İkarus’un babası Daidalos oldukça başarılı bir mimardır. Kral tarafından sürgün edildiği Girit Adasında Girit kralının yarı canavar olan oğlu için bir labirent yapması istenir. Daidalos öyle bir labirent yapar ki içine girdiğinde kendisi dahi yolu bulamaz.
Mitolojik hikayeleri çok severim ama beni en çok cezbeden İkarus’un hikayesi olmuştur. Onun cesareti, onun özgürlüğe olan tutkusunun peşinden kanat çırpması her zaman hayranlığımı kazanmıştır. Ama aynı zamanda özgürlük tutkusu aklını kullanabilmesine engel olmuştur ve bu da onu ölüme götürmüştür. Bu yönüyle baktığımda her zaman temkinli olmam ve tutkularımın aklımın önüne geçmesine engel olmam konusunda müthiş bir yol göstericidir benim için.
İkarus ve Diadalos’un hikayesine gelince
İkarus’un babası Daidalos oldukça başarılı bir mimardır. Kral tarafından sürgün edildiği Girit Adasında Girit kralının yarı canavar olan oğlu için bir labirent yapması istenir. Daidalos öyle bir labirent yapar ki içine girdiğinde kendisi dahi yolu bulamaz.
Kralın yarı canavar olan oğlu insan yiyerek beslendiği için bu labirente kurban olarak kadın ve erkeklerden kurbanlar seçilip bırakılır. Bir süre sonra halk bu duruma isyan eder. Güçlü bir savaşçı olan Thesseus kurban adayı olarak labirente girer. Amacı canavarla savaşıp onu öldürmektir.
Ne var ki labirentte bir türlü yolunu bulamaz ve Daidalos’tan yardım ister. Daidalos, labirentin girişine ip bağlayarak yolunu bulabileceğini söyler ve savaşçı bu yöntemle canavarı bulup onu öldürmeyi başarır. Olanları öğrenen kral, Daidalos ve oğlu İkarus’u bu labirente hapseder.
Labirent o kadar karışıktır ki Daidalos bir türlü çıkışı bulamaz ve yaratıcı zekasını kullanıp kuş tüylerinden balmumu ile kanat yapar. Oğlu İkarus’a ‘ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uç!’ diye uyarıda bulunur. Yüksekten güneşe yakın uçarsa balmumu olan kanatları eriyecek ve ölecektir. Alçaktan denize yakın uçarsa bu defa da nemden dolayı kanatları ağırlaşacak ve uçamayacaktır.
İkarus ise uçmanın tadını ve özgürlüğü hissettikten sonra kendisine verilen öğüdü unutur. Özgürlük karşısında kendini kaybeden İkarus güneşe daha çok yaklaşmak ister ve yükseldikçe kanatları erir. Ve sonunda İkarus, Ege Denizi’ne düşer ve kaybolur.
Bu hikaye de İkarus’a olan hayranlığım onun özgürlüğe olan tutkusudur. Kendisine güneşi hedef olarak seçer ve ona ulaşmak için ölümü bile unutur. Bu yüzdendir ki hedefine tutkuyla bağlı olması bana daima ilham vermiştir. Aklını bir kenara atmış olması ise en büyük hatasıdır ki bu da hikayeden çıkarılacak en güzel derstir. Yükseldikçe kanatlarını kibirle çırpmaya başlamış, uçması ona güçlü ve ölümsüz olduğu duygusunu vermiş, kendisine verilen öğütleri kulak ardı etmiş ve ne yazık ki bu da onun sonu olmuştur.
Özetle özgürlük muhteşem bir şeydir lakin dengeyi koruyabildiğiniz sürece… Özgürlük gökyüzüyse yüksekler uçmaksa eğer aklınız her daim paraşütünüz olsun. Paraşütsüz özgürlük göz göre göre ölüme atlamaktır. Bu yüzden hedeflerinize doğru yol alırken aklınızı yanınızdan ayırmayın.
Ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uçun ve ‘özgürlük de’ dahil aklınızı kaybedecek kadar hiçbir şeyin tutsağı olmayın…