Abdullah Gül yeni parti kuracak iddiası

Abdullah Gül’ün yeni parti kuracağı iddiası gündeme oturdu. Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Beşir Atalay gibi isimler geçiyor.

Abdullah Gül'ün yeni parti kuracağı iddiası gündeme oturdu. Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Beşir Atalay gibi isimler geçiyor.

Akit TV, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan istifa etmesi sonrası AK Parti’de yeni bir süreç başladığı görüşünü savunarak 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Beşir Atalay, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Mehmet Ali Şahin’i ‘yanına çekerek yeni bir parti kuracağı’nı iddia etti.

Abdullah Gül, en son AB ve OHAL sürecini eleştirmişti

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 15 Kasım 2016 tarihinde yaptığı açıklamada; AB üyelik müzakereleri sürecinde son dönemde yaşananları sağlıklı bulmadığını belirtmişti. Gül, “Burada mantaliteyi iyi koymamız gerekir. Bu süreç bizim işimize yarıyor mu yaramıyor mu? Sürekli işimize yaramıştır, ekonomik olarak da siyasi olarak da yaramıştır. Nitekim en büyük ekonomik büyümeleri o dönemde gerçekleştirdik” demişti.


“Süreci sağlıklı bulmuyorum”

Yaşanan süreci sağlıklı bulmadığını belirten Gül, “Bunlara kendi çıkarımız açısından bakıyorum. AB üyeliğini Cumhurbaşkanı olduğumda muhatabım Cumhurbaşkanlarına gerek ikili gerekse açık toplantılarda çok söylemişimdir. Esas hedef, AB’nin 27-28 üye ülkesinden biri olmak değildir; mesele o seviyede bir ülke olmaktır. Bunu Avrupa’yı tatmin etmek, Avrupa’ya taviz vermek anlamında görürseniz yanılırsınız” diye konuştu.

“Türkiye bu süreçte güçlü mü zayıf mı hale geldi?”

Türkiye’nin bu süreçte güçlü mü zayıf mı hale geldiğinin dikkate alınmasını gerektiğini belirten Abdullah Gül şunları söyledi:

“Bu süreçte Türkiye güçlü hale mi geldi zayıf bir hale mi? Bakıldığında, reform sürecinde gerek siyasi gerek ekonomi gerek ‘Maastricht’ kriterleri dediğimiz onun temeli çalışan, işleyen fonksiyonel serbest bir piyasa ekonomisini sağlamaktır. Bunu sağlamak için biz, bazı kuralları, kanunları değiştirdiysek, bazı düzenlemeleri yaptıysak bu Türkiye’nin aleyhine olduysa zaten yapmamamız lazım. O zaman suçlu oluruz. Ama Türkiye’ye fayda getirdiyse o zaman AB’den faydalanıyorsunuz demektir.

Nihayetinde bu süreç içerisinde Türkiye’ye en büyük yabancı sermaye böyle geldi. 2002’den önce Türkiye’ye yıllık 1 milyar dolar yabancı sermaye ancak gelirdi. Öyle yıllar oldu ki biz bu reform sürecine başladık, bütün kurallarımızı ‘upgrate’ ettiğimizde Türkiye’ye yıllık 25 milyar dolar hatta 28 milyar dolara kadar sermaye geldi. Zaten tasarrufu olmayan bir ülkeyiz, tasarruf olmayınca nasıl yatırım yapacaksın, nasıl büyüyeceksin? O zaman başkasının tasarrufunu alıp getireceksin kendi ülkenin çıkarı için kullanacaksın.

“En büyük ekonomik büyümeleri o dönemde gerçekleştirdik”

Temel hak ve özgürlükler konusunda standartlarımız daha yüksek değilse bu Avrupalıya verilen bir hak mı yoksa Türkiye halkına verilen bir hak mı? Türk halkını temel hak ve özgürlük standartlarını yükseltiysek bu kendi halkımız adına onur duymamız gerekir. Burada mantaliteyi iyi koymamız gerekir. Bu süreç bizim işimize yarıyor mu yaramıyor mu? Sürekli işimize yaramıştır, ekonomik olarak da siyasi olarak da yaramıştır. Nitekim en büyük ekonomik büyümeleri o dönemde gerçekleştirdik.

Abdullah Gül: “AB ile üyelik müzakerelerini başlatan kişiyim”

“AB üyeliği müzakereleri başlatan bir kişiyim” diyen Abdullah Gül, “Başladıktan sonra da katılım sürecini yaptık. Bu süreçte AB’nin de çok büyük hataları oldu” ifadelerini kullandı. Gül, Türkiye’nin hak ve özgürlükler alanında kendi standartlarını yükseltmesine vurgu yaptı. Modarötürün bazı fasılların açılmamasına ve açılanların da kapatılamaması üzerine bir sorusu da Gül, “Kapanamamasının sebebi Avrupalıların öngörüsüzlüğü ve vizyonsuzluğudur. Yani bunlar çok küçük hesaplar” şeklinde yanıtladı. (DHA)

“Türkiye’yi 15 Temmuz sürecinden çıkarmak gerekir”

Abdullah Gül, 15 Temmuz sonrasını değerlendirerek, “Türkiye’yi bu zeminden çıkartmak gerekir. Bunu ‘kötü bir rüya gördük’ haline getirmemiz lazım. Onun için süratli bir şekilde tekrar pozitif gündeme geçmemiz lazım, büyük umutlar vermemiz lazım ve Türkiye’nin önünü öngörülebilir yapmamız lazım” dedi.


Gül, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin esas niteliklerinden bahsederek şöyle konuştu:

“Gelişmekte olan ve gelişmiş ülke tarifleri çok tartışılıyor, biliyorsunuz. Bunları sadece ekonomik kıstaslarla açıklamak da mümkün değil. Eğer sadece ekonomik kıstaslarla açıklayacak olup da, kişi başına milli gelirin 25 bin doların üstünde olan ülkeler diye tarif edecek olursak, o zaman birçok Körfez ülkesi de gelişmiş ülkeler sınıfına girer.

Veyahut da sadece sanayileşmiş ülkeler dersek, o zaman Çin de çok gelişmiş ülkeler sınıfına girer. Halbuki gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıfına girmek, yani orta gelirliden yüksek gelirli bir ülke haline gelebilmenin yolu ekonomik göstergelerin çok ötesindedir. Dolayısıyla artık gelişmişliği ekonomik göstergelerle tarif edemeyiz.

Ve bunun için de, demin söylediğim gibi, hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınmasını, demokrasinin tam kuralları ve kurumları ile işler hale gelmesini, kuvvetler ayrılığını ve denge sistemlerini içinde barındıran yönetim sistemini gerçekleştirmek, kamu yönetimlerinin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini ortaya koymak, güvenli bir ortam yaratmak, kurumlaşma, yenilikçilik, bilgi toplumu olmak, bütün bunları gerçekleştirdiğimizde biz ancak orta gelir tuzağından kurtulup bir üst tarafa geçebiliriz.”

“Süratle yeniden pozitif gündeme geçmemiz lazım”

Konuşmasına 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden bahsederek devam eden Abdullah Gül, 15 Temmuz’un geride bırakılması gerektiğini ifade ederek şöyle konuşmuştu:

“Şüphesiz ki Temmuz ayında yaşadığımız haince ve gerçekten kelimelerle ifade edemeyeceğim şekilde Türkiye’ye zarar veren, kötülük yapan bu darbe teşebbüsünün ve bu işleri yapanlarla ilgili hukuki süreçlerin çok güçlü bir şekilde takip edilmesi ayrı bir husus. Ama Türkiye’yi bu zeminden de çıkartmak gerekir.

Bir zamanlar şuyundan korkulan bir olayın vuku bulduğu bir ülkede nasıl olur da siz üst gelir grubundan, gelişmişlikten bahsedebilirsiniz? Bunun için bunu aslında unutturmamız lazım. Bunu ‘kötü bir rüya gördük’ haline getirmemiz lazım. Onun için süratli bir şekilde tekrar pozitif gündeme geçmemiz lazım, büyük umutlar vermemiz lazım ve Türkiye’nin önünü öngörülebilir yapmamız lazım. Ümit ediyorum ki bunlar kısa süre içerisinde gerçekleştirilir ve yaşadığımız bütün olaylar geçici olarak arkada kalır.”

2023 yorumu


Son olarak Türkiye’nin 2023 hedeflerine de değinen ve hedeflerin sadece ekonomik olmaması gerektiğini vurgulayan Abdullah Gül, “100’üncü yıla da yaklaşmaktayız. Cumhuriyet’in 100’üncü yılındaki konulan hedefler sadece ekonomik hedefler olamaz. 500 milyar dolar ihracat, 20 milyar dolar fert başına milli gelir; bunlar mutlu etmez. Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğinde herkesin güven içerisinde, korkusuz, özgürce yaşadığı bir ülke ve mutluluğu herkese yaydığımız, gelir adaletini, gelir dağılımını adaletli hale getirdiğimiz, herkesin yarınından korkmayacağı bir ülke yaptığımızda o zaman tabii ki gurur duyabiliriz” ifadelerini kullandı. (İHA)

Hüseyin Çelik’ten Ak Parti’ye çok sert uyarı

Bülent Arınç’tan hükümete: Bu yol baskı rejimlerinin yoludur


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.