada da gündeme oturdu. Cem Özdemir, Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı olup, Alman Milletvekili ve Türk kökenli bir Almanya vatandaşıdır.

Cem Özdemir kimdir? Özdemir'e neden yakın koruma verildi?

Cem Özdemir, 12 Eylül 1965 tarihinde Türkiye Tokat – Turhal’lıdan göç eden bir işçi ailenin oğlu olarak Almanya’nın güneyindeki Baden – Württemberg eyaletinde, Bad Urach kentinde doğmuştur. Babası Çerkes kökenli, annesi ise İstanbul’ludur.

Liseyi bitirdikten sonra Reutlingen Sosyal Bilimler Fakültesinde sosyal pedagoji eğitimi aldı. 1987 yılından sonra da eğitimci ve serbest gazeteci olarak çalıştı.


16 yaşında Alman vatandaşlığına geçme başvurusundaki gerekçelendirmesi; kendisinin bu ülkenin politik bilincine sahip bir vatandaşı olarak hissetmesi olarak bildirildi. Askerlik hizmetini yapmadığından ötürü vatandaşlıktan çıkartılması iki yıl süren Özdemir, 18 yaşında Alman vatandaşlığını elde ederek, Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

Cem Özdemir, 1981 yılının sonunda Almanya’nın Yeşiller Partisi‘ne üye oldu. 1989 – 1994 yılları arasında Birlik 90/Yeşiller Partisi’nin Baden – Württemberg eyalet yönetiminde çeşitli görevlerde bulundu.

Cem Özdemir, göçmen ve mülteci politikası sorumlusuydu. Bu süre içerisinde özellikle Almanya’da doğan ikinci kuşak göçmenlerin yeşil politikaya ilgi duyup mobilize olmalarını sağladı.

1992 yılında göçmen hakları için kurulan Immi – Grün – Bündnis der neuen InländerInnen (Göçmen Yeşili – Yeni vatandaşlar ittifakı) grubunun kurucuları arasında yer aldı.

Ocak 1994 te yerel parti tabanınca büyük bir çoğunluk tarafından Ludwigsburg seçim bölgesinden Milletvekili adaylığına seçildi ve 1994 yılında Federal Meclis’e seçildi. 1994 – 2002 yılları arasında Yeşiller Partisi’ni Alman Federal Meclisi’nde temsil etti. 1998’den itibaren Yeşiller Meclis Grubunun iç politika sözcüsü oldu.

2002 yılında Frankfurt‘lu halkla ilişkiler danışmanı Moritz Hunzinger ile girdiği kredi ilişkisi ve milletvekilleri ve bakanlara verilen iş için bedava uçuş hakkından özel uçuşlar için yararlandığı gerekçesiyle milletvekilliğinden ayrılma kararı aldı.

22 Eylül 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde yeniden milletvekili seçilen Birlik 90/Yeşiller Partisi üyesi Cem Özdemir, milletvekilliğini kabul etmediğini Baden – Württemberg Eyaleti Seçim Komisyonu’na resmen bildirdiğini açıkladı.

2003 yılında, bir Amerikan düşünce kuruluşu olan The German Marshall Fund (GMF) adına muhtelif projelerde görev aldı. Ve ABD‘nin Wisconsin eyaletindeki Madison Üniversitesi‘nde Türkiye’nin Avrupa’daki rolü üzerine ders verdi.

Cem Özdemir, 2004 yılında Avrupa Parlamentosu‘na seçildi. Parlamentonun Dış İlişkiler Komisyonu üyeliği yaptı. ABD Merkezi Haberalma Teşkilatının (CIA) Avrupa’daki gizli tutukevleri ve uçuşlarde kurulan komisyonun başkan yardımcılığını yaptı.

2 Haziran 2008 tarihinde Yeşiller Partisi eşbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Cem Özdemir, Claudia Roth ile birlikte Alman Birlik 90 / Yeşiller Partisi’nin eşbaşkanlığı görevine seçildi.

Cem Özdemir’in üyesi bulunduğu oluşumlar arasında AP’de Kuzey Kıbrıs’la doğrudan ilişki tesis edilmesi amacıyla kurulan İletişim Komitesi, AP ile TBMM arasında diyalog organı olan Karma Parlamento Komisyonu ve “Uluslararası Irkçılıkla Mücadele ve Çeşitlilik Grubu”nun (Anti – Racism and Diversity Intergroup) de bulunuyor.

Berlin’de yaşayan Cem Özdemir, Almanya’da tanıştığı Arjantin kökenli Alman gazeteci Pia Castro’ya Arjantin’de evlenme teklif etti ve Amerika’da evlendi. Mia Raşa adında bir kız çocuğu var.

Yazdığı Kitaplar :
1997 – Ich bin Inländer, – München: dtv
1999 – Currywurst und Döner, Bergisch Gladbach: Lübbe
2000 – Deutsch oder nicht sein?, Bergisch Gladbach: Lübbe


Almanya’nın ‘soykırım’ kararı sonrası Özdemir’e neden yakın koruma verildi?

Almanya’nın ‘Ermeni soykırımı’nı tanımasının ardından faturanın kesildiği Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’e çok sayıda ölüm tehdidi aldığı için yakın polis koruması verildi.

Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir, Almanya’nın ‘Ermeni soykırımı’nı tanımasını öngören tasarıyı parlamentoya taşıyan isimlerden biri olarak, oylama öncesi parlamentoda bir konuşma da yaptı.

Özdemir, Almanya’nın ‘soykırım’ demesinden bu yana iktidardan medyaya, muhalefet partilerinden sokak gösterilerine kadar birçok kesimde tepki gördü.

Her kesimden tepki artıyor!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Türkiye kökenli parlamenterleri hedefine almış ve bu vekillerin ‘kanına laboratuvar testi’ yapılması gerektiğini söyleyerek konuyu farklı bit boyuta taşımıştı.

Hürriyet’ten Ali Varlı’nın haberine göre, Yeşiller Partisi’ne sosyal medya, elektronik posta ve mektupla gelen çok sayıda ölüm tehdidi Federal Asayiş Şubesi’ne teslim edildi. Bu sırada Cem Özdemir’in Özel Kalem Müdürü Marc Berthold da polis koruması verildiğini doğrulayarak, son dönemde çok sayıda ölüm tehdidi aldıklarını belirtti.

Berthold, “Güvenlik birimleriyle sıkı temas içindeyiz. Hakaretlere ve küfürlere alıştık. Ancak son günlerdeki, çok sayıda gelen ölüm tehdidini hiç yaşamamıştık” dedi. Özdemir’in ailesi ve konutu da korumaya alındı.

İlber Ortaylı’dan Cem Özdemir’e;  ‘O arkadaşlar yamanarak geçiniyor!’

Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, başta Cem Özdemir olmak üzere Türk asıllı Alman milletvekillerinin, Almanya’da Ermeni tasarısına destek vermelerine tepki gösterip, ‘O arkadaşlar yamanarak geçiniyor’ dedi.

Alman meclisinde yapılan oylamada ‘Ermeni soykırımı’ tasarısı bir çekimser, bir ret oyuna karşı neredeyse oybirliğiyle kabul edilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise kararın ilişkileri ciddi oranda zedeleyeceğini söylemişti.

‘Başka bir ülke hakkında karar vermek gibi bir niyetimiz yok’

Deutsche Welle Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Özdemir, kararın Türkiye karşıtı bir girişim olmadığını savundu: “Alınan kararın sebebi şu: O dönem Alman diplomatları olan bitenleri takip etti. ‘Bir soykırım oluyor, insanlar yurdundan oluyorlar, Suriye’de çöle gönderiliyorlar, bunu engelleyelim’ dediler. Ama Reich hükümeti müdahale etmedi. Dolayısıyla bizim de omuzlarımıza suç yüklenmekte. Başka bir ülke hakkında karar vermek gibi bir niyetimiz yok. Biz, bizden söz ediyoruz. Bunu da kimse yasaklayamaz, engelleyemez.”

Özdemir’e göre Türkiye, böyle kararlar çıkmasını daha fazla istemiyorsa, Ermenistan ile ilişkilerini iyileştirmeli ve uzlaşmaya karşı çıkmamalı.

Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin gelişmesi için birçok fırsatın kaçırıldığını vurgulayan Cem Özdemir, Zürih Protokolü hayata geçip iki ülke arasında sınır açılsaydı, Dağlık Karabağ meselesinin çözümünün kolaylaşacağını da savundu: Türk ekonomisi orada yatırım yapacaktı, iki ülke yakınlaşacaktı ve bambaşka bir durum söz konusu olacaktı.”

Türkiye’de yaşayan Hristiyanlara ‘Defolun gidin’ deniyor!

Özdemir daha önce konunun tarihçilerin işi olduğunu düşündüğünü söylediğinin anımsatılması üzerine ise şöyle yanıt verdi: “Fikrimi değiştirmedim. İki taraf yaklaşıyor olsa, elimden geleni yaparım. Hrant Dink öldürüldü. Açılan kiliseler tekrar kapatılıyor. Heybeliada’daki ruhban okulu bütün uluslararası sözleşmelere aykırı olarak halen daha kapalı.

Türkiye’de yaşayan Hristiyanlara ‘defolun gidin’deniyor. Dörtte biri Hristiyandı nüfusun, bugün yüzde birin altında. Başka bir şey söylemeye gerek var mı?

Herkes elini vicdanına koysun ve kendine sorsun: Türkiye’nin kökeninde Enver Paşa, Tâlât Paşa, Sarıkamış’ta Türkleri, 70 bin insanı donduranlar mı var, yoksa Kütahya Valisi gibi “Benim bölgemde Ermenilerin kılına dokunanlar benim kapımdan geçmek mecburiyetinde” diyenler mi?


Ben onları köken olarak kabul ediyorum. Evlatlarıma bunları örnek gösteriyorum. Mevlevîleri örnek gösteriyorum, Konya Valisi’ni örnek gösteriyorum. Çünkü onlar dediler ki, ‘Ermeniler de bizim gibi bir Allah’a inanıyor, onlara saldıran, bana bir Müslüman olarak saldırmış olur.’ Bir de farklı kişileri örnek alanlar var… Katilleri örnek alanlar var. Herkes tercihini koymalı. Ben tercihimi yaptım”


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.