Toplumdan aynalanan benlik

Benlik, kişinin insanı insan yapan özelliklerini, özünde yer alan varlığı temsil ederek, kişiliğin çok üzerinde tanımı olan bir kavramdır.

Benlik, kişinin insanı insan yapan özelliklerini, özünde yer alan varlığı temsil ederek, kişiliğin çok üzerinde tanımı olan bir kavramdır.

İnsan, düşündüğü, hissettiği, tasarladığı, ürettiği, sezdiği tüm yönlerinin birleşimi olan bir varlıktır. Bununla birlikte kendisini, özünü ortaya koyduğu çalışmalar hep başka etmenler tarafından da etkilenegelmiştir. Diğer canlılarla, doğayla, teknolojiyle, modayla sürekli etkileşim içindedir. İnsanı bu denli etkileyen nesneler dünyası olmasaydı bu yaratıcılığına nasıl yansırdı?

Ait hissetmemek yalnızlık mıdır?

Peki, sahip olduğumuzu düşündüğümüz başarılarımız, mutluluklarımız, üzüntülerimizin ne kadarı bize ait? İnsanın içinde bulunduğu sosyal ortamı onun nerede büyüyeceğini, hangi okula gideceğini, kimlerle arkadaşlık edeceğini belirlerken tüm bu etkileşimlerden çok uzak bir yaşantıyı tasavvur etmek, fantezi dünyasında yaşamak gibidir.


Bazen doğduğun, büyüdüğün ortamın dilini çözemezsin. Başka bir yerlere ait olduğun inancıyla hiçbir yere, hiçbir kültüre ait olmadığını düşünerek yaşarsın. Bu duygu durumu, insanın yalnızlığını doruk noktada hissettiği bir durumdur. Kendisiyle birlikte anlaşılmamayı ve sessizliği getirir. Bazen biraz da çaba ve motivasyon getirir. İçinde bulunduğu sosyal ortamın sınırlarını zorlar  bu durumda. Bu zorlanmalar içinde büyüdükçe yeni zorluklar sarabilir çevresini. İçinde bulunduğu coğrafya, siyasi ortam yine kişinin yapmak istediklerini, ürettiklerini, beklentilerini etkileyebilir. Bu durumda ya hiç o fantezi dünyasından çıkmayacaktır ya da çevresinin ve yaşamın ona sunduklarının sorumluluğunu alarak devam edecektir büyümeye. Benlik saygısına sahip olarak ya da özgüvenini yitirerek devam eder hayatına.


Savaştan etkilenmeyen bir yazar, adeta yok gibidir

Benliğin gelişimini etkileyen en büyük etmenlerden birisi güven duygusudur. Önce aile içinde oluşan, sonrasında büyüdükçe gelişen çevre ile birlikte sosyal ve siyasal alanları kapsayan güven duygusu, adını andığımız başarıları etkileyen önemli bir unsurdur. Gerek bilim gerek sanat ve diğer zanaat alanlarıyla uğraşı içinde olan insanların eserlerinde toplumlarındaki siyasal çağın etkileri yoğun olarak görülmektedir.


Savaştan etkilenmeyen bir yazar -ki bu etkileşim her bireye göre farklılaşır- yok gibidir, terör saldırıları sırasında işini hakkıyla yapmaya çalışan bir bilim insanı, esnaf, turizmci, sağlık görevlisi ve bilumum toplum insanı, içinde bulunduğu coğrafyanın gelişmelerinden etkilenir. Bu etkileşimle birlikte çalışmalarının sonuçları gelecek yüzyıllara taşınır. Bir üreten yoktur ki salt öz benliğinin yansımalarını eserine yansıtsın. Bu anlamda refah içinde yaşayan toplumlar ile risk ve güvensizlik altında olanlardan çıkacak ürünler farklılaşarak toplumun aynası görevini görecektir.

Gecikmeden yeni hayaller ve yeni renkler lazım


Özlem Akkel
Özlem Akkel | Klinik Psikolog. Kadıköy 1983 doğumlu olan yazar 8 yaşından itibaren yazdığı şiirler ile yaşamdaki konumunu tanımlamıştır. 2006 yılında psikoloji lisans, 2016 yılında klinik psikoloji yüksek lisans bölümünü başarı ile bitirmiştir. Psikolog olarak aldığı görevlerin yanı sıra çeşitli dergi ve gazetelerde mesleki ve edebi yazıları yayınlandı. “3’e 1 Kala Babam ve Ben’’ adlı bir şiir kitabı, “ADAM Yüzleşme” ve "Dönüşüm isimli romanları yayınlandı.