26 Mart tarihinde gerileme hareketi yapmaya başlayan gökyüzünün büyük öğretmeni Satürn 13 Ağustos’ta direkt hareketine başlıyor. Baskı hissettiğimiz, kısıtlandığımızı düşündüğümüz ve bir türlü ilerleme şansı bulamadığımız konularda sorumluluk alıp yeniden yapılandırmaya başlayacağımız günlerdeyiz artık.
26 Mart – 13 Ağustos Satürn Yay Burcu Retro süreci
26 Mart’tan bu yana enerjisini içeri döndüren Satürn’ün bu süreçte yaşattığı aksaklıklar, hissettirdiği çaresizlik, engellenmişlik hissi, içsel ağırlık ve yaşam enerjisindeki soğukluk gibi duygularından sıyrılma zamanlarındayız.
Artık yaşam yolculuğumuzda içinde bulunduğumuz şu süreçte “sınav “adı altına ele aldığımız her ne varsa karşımıza çıkan, işte o konularda harekete geçme zamanlarındayız. Bakalım Satürn’ün Yay burcundaki geri hareketine başladığı tarihte ne notlar düşmüşüz?
Düz hareketine başlayan Satürn, Yay burcunda Mars ile birleşerek bizlere yeni bir döngünün de başladığını haber veriyor yaşantımızda inşa etmemiz gereken konularla ilgili. Satürn geri gitme dönemlerinde uzun zamanlı projelerimizle ilgili konuları ele aldıysak ve organize olup dikkati de elden bırakmadıysak geleceğe dönük konularda başarı şansımız artacaktır hiç şüphesiz.
Burada bir not düşmeliyim astrolojinin sembolizminden faydalanmak adına. Hayatımızda yapılandırmak istediğimiz bir alan varsa, önemli bir organizasyon yapmak istiyorsak, temel atmak istiyorsak çok önemli bir proje için, bunda Satürn’ün gerileme dönemlerini dikkate almalı, bu tip gündem maddelerimizi gerileme bitimine ertelemeliyiz.
Satürn 25 Mart – 13 Ağustos: Yaratan ile anlaşma
Satürn, 25 Mart – 13 Ağustos tarihleri arasında Yay burcunda geriledi demiştim. Ateş elementi bir burç olan Yay’da bulunan Satürn kimliğimizi ortaya koymakta kaygı duymamıza, kendimi ifade etmekte zorluklara neden oldu. Hayatın akışına kendimizi bırakmak, Yay burcuna özgü olan iyimserlik ve heves, olaylara geniş perspektiften bakma, hayata güven duyma gibi konular zorlaştı. Özellikle gerçekçi gezegen Satürn ile hayallerin gezegeni Neptün çatıştı ve bu çatışma da hala devam ediyor. Gerçekle hayal birbirine savaş açtı, kaygı, endişe, karamsarlık ve korku duyguları hayallerimizin önünde sert bir kaya gibi durdu adeta.
Peki derdi ne bu Satürn’ün?
Ne diye olur işimizi olmaza, pürüzsüzce akan konularımızı engellemeye ya da ne bileyim bizi aklımıza olmayanı başımıza getirerek durduruyor ve korkutuyor? Ne istiyor ki bizlerden?
Ezoterik bilgilere göre dünyada yaşamak için ayrılan ruha doğma zamanı geldiğinde, alternatifler arasından kendi ruhsal ilerlemesine, tekâmül etmesi ve ruhunun ilerlemesine yardımcı olacak en iyi genetik kodlara sahip anne – babayı ve yaşayacağı coğrafyayı seçmesi için özgür iradesini kullanmasına izin verilir.
Sonra da dünyada bulunacağı süre boyunca hem öğreneceği hem de etrafına varlığı ve eylemleri vasıtasıyla öğreteceği katkı için bir yaşam programı (ruhsatı) seçer.
Ruh bunu kabul eder ve Yaratan ile bir anlaşma yapar, “söz” verir. Bedenlenerek dünya yaşamına başlayan ruh, dünya yaşamının cazibesi içerisinde tamamen verdiği bu sözü unutur. Olayları kısıtlı algılamaya başlar ve ona göre “her şey yolunda giderken” birden bazı konular sekteye uğramaya başlar.
Normal ilerleyen şeyler bir anda açmaza girer. “Bu da nereden çıktı?”, “Niye olmuyor ki şimdi bu işim? “demeye başlar o anda. Aslında olan şey içsel olarak ezeli ve ebedi bir makamda verdiğimiz sözü unutmamız neticesinde Yaratan’ın yıldızlar ve göksel tesirler aracılığı ile bir uyarı göndermesidir.
Satürn ise işte bu uyarı mekanizmalarından bir tanesidir sadece. Sonuçta Satürn de diğer gök cisimleri gibi kendi yörüngesinde dönüp durmaktadır, bir sopası yoktur ikide bir bize uzanıp ensemize vuran.
İstediğimiz bir şey olmuyorsa
Eğer çok istediğimiz bir şey olmuyorsa, istediğimiz düzeyde bir gelişim kazanmıyorsa, bu durumda “o şeye” henüz hazır olmadığımız anlamamız gerekiyor. Çok önce yaptığımız anlaşma gereği “o şey” belki de bizim yaşam ruhsatımızda bulunmuyor olabilir.
Ya da yaşam ruhsatımızda bulunuyordur ama biz o konu ile ilgili gereken sorumlu davranışı gösteremiyor olabiliriz. Satürn gezegeninin daraltan ve sınırlayan, engelleyen enerjisi, bir nevi ayar mekanizması olarak bizleri henüz hazır olmadığımız ya da haddimizi aşan konularda adeta “denetçi” görevi üstlenir.
Eğer irademizi güçlü kılmayı başarabilirsek, “Niye olmuyor? Neden ama?” diye sızlanıp kaderimize isyan etmek yerine; dönüp yaratanımıza “olmuyorsa vardır senin bir bildiğin, ben sana güvenirim tüm benliğimle” diyebilsek; doğru yerde, doğru zamanda harekete geçmekte zaman içerisinde ustalık kazanabilsek ve en önemlisi sabretmeyi öğrenebilsek, Satürn enerjisi bizlere eşsiz güzellikte ödüllerini sunacaktır hiç şüphesiz.
Üstelik bunlar büyük iyicil Jüpiter’in getirdiklerinden farklı olarak temeli sağlam ve uzun süre kalıcı olacak ödüller olacaktır. Tecrübe ve sabırla edinilmiş ödüllerdir bunlar çünkü.
Gökyüzünün iki zorlu gezegeni Mars ve Satürn şimdi Yay burcunda kavuşarak bizleri kendi yaşam ruhsatlarımızda olan gerçekliğimize taşıyacak 28-30 yıllık bir döngüyü başlatacaklar. Üstelik bu kavuşum değişken bir burçta olduğu için karşı koymamızın çok zor olacağı değişim ve dönüşümleri de beraberinde getireceğe benziyor.
Her birimizin yaşam yolculuğunda kilometre taşlarından biri olacak bu süreçte kendi gerçeklerimizi ağırbaşlı ve sorumlu bir şekilde ele alıp, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda sadelik, hoşgörü ve tevekkül içerisinde; kendimizden daha yüksek bir akıl ile oluşturacağımız, korkudan çok sevgiye dayalı bir bağ ile güven dolu ve aydınlık yaşam planlarımızı oluşturma günlerindeyiz.
Her birimizin yolu açık, gökyüzü ise rehberimiz olsun…