Erdoğan’ın politikalarını sürdürdüğü sürece AK Partiliyim

Türkiye’de en net görülen kutuplaşmalardan birisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevenler ve sevmeyenler arasında. Milyonlarca insan neden ısrarla AKP’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemekten vazgeçmiyor? AKP’li ve Erdoğan fanatiği olduğunu söyleyen Adıyamanlı Hüseyin Tümer İndigo Dergisi’ne kendi sebeplerini anlattı.

Milyonlarca kişi neden AKP'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklemekten vazgeçmiyor? Erdoğan fanatiği olduğunu söyleyen Hüseyin Tümer...

Röportaj | Hüseyin Tümer (Adıyaman)

Hüseyin Bey, karşı fikirde olanların anlayamadığı bazı konular var. Bir AKP’li olarak bu konuları aydınlatabilir misiniz?

Memnuniyetle. Ama şunu söyleyeyim; ben sıradan bir vatandaşım, siyasetçi değilim. Bende çıkar ilişkisi olmaz. Sadece ispat edebileceğim cevaplar vereceğim. Bence insan her yerde doğruları söylerken cesur olmalı. Güzel bir röportaj olacağına inanıyorum, çünkü ben Kürt asıllı milliyetçi bir vatandaşım. Bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.


Kendinizi tanıtır mısınız önce?

36 yaşındayım. Adıyaman’da yaşıyorum. Isı yalıtım izolasyon malzemesi imalatı ile ilgili iş yerim var. Evli ve 3 çocuk babasıyım. En özel hobim olta balıkçılığı. Yüzmeyi çok severim. Bugüne kadar herhangi bir partiye üyeliğim olmadı ama siyaseti, icraatları ve cesareti nedeniyle Erdoğan fanatiğiyim diyebilirim. Ve AKP Erdoğan’ın politikasını devam ettirdiği sürece de Ak Partili’yim.

Hangi icraatları sizin için önemli?

Bunu günlerce anlatmam gerekir: Şehrimin bütün yolları Avrupa standartlarında şimdi ve belki de birçok siyasi liderinin gözünde küçük görülen Adıyaman’a Türkiye’nin üçüncü büyük köprüsü yapıldı. Üstelik Erdoğan’ın bir mitinginde orada bulunan insanların ‘biz köprü isteriz’ sloganları üzerine.

Peki tüm bu inşaatların doğaya zarar vermesi, ihalelerin sadece AKP’li firmalara verilmesi ve geçişlerin pahalı olması konusunda ne dersiniz?

Yapılan köprülerin doğaya zarar verdiğini ve torpil yapıldığını asla düşünmüyorum. Kamuoyu böyle büyük yatırımların takipçisi. Karşıt medya ve muhalefet bu işleri araştırıyor. AKP’nin açığını arıyor ama bulamıyorlar.

Milyonların hissettiği bu Erdoğan sevgisinin politik olmayan nedenleri nedir sizce?

Binlerce sebebi var. Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken kendisinden 1150 km uzaklıktaki Adıyaman’ın ve birçok köyünün ahalisinin evinde resmi vardı. Ama Kadir Topbaş’ın burada hiç kimsenin evinde resmi yok. Allah istediğini sevdirir, istediğini sevdirmez. Simit satan, top oynayan, mütevazi bir ailenin çocuğu. Zaten evvelden gönlümüzdeymiş. 15 Temmuz gecesi yüz binlerce kadın ve yaşlı evlerinde onun için dua ediyordu. Böyle bir şerefe her insan nail olmaz.

“Her ülkenin bir Erdoğan’ı olsaydı, dünya güllük gülistanlık olurdu”

Erdoğan eskiden yurt dışında da “Dünya Lideri” olarak tanınırken, bugün birçok ülkede “Diktatör” olarak anılıyor. Komşu ya da uzak birçok ülke ile sorunluyuz. Sizce neden?

Erdoğan’ı sevmeyen yabancı ülke liderleri ve medyaları bu algıyı enjekte ediyor kendi toplumlarına. Erdoğan’ı diktatör ve bizi kötü bir halk gibi gösteriyorlar. Fakir ülkeleri, mazlum halkları dolaşın ve görün onlardaki Erdoğan sevgisini. Erdoğan bütün halkları sever. Erdoğan’ın sorunu dünyayı yöneten ülkelerin adil olmaması, mazlumun yanında durmamaları ve güçlüden yana olmaları. İnanın her ülkenin bir Erdoğan’ı olsaydı, dünya güllük gülistanlık olurdu. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyebilen bir lider varsa, getirin onu da severim ben. AKP’ye üye bile değilim sadece oyumu AKP’ye veriyorum. Hiçbir çıkarım ve menfaatim de yok. Biz bütün dünya halklarını çok seviyoruz ama acımasız zulüm yapan, adil olmayan, mazlumu sevmeyen yönetimleri hiç sevmiyoruz.

Son 15 yılda birçok destekçisi Erdoğan’ı terk etti. Buna rağmen iptal edilen Haziran seçimleri Kasım’da yenilendiğinde AKP oylarında büyük bir artış oldu. Bunun sebebi nedir?

Erdoğan’a ve AKP’ye karşı son birkaç yıldır Suriyeliler, 17-24 Aralık ve PKK üzerinden algı operasyonları yapılıyordu. Bu algıdan etkilenenler oldu tabii. Bir de; nasıl olsa AKP seçimi kazanır hissiyle AKP destekçilerinin gevşemesi var. Ayrıca HDP barajı geçemese çözüm süreci bozulur, ülke kaosa sürüklenir gibi topluma enjekte edilen algı. CHP ve FETÖ’nün bile HDP ile ortak çalışması da etken oldu. Ama neyse ki hatadan çabuk dönüldü.

“Ben Erdoğan’ın bilerek tek bir kuruş kul hakkı yiyeceğini düşünmüyorum.”

17-24 Aralık’ta yayınlanan kasetler sizce sahte mi?

17 Aralık kesinlikle FETÖ’nün Türkiye hükumetine karşı bir darbe girişimiydi. Ayakkabı kutularının içinde paralar ve bu paraları Erdoğan’ın Türkiye’den çaldığı vs. Bence inanmak için insanın akıl tutulması yaşaması gerekir. Erdoğan’ın sağındaki solundaki adamlar FETÖ’cü çıktı, yaveri mesela. İnanın bu adamlar yıllardır Erdoğan’ın açığını arıyorlar. En yakınındaki adamlar ajan çıkacak ve hiçbir açığını bulamayacak! Erdoğan Müslümanlığı yaşayan bir insan ve böyle biri dünya malından önce ahiretini düşünür. Ben Erdoğan’ın bilerek tek bir kuruş kul hakkı yiyeceğini düşünmüyorum.

Hangi medya kanallarını takip ediyorsunuz?

Hemen hemen bütün gazeteleri okurum, tüm TV haberlerini izlerim. A Haber, CNN Türk, NTV, TRT. Ama A Haber ve TRT’yi daha fazla izlerim. Halk TV izledim, Cumhuriyet gazetesi de okurum ama bir seviyede kapatıyorum, çünkü gerçeklerle alakasız çok bilgi var ve bu geriyor beni.

Fakat birkaç muhalif medya organı dışındakilerin tek elden kontrol edildiğine dair bir algı var. Takip ettiğiniz medyanın güvenilirliğine inanıyor musunuz?

Bu ülkede her şeyi bire bir yaşıyorum ben. Benim dağa çıkıp ölen arkadaşım da var, bana zıt görüşte olan da. Hangi kanalın, gazetenin algı yaptığını ve neden yaptığını inanın çok iyi biliyorum.

Yani TRT ve ana akım medyaya güvendiğinizi söyleyebilir miyiz? 

Evet şimdilik güveniyorum, ama daha sonra yayınlarında yalan ya da gerçeği yansıtmayan haber gördüğümde inanın mesafeli olurum.

Türkiye’nin bugün içinde olduğu sosyal ve ekonomik durumu nasıl buluyorsunuz?

Türkiye’de 1994 yılında köy ağalarının her birinin elinde 30-40 kadro vardı ve bu kadroları para karşılığı satıyorlardı. Trafikte polis durdurduğunda rüşvet vermek zorunda kalınıyordu. Şimdi hiçbir polis veya doktor rüşvet almaya cesaret edemez.

“Türkiye’deki sosyal durum 15 yıl öncesine nazaran çağ atılmış nitelikte”

Benim bulunduğum sanayi sitesinde 100’e yakın esnaf 30 bin 150 bin arası, 4 yılda geri ödeme şartlı faizsiz devlet kredisi aldı. İş kuranlara devlet 150.000 kredi veriyor ve bunun 50.000’ini geri almıyor, bağışlıyor. Böyle bir ülkenin ekonomisi kötü olabilir mi?

AKP hükümeti yokken TV’de çöpten yemek toplayan çocukları, maaş kuyruklarını, hastanede rehin kalan hastaları görürdük. Son 10 yıldır böyle tek bir haber yok. Bu ülke IMF’den para dileniyordu. Şimdi IMF’ye para verme noktasındayız. Bana yandaş medyayı takip ettiğimi söylüyorsunuz. Ben gerçekleri söyleyen medyayı izliyorum. Bu ülkeye çağ atlatan lidere, gerçeklere kör olup yalan yazan medyayı izleyemem, kimse kusura bakmasın.

İslam dini ve mezhepleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

İslam barış dinidir. İslam’ı yaşayan hak yemez, adam öldürmez, zulüm ve zina yapmaz, güçsüzü güçlüye karşı korur. Müslümanım demekle Müslüman olunmaz. Müslümanlığı yaşarsan adın Müslüman olur. Mezheplere kötü yorum yapamam ama mezheplerin çekildiği yönü tasvip etmiyorum. Aralarındaki çatışmayı aklım almıyor. Bunu da birleştirici gücü olan Müslüman bir liderin olmadığından kaynaklandığına inanıyorum.

“Erdoğan’ın iyi bir Müslüman olduğuna inanıyorum”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’li yöneticilerin Müslümanlığı doğru temsil ettiğini düşünüyor musunuz?

Geçmişte gördüğümüz yöneticilere nazaran Müslümanlığı iyi temsil ettiklerine inanıyorum. Türkiye yüzde 90’ı Müslüman bir ülke. İslam’ın şartı beş. Ramazan ayında ekranda içki kadehi kaldıran cumhurbaşkanlarımız oldu. Bence diktatörlük budur. Bir yöneticinin namaz kılması veya kılmaması kendini bağlar ama Ramazan’da İslam’ın haram kıldığı içki halkın karşında içilmez. Erdoğan’ın iyi bir Müslüman olduğuna inanıyorum. İyi bir Müslüman da hiç kimseye zarar vermez.

İslam’da gösterişin yeri var mı? Aksaray, Çamlıca Camii vs. neden yapıldı?

İslam’da gösteriş yoktur ama Aksaray farklı bir konu. Bir ülkenin sarayı o, ülkenin zenginliğinin gücünün göstergesi. Daha da ihtişamlı olması gerekirdi. Orada ağırlanacak başkanlar, krallar ve ülke temsilcilerinin psikolojisi için önemli bir külliye.

“Özgür bir ülkede herkes istediği şekilde giyinir”

Hızla artan türban kullanımı ve modası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türban, Müslüman bir kadının takması gereken bir şey ama bunu takmanın adabı var. Türban takmayan bir bayan hakkında da asla kötü düşünmüyorum. Özgür bir ülkede yaşıyorsan herkes istediği şekilde giyinir, bu kimseyi ilgilendirmez. Hükümetin ne bugün ne de gelecekte bununla ilgili bir kısıtlama yapacağına ihtimal vermiyorum.

Hüseyin Tümer adıyaman
Hüseyin Tümer

Fethullah Gülen kimdir sizce?

Gülen hakkında bir zamana kadar kötü düşünmüyordum. Bazen radyoda ve TV’de sohbetlerini dinliyor ve etkileniyordum. Biz Müslümanlar biri dinden imandan bahsetti mi, “doğru olan budur” diyoruz. İşte Fethullah Gülen de bunu çok iyi biliyormuş ve bu yüzden temelini bunun üzerine atmış. Yıllar önce güzel şeyler söylemiş, doğru işler yapmış. Hangi parti seçimi kazanmaya yakınsa ona yanaşma olmuş. Yavaş yavaş ilerledi, ama tam istediği seviyeye bir türlü gelemedi.

Evet, Ak Parti hükümeti zamanında da epey bir yol aldı, bazı şeylere göz yumuldu ama sebepleri var: Müslüman ülkede eşi başörtü takana TSK’da görev verilmiyordu. Düşünebiliyor musunuz, olacak şey mi bu? Bu ülkede FETÖ öncesinde TSK’nın içinde başka yapılanmalar da vardı yani. Başörtüsü takanlar üniversitelere giremiyor, İmam Hatip Liseleri kapatılıyor, her platformda biz özgürlükçüyüz diyenler başka insanların özgürlüklerini kısıtlıyor, asker hükümetlere müdahale edebiliyordu. İşte bu noktada başka bir yapıya, belki bazı yanlışlarına rağmen, göz yummak gerekiyordu.


“Fethullah kan emici bir ajandır”

FETÖ oluşumu ülkeye zarar verecek bir yapılanma gibi de görünmüyordu. Okul, dershane açtılar. Yardım toplayıp ihtiyacı olan öğrencilere burs verdiler, yurt dışında okullar açıp ülkeyi tanıttılar. Siz olsanız böyle bir oluşuma ‘dur’ der misiniz?

Her şey güzel gidiyordu. Çünkü FETÖ’nün bir amacı vardı. Kimse ülkeyi karanlığa gömecek bu vampirin amacını bilmiyordu. Bu yapılanma sinsice devlet kurumlarına sızmaya başladı. TSK’nın bir bölümünü, savcıları, hakimleri, eğitim kurumlarını eline aldı. Savcıları, hakimleri dinliyor, açıklarını arıyor, şantaj ve baskı ile bütün önemli kademelerde kendine eleman buluyor, üniversite sınavlarında kendi belirlediği kişilere soru cevapları gönderiyordu.

Erdoğan, “Çekin çocuklarınızı bu okullardan, bunlar vampir” dedi. Bu örgütü durdurmanın kendisinin o koltuktan edebileceğini, hatta hayatına mal olabileceğini bile bile dur dedi. Fethullah Gülen örgütü bu ülkeyi uçuruma götürmeye çok yakındı ama Reis’ten Allah razı olsun, bu vampirin kanımızı içmesine engel oldu. Benim görüşüme göre Fethullah kan emici bir ajandır.

“Kimse Erdoğan’ın din tüccarlığı yaptığını söyleyemez.”

AKP ve Erdoğan’a her zaman karşı olanlar, eskiden beri Gülen’e karşıydı. Çünkü temel olarak ikisinin de dini duyguları kullanarak halkı etkilediklerini düşünüyorlar. Bu kişiler, ki bazıları fail-i meçhul cinayetlere kurban gitti, haklı çıktılar. ‘Hoca Efendi’ artık ‘terör örgütü lideri’ oldu. Aynı kişilerin AKP hakkında söylediklerinin de haklı çıkma ihtimali yok mu sizce?

Gülen’e ‘dini kullanıyor’ diye karşı çıkanlar bir şey bildiklerinden değil, dine karşı olduklarından. Gülen’in din tüccarı olduğu görüldükten sonra onlar hükümete karşı Gülen’i desteklemeye başladılar. Kimse Erdoğan’ın din tüccarlığı yaptığını söyleyemez. Erdoğan beş vakit namaz kılan, Kur’an okuyan biri. Cuma namazını camide kılmak gerekiyor, kılmasın mı? Erdoğan’ın suçu ne? İnsan değil mi, dua edemez mi, namaz kılamaz mı? Müslüman ise bunu yapmaya mecbur yani. Türkiye’de Erdoğan olduğu sürece, emin olun, Hristiyanı, Musevisi, Budisti, Müslümanı aynı şartlarda yaşayacak. Çünkü dinimizde zorlama yoktur, herkese eşit mesafede olunmalı.

CHP hakkındaki düşünceleriniz?

CHP geçmişte defalarca bu ülkeyi yönetmiş sol bir parti. Benim için sağ-sol ifadesi yanlış ama, öyle işte. Bu yönetimlerin hiçbirinde ne kendine ne de başkasına bir faydası olmuş. Günümüzdeki CHP’ye gelelim: Türkiye’de yüzde 25-27 oy alan, sol görüşe hitap eden bir parti ne yalan söylerse söylesin, oyu ne düşer ne de çıkar. Parti lideri kim olursa olsun işi gücü iktidarı karalamak, bütün icraatlarına muhalefet etmek. Ülkesini Avrupa’ya şikayet eder, seçimlerde yenemediği AKP’nin dışarıdan bir elle devrilmesini umut eder, hükümet köprü yapar ‘köprüden geçmem’ der, havalimanı yapar ‘ordan uçmam’ der. Şaka gibi değil mi gerçekten? Yüzde 20 oyu sırf AKP’ye muhalefet yaptığı için alır, kalanını da ülkeye istikrar getireceğine inananlardan.

“AKP iktidara gelmeden önce Kürtçe müzik dinleyemezdin”

HDP?

Kürtler’in hakını savunan bir parti olduğunu söylüyor. AKP iktidara gelmeden Kürtçe müzik dinleyemezdin. Batı’ya 10 yatırım yapılırken Doğu’da bir tane yatırım göremezdin. Kürtler ana dilinde konuşamazdı, şimdi Valilik’te Kürtçe müzik çaldığını görürsen şaşırma. Normal okullarda öğrenci isterse seçmeli ders olarak alabilir. Hakkari’de Adıyaman’da, Batman’da bütün Doğu ve Güneydoğu illerinin bağlantı yolları 2-3 şeritli ve bunları yapan AKP.

Ak Parti, iş adamlarının Doğu’da yatırım yapabilmesi için sayısız teşvik paketi açtı. Herkes istediği dilde konuşuyor. İster örtün ister açık gez. Ama Erdoğan için ‘diktatör’ diyorlar. Seçimlerden önce internet sitelerinde ağza alınmadık küfürler ediyorlar. Ben üzülüyordum çünkü o küfürleri hiç hak etmiyor Erdoğan. Sırf Kürt halkının içi rahat etsin diye kellesini koltuğa aldı, Kürt açılımı yaptı iyi niyetle. Ama sabote ettiler. Kürtler evvela AKP’ye teşekkür etmeli.

“Bugün Kürt meselesi diye bir şey yok”

Geçmişte terörden ve devletten mağdur olan, evleri boşaltılan, göçe zorlanan Kürt kardeşlerimiz oldu ama Ak Parti Kürt sorunu diye bir şey bırakmadı. Kürtlerin hiçbir özgürlüğü kısıtlanmıyor zaten. Erdoğan’ın Kürtlere karşı en ufak bir ayrımcılık yaptığını görsem günahım kadar sevmem Erdoğan’ı. PKK asla Kürtleri temsil eden bir örgüt değil ve yurt dışında bu örgüt yapılanması bir algı oluşturmuş insanlar üzerinde. Orada görünenlerle Türkiye’deki hayat çok farklı.

Artan terör ve katliamları neye bağlıyorsunuz?

İşte bu doğru yolda olduğumuzu göstermiyor mu? Türkiye bütün terör örgütlerine savaş açmış durumda. Türkiye büyümekte, güç kazanmakta olan bir ülke. Tabii ki bundan rahatsız olan ülkeler terör örgütlerini Türkiye’nin önünü kesmek için desteklemekteler. Ama sağlam duvar yıkılmaz. Bir gün o terör örgütleri dönüp onların başına bela olacaklardır.

“IŞİD, İslam ile yakından uzaktan alakası olmayan bir terör örgütü”

IŞİD?

IŞİD Irak ve Suriye’deki boşluktan oluşan, İslam ile yakından uzaktan alakası olmayan bir terör örgütü ve bazı ülkelerin Suriye’de varlık gösterebilmek için kullandığı kukla. Bu ülkeler hiç bir zaman bu örgütü bitirmek için gerçek bir plan yapmak istemediler.

Ergenekon Davası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ergenekon diye bir yapılanma olduğunu düşünüyorum ama bu yapılanma ortadan kaldırılırken FETÖ yapılanmasının kendi lehine kullandığını ve suçsuz insanları TSK’dan tasfiye edip, kendine yakın elemanları TSK’ya yerleştirdiğini düşünüyorum.

Ensar Vakfı olayını nasıl yorumluyorsunuz?

Ensar Vakfında yaşanan bu olay bir komplo. O vakfa mal edilmesi yanlış.

Gezi Direnişi ve Berkin Elvan sizin için ne ifade eder?

Gezi olaylarında benim gördüklerim; birkaç çevrecinin birkaç ağacın bir yerden çıkarılıp başka bir yere nakledilmesine karşı çıkmalarıydı. Ama bunu kendisi için fırsata çevirmek isteyenler, bu ülkenin ekonomik ve yönetim şeklindeki büyümedeki istikrara tahammül edemeyen dış ve iç güçler Gezi’ye müdahil oldu ve ülke ekonomisine büyük darbe vurdular. AKP döneminde bu ülkede hiç olmadığı kadar ağaç dikildi. Berkin Elvan bu olaylara müdahil olan, polise taş atan, yüzü peçeli biri. Ben kazayla vurulduğuna inanıyorum. Medya tarafından evine ekmek almaya giden bir çocuk gibi lanse edilip algı oluşturuldu. Gerçekler hiç de öyle değildi.

“15 Temmuz bir sınavdı. O gece evlerimizden ölmek için çıktık”

15 Temmuz’un sizin için anlamı nedir? Demokrasi yürüyüşlerine katıldınız mı?

15 Temmuz yürüyüş değil, bir sınavdı. O gece eve saat 10 gibi gittim, televizyonu açtım yemek yiyordum. A Haber’i açtım ve ilk lokma boğazımda kaldı. Arkadaşlarımı aradım, kimsenin haberi yoktu. Darbe oluyordu. Amaç önce Erdoğan, sonra Türkiye’ydi. Bir insan doğası gereği kavga edeceği ya da tehlikeli bir yerden geçtiği zaman korkar. Ama o gece biz daha Erdoğan çağrı yapmadan O’nu ve ülkemizi korumak için çıktık sokaklara. Ve orada gördüğüm insanlarda ve bizde zerre kadar korku yoktu. İnan ne tanktan, ne kurşundan ne de o gece ölmekten korkuyorduk. Biz o gece evden Erdoğan ve ülkemiz için ölmek için çıktık.

Demokrasinin tarifini nasıl yaparsınız?

Demokrasi insanların eşit bir şekilde yönetilmesi, ayrımcılık yapılmamasıdır.

Atatürk size ne anlam ifade ediyor?

Atatürk’ün bu ülkeye çok şey kazandırmışken çoğu şeyi de kaybettirdiğini düşünüyorum. Mesela Latin alfabesini getirerek bir gecede binlerce alimi cahil bıraktı. O zamanlar kütüphanelerimiz yakılmış, yağmalanmış ve bunlara göz yumulmuş. Tüm tarihimiz yakılmış, adeta yeni doğmuş geçmişi olmayan bir millet haline getirilmişiz.

Bu bilgilerin kaynağı nedir?

Kaynağı dedelerimiz.

Sorularım bu kadar. Teşekkür ederim.

Ben teşekkür ediyorum. Sizden bir de ricam var: Erdoğan’ı siz de yalnız bırakmayın, inanın mazlumun güçsüzün fakirin tek umut bağladığı lider o.

**

HDP protestosu ve asıl düşündürdükleri

Lozan Antlaşması bir hezimetmiş! Lozan bir aldatmaca mıdır?

15 Temmuz: Ya hainsin, ya korkak, ya kincisin, ya hiççi


Cuntayı yıkmaya nasıl karar verdim?


Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.