Cihangir’de neler oluyor?

Son zamanlarda İstanbul’un Cihangir semtinde olanlar spontan olmaktan ziyade Cihangir halkını bezdirip mahallelerini terk ettirme amaçlı görünüyor. Fakat hoşgörü ve mahalle kültürünü yaşatmak isteyen Cihangirliler semtlerine sahip çıkmakta ve faşizime karşı durmakta kararlı.

Cihangir'de neler oluyor? mahalle kültürü firuzağa camii cafeler cihangirliler

Bazen küçük bir olayın nerelere gideceğini kimse tahmin edemez; bir parkı korumak için ülkenin yarısı sokaklara dökülebilir ya da Cihangir’de yaşandığı gibi, bir kişiye yapılan haksızlık tüm semti ayağa kaldırır. Hoşgörünün ve orucun anlamını bilmeyen, dolduruşa getirilmiş muhafazakar ve iktidar yanlısı olduğu kuşku götürmeyen beyaz tişörtlü bir adamın bir plak dükkanına yaptığı saldırı, Cihangir sakinlerini tek ses olmaya, hatta ülkedeki Gezi Ruhu’nu canlandırmaya yetti.

Geçen hafta yaşanan bu saldırının yankıları Türkiye sınırlarını bile aştı: İngiliz müzik topluluğu Radiohead, müzik dükkanını destekleyen bir açıklama yaptı. Radiohead’in bu açıklaması, Rolling Stone başta olmak üzere, önde gelen birçok müzik dergisi ve internet sitelerinde yayınlandı. Güney Kore Başkonsolusu da olay yerini ziyaret ederek diplomatik mesajlar verdi. Olay hakkındaki yorum ve tepkiler hala devam ediyor.


Cihangir ve rant meselesi

Cihangir, tarihi binalarının çokluğuna rağmen yaşam ve düşünce tarzı bakımından Türkiye’nin en aydın ve modern semtlerinden biri ve eşsiz manzaraları sebebiyle de çok değerli bir bölgedir. Cihangir ayrıca kendi halinde bir mahalle değil, Tüm Türkiye’nin gelip tanımak istediği turistik bir semttir. Dolayısıyla Cihangir, başta politik ve rantsal meseleler olmak üzere, birçok kişinin ilgisini çekmektedir.

cihangir roma parkı roma bahçesi

Cihangir’deki Roma Parkı uzun süredir imara açılmak istenilen yerlerden biri. Kesintisiz bir Boğaz manzarasına sahip bu park belediye tarafından kasten bakımsız bırakılıyor. Fakat bu bölge Cihangir Güzelleştirme Derneği ve semt halkının emeğiyle temiz ve düzgün tutulmaya çalışılıyor. Halkın festivaller ve kültürel etkinlikler de düzenlemek istediği parka inen merdivenlerin yan tarafı, mahalleli öncülüğünde üç yıl önce bostana dönüştürüldü. Ne var ki belediye buraya Beltur kafeleri ve otopark inşa etme peşinde.

Cihangir ve bölgesindeki rant savaşlarını kısa bir süre önce Karaköy bölgesinde başlatılan Galataport Projesi de etkilemekte. Birçok yatırımcı bu bölgede toprak kapmaya çalışıyor. Mesken olarak kullanılan mekanlar yavaş yavaş otel, hostel ya da turistik işletmelere dönüştürülüyor. Cihangir’deki huzursuzluktan ve hırsızlıktan bıkan eski mahalleliler iyi fiyat veren yatırımcılara mülklerini satarak mahallelerinden ayrılıyor. Son 3 senedir daire kiraları da aşırı derecede yükseldiğinden Cihangir’de birçok daire şu an boş durumda bekliyor. Semt tamamen ticari bir bölgeye dönüştürülmeye çalışılıyor. Cihangirliler de semtten uzaklaştırılmak isteniyor.

Cihangir bölgesine saldırı ilk değil

Velvet Indieground Records olayı ile gündeme gelen saldırı ve tehdit olayları Cihangir’de hiç yeni değil. Daha önce de içki içildiği için Tophane’deki sanat galerilerine bıçaklı saldırı düzenlenmiş, birçok kez asker uğurlaması bahanesiyle tekbir getirerek gövde gösterileri yapılmıştı. Ayrıca mahallede arada bir sebebi belli olmayan silah sesleri de duyulmakta.

Cihangir’deki bu son saldırıdan sonra CHP Milletvekili Gürsel Tekin şöyle bir açıklama yaptı:

“Firuzağa’da gerçekleşen saldırı, muhafazakar bir hassasiyet değil, tam bir organize iştir. Yaşananlar, iktidar ve iktidara yakın iş adamları ile yakın oldukları bilenen şehir magandalarının ilk vukaatı değildir. Beyoğlu Belediye Başkanı’nın propaganda kokan açıklamaları bu şehir magandalarının belediyenin bilgisi dahilinde Tünel, Tophane, Galatasaray üçgenindeki esnafı düzenli olarak tehdit ettiği iddia ve şüphelerini güçlendirmektedir.

İçki, kumar ile uyuşturucu ile içli dışlı olan bir grubun saldırısının Ramazan ayı değerleriyle bağdaştırlması, bu değerlere yapılan açık bir hakaret bir saldırıdır. Firuzağa saldırısı, emlak lobisine ve kentsel dönüşüm simsarlarına uygun ortam yaratma çabasıdır… Önce Firuzağa’da yapılanlar sonra Gezi Parkı üzerinden oluşturulan gerilim toplumun bir kısmını hayatlarına dair sorumluluk alma psikolojisine itme amaçlıdır.

Yaşamsal kaygılarla ayağa kalkan kitlelerin karşısına toplumun diğer bir kesimini iterek kişisel ikballeri için çıkış yolu aramak bir yolun sonuna geldiğimizin göstergesidir. Yolun sonu Türkiye halkı için değil kendi geleceğini, kendi kişiliğini, kendi hayatını herkesin sahip olduklarından öte görenlerin sonudur. Türkiye’de bir dönem sona ermektedir. Bütün bunlar bu sonun başlangıcıdır.”


Cihangir’in mahalle kültürü

tqjbU_1465850154_1002

Sakinlerinin çoğunlukla zengin, ünlü ve elit olmasına rağmen Cihangir, muadili Nişantaşı ya da Etiler gibi semtlerden oldukça farklıdır. Burada oturanlar gösterişi, abartıyı ve faşizimi sevmez, herkesin ve her kesimin yaşam hakkına saygı duyar, balkonunu ve kapısının önüne saksıda çiçekler koyar. Çünkü buranın halkı mahalle kültürünü yaşatmaya çalışır, dolayısıyla dayanışma ve hoşgörü semtin her yerinde hissedilir. Mahallenin demirbaş esnafı muhafazakar kesimden olsa da, genelde kimse diğerinden rahatsız olmaz.

Cihangirli, semtine olduğu kadar esnafına da sahip çıkar. Önceki hafta meydana gelen doğalgaz patlamasında hayatını kaybeden simitçi Feridun Yükseltürk için kazanın ertesi günü simit arabasını çiçeklerle süsleyip, mum yakıp, Yükseltürk’le ilgili anılarını anlattıkları bir anma gerçekleştirdiler.

Bu mahallenin başka bir özelliği ise; “mahalle baskısı” denilen faşist adetlerin ters yönde uygulanmaya çalışılmasıdır. Genelde kalabalık olan tarafın azınlığa uyguladığı kendilerine benzetme çabaları olarak görünen mahalle baskısı Cihangir’de azınlık kesim tarafından çoğunluğa uygulanmakta, İslami hayat anlayışı semt sakinlerine şiddet zoruyla benimsetilmeye çalışılmaktadır.

Firuzağa Kahvesi ve Cihangir hoşgörüsü

firuzaga-696x400

Defterdar Yokuşu ile Sıraselviler Caddesi‘nin kesiştiği dörtyol ağzı, Cihangir’in merkezi olarak bilinir. Bu meydanın köşesinde yeşil renkli tarihi bir cami bulunur. Son zamanlarda bu cami, forumların yapıldığı mekan ve sokak gösterilerinin merkezi haline geldi. Dolayısıyla polis ve gösterici çatışmaları da bu cami önünde olmaktadır.

Caminin ana caddeye bakan kısmı, avluyu paylaşan üç kahvehaneye ve bir lokantaya kiralanmış. Kahvehaneler, alanı ortak kullanır; masalara örttükleri örtülerden kendi müşterisini ayırır. İsteyen sıkış tepiş yerleştirilmiş bu masalardan birine oturur, kahvehane sahipleri müşteri kavgası yapmaz. Bu üç kahvehanede sadece çay ve kahve satılır, müşteriler yiyeceklerini kendisi getirir. Kahvelerin iç mekanı yoktur, müdavimler yaz kış dışarıda oturur. Buradaki kahvehane sahipleri yıllardır ne masaları ne de çay ocaklarını değiştirmiş, hiç bir renovasyon ya da modernleşme yapmamış, hep aynı kalmış. Cihangir aslında otantik ve marjinal kafeleriyle tanınsa da Firuzağa Camii kafelerinin yeri ayrıdır.

cihangir firuzağa camii kafeler

Bu kahvehanelerin masaların arasında bir de musalla taşı bulunmaktadır. Bu taşın üzerine genelde kediler yatıp güneşlenir ya da masa bulamayan çayını koyar. Camiden cenaze kalkacağı zaman kahvenin tüm müşterileri kahvenin bahçesindeki masaları boşaltıp kenara çeker, cenaze boyunca eğer başka yere gitmemişlerse kenarda sessizce bekler ya da cemaate katılır, cenaze sonunda masalarına dönerler. Ne var ki; hoşgörü geleneğinin en güzel örneklerinden biri olan bu bu gelenek, bazı kişileri rahatsız etmiş ve şikayet üzerine kafe sahiplerine para cezası verilmişti.

Cihangir İstanbul’dur

Ülke içindeki politik ve ekonomik sorunların üzerini örtmek ve halkın kafasını dağıtmak için yaratılan sahte gündemler ve Havuz Medyası olarak adlandırılan yayın kuruluşlarının yalan haberleriyle ülkedeki asıl sorunların farkına varılamıyor. Türkiye’deki asıl sorun, giderek yozlaşan ahlak anlayışı ve kaybolan hoşgörü kültürümüzdür. Günümüz iktidarının desteklediği muhafazakar kesimin yok etmeye, ülkenin geri kalanının ise muhafaza etmeye çalıştığı bu kültür ise en modern haliyle Cihangir’de yaşatılmaktadır.

cihangir datlı maya
Fotoğraf: svabodda

Cihangir aslında sadece semt sakinleri için değil, her yaşta İstanbullu için bir anlam taşır. Burası tüm İstanbul’un gelip gittiği, Roma Merdivenleri’nde Boğaz manzarasına karşı bira içtiği yerdir. İktidar zihniyetinden aldıkları cesaretle giderek daha da pervasızlaşan gericilerin zaman zaman sergilediği tehditkar faaliyetler Cihangir’in havasından henüz fazla bir şey kaybettirmedi. Çünkü Cihangir sakinleri, mahallesine ve kültürüne sahip çıkmakta oldukça kararlı.


Not: Bu yazı için verdiği bilgilerden dolayı Cihangir sakinlerinden Levent Yorulmaz‘a teşekkür ederiz.


Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.