Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıroğlu serbest

‘Şort saldırganı’ Abdullah Çakıroğlu ilk duruşmada tahliye edildi. Kararı duyan hemşire Ayşegül Terzi “Çıkınca beni öldürür” diyerek gözyaşlarına boğuldu!

aysegul-terzi-abdullah-cakiroglu

Çekmeköy’de belediye otobüsünde yolculuk yapan hemşire Ayşegül Terzi’ye şort giydiği için tekme attığı gerekçesiyle 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlanan saldırgan Abdullah Çakıroğlu ilk duruşmada serbest bırakıldı!

Çakıroğlu’nun duruşmadaki ifadeleri dinleyenleri adeta çileden çıkardı. Ruh sağlığının bozuk olduğu iddiasını sürekli dile getiren sanık Abdullah Çakıroğlu “Ortak yaşam alanına yakışmayacak şekilde giyim kuşamı vardı. Orada herkesin ruh dünyasını etkiliyordu. Kadının örtüsünün olması gerekir. Aksi halde insanları suça teşvik ve tahrik ediyor” dedi. Saldırıya uğrayan Ayşegül Terzi’nin sık sık gözyaşı döktüğü görüldü. Terzi, yeniden saldırıya uğramaktan korkutuğu belirtti. Saldırgan Abdullah Çakıroğlu ilk duruşmada tahliye edildi.


Davaya çok sayıda katılma talebi

Anadolu 40. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Abdullah Çakıroğlu ve avukatı, Ayşegül Terzi ile çok sayıda kadın avukat hazır bulundu. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, İzmir Barosu, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu avukatlarının da bulunduğu duruşmayı Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da izledi. Avukatlar ve Nazlıaka davaya katılma talebinde bulundu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yanısıra çok sayıda izleyicinin katıldığı duruşmada çevik kuvvet ekipleri de önlem aldı.

Gözyaşlarına boğuldu!

Duruşma salonuna ilk olarak hemşire Ayşegül Terzi’yle annesi, babası ve avukatları alındı. Sonrasında duruşmaya sanık Abdullah Çakıroğlu getirildi. Bu sırada Terzi gözyaşlarına boğuldu. Duruşmada kimlik tespiti yapılan Abdullah Çakıroğlu 35 yaşında, bekar ve 10 yıldır özel güvenlik görevlisi olduğunu belirterek lise mezunu olduğunu söyledi.

İşte Abdullah Çakıroğlu’nun ifadesi

“Murat diye bir hoca efendi vardı. Bu hoca efendiye gitmiştim 2 yıl önce. İlaç vermişti bana iyi olmuştum. Bu hoca efendi en son hastalığım kendi kendime konuşma hallerim artmıştı. Aradım kendisini ilaçları bana göndermesini istedim. Kendime geldim çalışmaya başladım. 1,5 yıl kimseye bulaşmadım. En son çalıştığım yerde bir tartışma oldu, nüksetti hastalığım oradan çıktım. Kendimi bir süre sonra iyi hissettim ve çalışmaya başladım. Yine kendi kendime konuşma bağırma çağırma hallerim arttı. Bahsettiğim hocadan telefonda ilaçları istedim. Telefonda kendisiyle görüşme kaydı var. İki gün üst üste nöbete kalınca psikolojim bozuldu, konuşma seanslarım arttı. Otobüsteski hadise vuku buldu. Otobüste daha önceden tanımadığım bayanı gördüm. Oturuşu müstehcendi. Kendisine doğru oturmasını söyledim. Suratıyla “Sana ne?” anlamında bir işaret yaptı ben önüme döndüm.

Sonra hazmedemedim bunu istem dışı reflekste bulundum. Yaptığımı doğru bulmuyorum bayanın oturuşunu da doğru bulmuyorum. Benim hastalığım nüksettiği zaman yüzüm simsiyah olur. Bilgisayarımda bir tane resmim vardır, yüzümün rengi simsiyah olmuştur. Hastalığımın boyutunu gösteriyor ve burada sara hastalığım olduğunu anladım. Her zaman değil ayda yılda bir olan hastalıktır. Oturuşunu doğru bulmadım. Kendisini uyardım, hiç umursamadı. Oturuşunu düzeltmeyince bu olay vuku buldu. Bayan bayıldığını söylemiştir ama bayılmamıştır. Hem otobüste hem de hastanede tartaklandım. Hapishanede psikolojik saldırıya uğradım. Sonuçta bu olayda sara hastalığımın etkisi büyüktü. Çalıştığım ortamdaki arkadaşlarıma da sorabilirsiniz.

Kendi kendime konuşmam artmıştı, saldırma eğilimim de. Erenköy’ün haricinde başka bir yerde tedavi görmedim. Hoca efendiye gittim, cinler musallat olmuş dediler. Ortak yaşam alanına yakışmayacak şekilde giyim kuşamı vardı. Orada aile var, çocuk var, herkesin ruh dünyasını etkiliyordu. Kuranı Kerim’de doğrular birinci derecede yazmaktadır. Kadının örtüsünün olması gerekir. Aksi halde insanları suça teşvik ve tahrik ediyor. İnsanın şehvet duygularını kabartıyor. Benim şehvet duygularımı kabartmadı ancak kendine yakışmadığı için istem dışı davranışta bulundum…”

Fotoğraftaki adamın yüzüne özenle bakın; ne görüyorsunuz?

Ayşegül Terzi: Korkuyorum

Karakolda söylediklerinin tam yazılmadığını söyleyen Ayşegül Terzi, sanığın hiçbir suçlamasını kabul etmedi. Sanığın eylemini dine bağlamasını doğru bulmadığını söyleyen Terzi, “sanık evime çok yakın oturuyor, serbest bırakırsanız bunu bana tekrar yapabileceğini düşünüyorum” dedi.

Terzi’nin avukatı Bahar Ünlüer Öztürk de müvekkilinin baş ve çene bölgesine ölümcül bir darbe aldığını ve darbenin etkisiyle başının cama çarptığını hatırlatarak şunları söyledi:


“Adli Tıp anabilim dalından aldığımız raporda fiziki ve psikolojik travmalar tespit edilmiştir. Hala ailesi işe getirip götürüyor. İnsanlara karşı hala kuşkulu davranmakta, dolaysıyla sanığın eylemlerinin müvekkilimin hayatına olumsuz etkisi hala devam etmektedir. Cinsiyeti ve kıyafeti yüzünden sanık tarafından şiddete uğramış, otobüsteki kişileri de tahrik etmeye çalışmıştır. Sanık fiiliyle müvekkilim nezdinde tüm kadınları aşağılamış, toplumun bir kesimine karşı diğer kesimini karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Ülkemizde yasamızda anayasamızda belirlendiği gibi din ve vicdan özgürlüğü bulunmaktadır ve anayasamızca da teminat altına alınmıştır. İnsanların kendi belirledikleri din ve inanç kurallarına göre yaşamaları mümkündür ama toplumu şekillendiremez. Sanığın iddianamede tanımlanan suçların niteliği ve CMK 100. maddede devam eden tutuklama koşulları aynen devam ettiğinden CMK 100 ve devamı maddelerince tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz. ”

Tanıkların ifadeleri

O sırada otobüste bulunan ve saldırgana müdahale eden tanıkların biri olayı şöyle anlattı:

“Sabah otobüse bindim arkaya doğru ilerledim, Ayşegül Terzi’nin yanı boştu, 3 durak sonra inecektim rahatsız etmek istemedim. O sırada biri elleriyle omuzumda güç alarak tutamaçlara tutundu ve uçarak kadının yüzüne tekme attı. Ayşegül Terzi ağlıyordu. Neden vuruyorsun bir bayana bu yapılır mı dedim. Kendi kendine bunları öldürmek lazım, kafalarını koparmak lazım, otobüsü cünüp ve cenabet etti, otobüse şeytanları topladı diye söyleniyordu. Bacağıma sarıldı otobüsün koridoruna düştük, üzerimden aldılar, otobüs durunca atladı biz de yakalayıp etkisiz hale getirdik daha sonra bir boşluktan yararlanıp kaçtı.”

Diğer tanık ise ” sanık birden ayağa kalktı inecek sandım. Koridora inmeden adımını atıp üstteki demirlere tutunarak ayağının altıyla müştekiye tekme attı. Müştekinin suratına geldi. Tekmeden önce müşteki ile sanık arasında herhangi bir söz ve davranışa tanık olmadım” dedi.

Sanık Abdullah Çakıroğlu’nu hiç görmediğini söyleyen otobüs şoförü Şaban Bıyıklı polise neden haber vermediniz sorusuna “Bacımdan ses çıkmadı, yolcular da ses etmediler ben de yoluma devam ettim” şeklinde cevap verdi.

Sanık: Genelkurmay Başkanı olduğumu söyledim

Müşteki ve tanıkların ifadelerine ilişkin sözü sorulan saldırgan Abdullah Çakıroğlu, “benim vuruşum orta halli bir vuruştu, ayağımda spor ayakkabılarım vardı, spor ayakkabılarım esnektir. Raporunu abartılı buluyorum. Genelkurmay Başkanı olduğumu söyledim, hasta olduğumun en büyük delili budur. şeytani bir şey olduğunu söyledim. Başka bir şey hatırlamıyorum” dedi.

İddianameden

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 23 yaşındaki Ayşegül Terzi’nin Maslak’ta bir özel hastanede hemşire olduğu, olay günü olan 12 Eylül tarihinde otobüse bindiği ve Çekmeköy’de mevkiinde otobüste yolcu olarak bulunan Abdullah Çakıroğlu’nun Terzi’nin yüzüne tekme atmak suretiyle yaraladığı anlatıldı. Çakıroğlu hakkında “İnanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”, “Kasten yaralama” ve “Hakaret” suçlarından toplamda 2 yıl 7 aydan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

TKDF Başkanı’ndan çarpıcı tespitler

Bu davasının anayasanın yaşam hakkı ve inanç özgürlüğü açısından çok önemli olduğunu kaydeden Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü “Duruşma salonundaki sanığın hala kendinden emin ve yaptığına olan inancı nedeniyle de önemi daha iyi algılandı” ifadelerini kullandı. CNN TÜRK’e konuşan Güllü şu sözlerle devam etti:

“Giyinme, otobüste oturma dini davranış motiflemesi açısından uyguladığı tekme bizim kabul edilmezimiz. Bu örnek bir davranış oluşturuyor. Toplumum yapı taşları din motifleri üzerinden örüluyor. Karşı çıkışımız bu yüzden . Tabi bu davanın bir yüzü. Öteki yüzünde yerel yönetimlerin tutum ve davranışını, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinden yoksunluğunu, vaka sırasında uygulama yönetmelikler eksikliği, travma yönetememe beceriksizliği gibi konuları olayın kadın hakları açısından daha az önemsediğimiz için gündeme taşımıyoruz. Sonuç tutuklu yargılanması olmalı. Hem de yaşam hakları ihlali ve toplumda kin ve nefret duyguları oluşturarak toplumu bilmeye yönelik bir suç olduğu için…” (DHA)


Ayşegül Terzi: Şort giydiğin için tekme ye; ya sonra?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.