Trump kazanırsa gerçekleşebilecek 10 senaryo

Başkanlık seçimlerine birkaç gün kala bütün gözler ABD’ye çevrildi. Kıyasıya rekabet sürerken yatırımcılar soluklarını tutmuş bekliyor. Ya Donald Trump kazanırsa? Ya gerçekten, 18 ay önce hiç kimsenin öngörmediği şey gerçekleşirse?

Trump kazanırsa gerçekleşebilecek 10 senaryo

Sayılı günlerin kaldığı ABD Başkanlık Seçimi öncesinde Saxo Bank’ın araştırma sitesi Tradingfloor.com editörlerinden Martin O’rourke’ın kaleme aldığı “Trump kazanırsa gerçekleşebilecek 10 senaryo” başlıklı makale, petrolden merkez bankalarına, Yellen’ın akıbetinden Birleşmiş Milletler’e kadar çok şaşırtıcı tahminleri içeriyor.

Tradingfloor analistleri ise gözlemlerini, değerlendirmelerini ve tahminlerini paylaşmaya devam ediyor. TradingFloor’un geleneksel olarak her yıl hazırladığı Outrageous Predictions (Sıradışı Tahminler) yayınında da kaçınılmaz olarak ABD Başkanlık seçimleri başköşede yer aldı. Bu konuda sitenin editörlerinden Martin O’rourke’ın hazırladığı makale gerçekten de çok şaşırtıcı, hatta şok edici öngörüler içeriyor.


Martin O’rourke

Aralık sayısını toparlama sürecinde olduğumuz (Sıradışı Tahminler) yayınında 12 ay önce, çok saçma gözüken bir Trump zaferi olasılığını reddederdik. Aslında, Saxo’nun FX Strateji Müdürü John Hardy gözünü karartarak Hillary Clinton’un açık farkla kazanacağı ve Demokratların senatonun kontrolünü eline geçireceği tahmininde bulunmuştu. Eğer anketler gerçekten bir şey ifade ediyorsa, Hardy doğru çıkan göreceli nadir iddialardan birisini kazanmak üzere…

Fakat biz daha önce de anketlerin söylediğinin tersinin olabileceğini gördük. Örneğin, unutulmaz 2015 İngiltere seçimlerinde eski İngiltere Başbakanı David Cameron bahisleri alt üst ettiğinde ve Brexit koşturması sırasında anketler oylama gecesinde GBPUSD paritesinde 1,50 seviyesine ulaşacak ani bir artışı teşvik ederken günün ağarmasıyla birlikte gerçeğin sterlinin karın boşluğuna asla toparlanamayacak gibi görünen bir darbe indirdiğinde…

Peki, bu anketleri dikkate almayabileceğimiz anlamına mı geliyor? Muhtemelen hayır, fakat “bir tutam ihtiyat” ifadesini de aklımızın bir köşesinden çıkartmamak gerekiyor. Anketçilerin metodolojisi hiç kuşkusuz her zaman olduğu kadar iyi, fakat sosyal sözleşmenin aşırı derecede bozulmasıyla ortaya çıkan sıra dışı finansal kriz sonrası ortamı, elitlere karşı Trump’ı bitiş çizgisine taşıyabilecek ve yeni gerçeklik karşısında bütün o karmaşık metodolojileri anlamsız hale getirecek bir kırgınlık ve öfke yarattı.

Aslında, Trump nefret dolu sövgüleriyle bu tür ifadelerle aynı çizgide olmadıklarını açıkça itiraf eden birçok kişiyi, hatta sabit fikirli taraftarları arasında bile bulunanları alarma geçirdi. Fakat, Brexit oylamasından önceki hafta trajik Jo Cox cinayetinin, o feci hadisenin hemen sonrasında öfkelerini dizginleyenler, bir hafta sonra başlangıçtaki konumlarına geri dönerek AB’den çıkış yönünde oy kullandılar.

Hiç kuşkusuz Trump da benzer bir sonuç ümit ediyor. Ve zafere giden yolun çerçevesini oluşturduğu için, bir Trump zaferinden bekleyebileceğimiz 10 akla yakın sonucu öngörmek bizim görevimiz. O halde, daha fazla konuşmadan, cumhuriyetçi aday Trump’a bir bakalım ve Trump’ın başkanlığı halinde 10 akla yakın sonucu çıkarmaya çalışalım.

1. Meksika pezosu düşme yolunda

Talih, Cumhuriyetçi adayın lehine her döndüğünde bir düşüş meydana gelmesi nedeniyle, Meksika pezosunun, Donald Trump’ın zafer umutlarının bir temsilcisi haline geldiği iyice belgelenmiş durumda. Eylül’ün ikinci haftasında Clinton’un akciğer iltihabından mustarip olduğu ortaya çıktığında, USDMXN tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı ve 20,0 kulbunu kırma noktasına dokunacak kadar yaklaştı.

Clinton’un daha sonra iyileşmesi ve bire bir münazaralarda Trump’ın yüz kızartıcı ayıpları (bunların %95’i kendi eseriydi) önlemekteki kabiliyetsizliğine bağlı performansı, pariteyi daha yönetilebilir 18,50 seviyesine geri döndürdü. Fakat parite hâlâ 2015 yazında Trump’ın adaylığını ilan etmesinden önceki 15,50 civarındaki seviyenin epey üzerinde.

Trump’ın yasadışı göçmenlerin sınırı geçmesini önlemek için bir duvar inşa etme vaadi, Meksikalı çimento mikseri Cemex SAB gibilerinin yararına ve Granite İnşaat, Tetra Tech, Caterpillar ve Fluor gibi diğer birçoklarının ağzının sulanmasına neden olabilir. Ama eğer 9 Kasım’da Trump’ın zaferi kesinleşirse pezoda doğrudan ve keskin korelasyonlu bir düşme olacaktır.

Bu düşünün ne kadar uzun süreli ve ne kadar dik olacağı tahmin edilemez, fakat birkaç ay içinde bir dengeye oturmadan önce, kısa vadede 20,00 kulbunu kıracağına dair her olasılık mevcut. İngiltere AB’den çıkma kararı aldıktan sonraki dört ay içinde GBPUSD’nin yeni seviyesini bulması gibi, pezonun benzer bir devalüasyonu da -hastalıklı sterlinden daha hızlı bir şekilde yeni bir denge seviyesine geri gelme olasılığına rağmen- göz ardı edilemez.

Olasılık değerlendirmesi: Pezo düşecek, fakat asıl soru ne kadar düşeceği. Yeni bir tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkarak 20,0’yi göreceğine 8/10 şans veriyoruz. USDMXN geçen ay 20,0 kulbunu kırmaya çok yaklaştı.

2. Ve bu doğruya bir atlayış

Trump’ın cazibesinin büyük bölümünün ulusalcılığa dayandığı elbette açık ve ABD politik yelpazesinde uluslararası seviyede muazzam sonuçları olacak sağa doğru keskin bir yöneliş beklemek için uzay bilimcisi olmanıza gerek yok. Trump’ın çekirdek taraftarlarının büyük bölümü için cazibesi ise korumacılığa doğru kayma hız kazanırken, Çinlilerin, Meksikalıların, Avrupalıların (ne de olsa, Brexit’in gerçekten ne anlama geldiğini anlamaya başladıktan sonra, Brexit sonucunu şiddetle istemişti) ve birçok diğer ulusun topa tutulmasıydı.

Aslında, Trump’ın rencide edici dilinden -tuhaf biçimde Ruslar dışında- şu veya bu noktada payını almamış bir ulus pek yok. (Çünkü ‘Önce Amerika’ mantrası, Rusların, göç ve bir potada kaynaştırma ilkeleri üzerine kurulmuş bir ülke olan ABD’ye açılan geçitlerden oluk oluk gelmelerini ve aşırı derecede zor koşullarda bulunan azınlıklara karışmalarını sağlamıştı.)

Sağa doğru bu hareketin anlamı nedir? En azından, ülke sınırlarına Meksika duvarına benzer şekilde gümrük bariyerleri dikilmesini, ABD dış politikasında ise uluslararası sahneyi büyük ölçüde Rusya ve Çin gibi diğer büyük jeopolitik oyuncuların iradesine bırakacak bir içe dönüş bekleyebiliriz.

En kötü ihtimalle, bir Trump başkanlığında, Birleşmiş Milletler’in ölüm çanlarını duyabiliriz. İnişli çıkışlı tarihine ve yozlaşma ve etkisizlik eleştirileriyle karşılaşmış olmasına rağmen Birleşmiş Milletler, 70 yılın önemli bir bölümünde amansız düşmanlıklar arasına bir çizgi çekmeyi başarmıştır. Rusya’nın Birleşmiş Milletleri bariz şekilde hor görmesi ve Çin’in Güney Çin Denizindeki konumunu rakipsiz tek söz sahibi olarak sağlama alma çabaları karşısında, Birleşmiş Milletler, zaten Güvenlik Konseyi ile ortak bir zemin oluşturmaya çabalıyor.

Beyaz Saray’da uzlaşma sanatı ve müzakereyi aynı şekilde umursamayan Trump gibi bir başkanın, sövüp saydığı statükonun bir temel taşı olan Birleşmiş Milletler’in yapısı için pek zamanı olmayacaktır.

Bu iddianın gerçekleşmesi saçma olmakla birlikte, iki dünya savaşı arasındaki dönemde talihsiz Milletler Cemiyeti’nin çöküşü konuya bir örnek oluşturuyor. Korumacılık hüküm sürdüğünde, uluslar-üstü kuruluşlar aşırı baskı altına girerler. BM Trump başkanlığında muhtemelen topallayarak yürümeye devam edecek. Fakat etkileme gücü muhtemelen ağır yara alacak.

Olasılık değerlendirmesi: Sağa doğru kayma kesin (9/10), fakat zayıflamış bir Birleşmiş Milletler topallayarak yürümeye devam eder. İkincisinin son noktada ölümüne 2/10 şans veriyoruz.

3. Yellen’in günleri sayılı

yellen in günleri sayılı

ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen, Trump ile Clinton arasında çapraz ateşte kaldı ve Trump FED’in düzen tarafından politik bir araç olarak kullanıldığı inancını açıkça dile getirdi.
Yellen’ın az çok sönük performansları, 2018’de görev süresi gözden geçirilirken hem Clinton’ın hem de Trump’ın kendisine bakışının acımasız olması için tek başına yeterli olabilir, fakat Trump kazanırsa, fırsat bulduğu ilk anda Yellen’ı görevden alacağı kesin.

Trump’ın FED’in rolünü kendisinin üstlenmeye çalışması da büyük olasılık. FED, Cumhuriyetçi adayın çekirdek tabanını oluşturan seçmenlere sıkıntı veren sorunlar için uygun (ve bazen hak eden) bir günah keçisi olarak ortaya çıktı. FED’in global finans krizin yansımalarıyla yeterli derecede başa çıkamaması ve reel ekonominin sorunlarına yönelik pek bir şey yapmayan hisse senetleri patlamasını ateşlemesi, onu politik yelpazenin her yanından, özellikle sağın öfkeyi kışkırtan muhalif kanadından gelen saldırılara karşı savunmasız hale getirdi.

Olasılık değerlendirmesi: Eğer Beyaz Sarayın kapısından Trump geçerse 10/10.

4. Quitaly

4 Aralık’ta yapılacak İtalya referandumu ile Brexit oylaması arasında paralellik kurmak, birincisi anayasa reformu hakkında olduğu ve AB üyeliği ile doğrudan bir oylama olmadığı için, belki de biraz kolaya kaçmak oluyor.

Yine de, ‘Evet’ oyu verilmesini isteyen başbakan Matteo Renzi’nin olası yenilgisi -Renzi’nin istifasını, aşırılara doğru bir başka kayışı ve 1945’ten beri Avrupa’da süren ve son noktada AB’de ve ortak parada somutlaşan uluslar-üstü Avrupa idealine bir saldırıyı görmesi hemen hemen kesin olan- Avrupa taraftarları için ağır bir darbe olacaktır. Bir Renzi yenilgisi neredeyse kesin olarak bir başka seçime ve İtalya’nın popülist Beş Yıldız Hareketi’nin milliyetçi cephede sonuç alıcı bir darbe üzerine yoğunlaşmasına yol açacaktır.


Trump kazanırsa düzen karşıtı söylemi besleyecek ve her şeyin mümkün olduğunu söyleyen kapıyı genişletecektir. Renzi’nin kaybetmesi ise Brexit’ten sonra bir domino etkisi yaratacak ve zaten köşedeki afacan çocukla başa çıkmaya çalışan Brüksel’e daha fazla baskı getirecektir. Yakın bir zamanda iki tanesiyle uğraşmak zorunda kalma düşüncesi bile Donald Tusk gibiler için çok fazla. Bu nedenle eğer Trump başarılı olmazsa, Avrupa idealinden yana olanlar, daha büyük olasılık olan Renzi’nin zaferi için dua edecekler.

Olasılık değerlendirmesi: Trump kazanırsa 7/10, Clinton kazanırsa 3/10. Bunlar ayrılmaz biçimde bağlantılı değil, ama düzen karşıtı söylemin bütününü besliyor.

5. Medya kutuplaşması

Bu madde basın özgürlüğü hakkında değil, ABD’de seçmenleri, sadece temel inançlarını ve ne yazık ki önyargılarını besleyen kanallardaki haberleri izlemeye yönlendiren olağandışı haber kutuplaşması hakkında. Örneğin Fox News’ın, Trump’ın tanıtımını yaptığı mesajla çok fazla ortak yönü bulunan bir yol açtığı konusunda adı çıkmış. Trump kazanırsa, olası başkanlığı durumunda bunun değişeceğini düşünmek için bir neden yok, muhtemelen daha da aşırıya gidecek. Bu sürecin mantıksal uzamı, karşı görüşün de retoriğe ayak uydurması için giderek aşırıya kaçacağıdır.

Bu durumda, yabancıların ABD’de neler olup bittiğine bezgin bir kafa sallama ve şaşkınlıkla bakacağına pek kuşku yok. Bir zamanlar bazı bakımlardan çok fazla basın özgürlüğü sunmuş olan ülke, bir komünist devlet parodisine dönüşmüş durumda. Evet, özgürlükler kâğıt üstünde hâlâ var, fakat medya yöneticileri, büyük ihtimalle zengin patronların emriyle, -örneğin Çin’deki Xinhua’nın Pekin liderliği ile içinde olması beklenen bir uyum gibi- “parti” mesajıyla tam uyum içinde bir çizginin işportacılığını yapıyorlar. Kasvetli zamanlar…

Olasılık değerlendirmesi: Bu zaten gerçekleşti ve kim kazanırsa kazansın sadece daha kötüye gidecek.

6. Hileli seçimlerin sonu

Bu komik bir paralellik, fakat hafızası güçlü olanlarınız Brexit oylamasına gidilirken kısaca uğrayan oy sandığı-kurşun kalem skandalını muhtemelen hatırlayacaklardır. Jo Cox cinayetinin sonrasında kampanyalarının elden gidiyor olduğunu hisseden UKIP (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) bu konuda özellikle hiddetliydi (Nigel Farage’nin referandum gecesi bu hiddeti adeta itiraf ettiğini unutmayın) ve sonra ansızın, zafer kesinleştiğinde, bunun bir daha hiç sözü edilmedi.

Seçime iki hafta kala Trump şapkadan aynı tavşanı çıkardı ve eğer gerçekten seçimden zaferle çıkan Trump olursa, 9 Kasım’dan sonra bunun sessizce rafa kaldırılmasını bekleyebilirsiniz. UKIP için işe yaramış olmasına ve son haftalarda Trump’ın kampanya gezilerinde oldukça görünen Farage’a rağmen, bu çizgiyi izlediği için Trump’ı suçlayamazsınız.

Olasılık değerlendirmesi: Trump kazanırsa 9/10, kazanamazsa 0/10. Eğer kazanamama senaryosu gerçekleşirse, hileli seçim efsanesinin ölmesine asla izin verilmeyecektir.

7. ABD’de iki kutuplu politikaya son

Ross Perot gibilerin düzene meydan okuması ve bunun sadece ABD siyasetinde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olmak üzere iki kutupluluğun yeniden doğrulanmasıyla, bu olasılığı daha önce de gördük. Fakat bu sefer, her iki adayın da sevilmemesi nedeniyle, gerçekten bir üçüncü yola doğru gidiş görebiliriz.

ABD’de, sunulan alternatiflere karşı temel memnuniyetsizliğe seslenen her iki aday için de giderek büyüyen bir ‘Hayır’ seçmen kitlesi var ve gelenekçiler, kökeni Çay Partisi hareketinde olan ve son olarak şimdi Trump ile kendini gösteren bir değişime karşı mücadele verirken, Cumhuriyetçi parti bölünmeye karşı özellikle savunmasız görünüyor. İronik olarak, olasılıklara karşın seçimleri Trump kazanırsa, bunu şimdilik çözebilir, fakat John McCain ve Paul Ryan gibi parti kodamanlarının Trump’ı zar zor gizlenebilen bir şekilde hor görmeleri, yakın zamanda bir ayrılığın kıvılcımı olabilir.

Seçimi kim kazanırsa kazansın, mevcut düzenin kırılma noktasında olduğuna ve bunun son noktada ABD’de iki geleneksel rakibin ötesinde özgün bir seçenek ortaya çıkaracak yeni tip bir siyasetin ateşleyicisi olabileceğine dair bir algı var.

Olasılık değerlendirmesi: 9/10. B,’ eğer’den çok ‘ne zaman’ meselesi. Yine de, bunun gerçekten görünür hale gelmesi bir iki dönem daha alabilir.

8. Rusya ile gelişen ilişkiler

1997’de Moskova’da daha o tarihte Rusya’ya bir yakınlık besleyen Donald Trump ile tanışmanın kuşkulu mutluluğuna eriştim, Trump ile Moskova arasındaki bağlarla ilgili çok fazla spekülasyon olduğu bir gerçek.

Bu ateşe benzin dökmeyeceğiz, fakat Trump’ın Vladimir Putin’e olan hayranlığını ve Suriye için Ruslarla birlikte çalışma umudunu defalarca dile getiren beyanlarının Rusya ile ilişkileri geliştirdiği belli. Rusya elbette inanılmaz muhafazakâr bir ülke (son iki yılki cesur dış politik hamlelerine rağmen) ve Bir Trump başkanlığının öngörülemezliği Kremlin için çekici olmayabilir. Fakat Trump’ın Moskova’dan Clinton e-posta destanına ilişkin daha fazla hacklenmiş mesajı deşifre etme ricası ve Putin hakkındaki kardeş romantizmini içeren ifadeleri, uzlaşmanın Trump’ın en acil hedefi olduğunu gösteriyor. Bunun global siyaset için ne anlama geldiği tahmin edilemez.

Eğer Trump yaptırımlara bir son vermeyi isterse, bu tavır USDRUB paritesinin 60 altında güçlendirilmesine de yol açabilir. Trump’ın öngörülemezliği, düşünmeden verdiği tepkiler, kafadan retoriği ve eylemleri ile olası başkanlık döneminde bunun sert biçimde tersine dönmesini de bekleyin.

Olasılık değerlendirmesi: Trump kazanırsa 9/10 ve her olasılıkta iki yıl içinde Moskova ile Washington arasındaki düşmanlık 1985’ten beri en kötü hale gelebilir.

9. Petrol fırlamanın eşiğinde

Trump’ın İslam karşıtı retoriği muhtemelen Orta Doğu’da barışın önündeki en büyük engel. Trump kazanırsa IŞİD ve El Kaide’ye organizasyonlarını canlandırmaları ve dikkatlerini bir numaralı düşman olarak ABD’ye yöneltmeleri için ihtiyaçları olan teşviki sağlayabilir.

Eğer Trump ABD’ye Müslümanların girişini tamamen yasaklarsa, tek bir öldürücü darbeyle Amerika karşıtı güçlerin saflarını doldurmalarına yardım etmiş olur ve Washington’u çıkılması zor bir çatışma yoluna sokar. Orta Doğu’da petrol fiyatlarının jeopolitik gerilimlere olan duyarlılığı, petrol fiyatlarında şimdiki $50/varil civarındaki seviyesinden çok daha yüksekleri test edecek ani artışlara yol açabilir.

IŞİD Kerkük petrol sahalarını ve tesislerini hedef aldığında ne yaptığını çok iyi biliyor. Petrol arzındaki sert bir düşüş veya sert düşüş tehdidinin, petrol fiyatları üzerinde Rusya ve OPEC arasındaki herhangi bir petrol üretim anlaşmasından çok daha fazla etkisi olacaktır.

Eğer bunu diğer emtiaları da kapsayacak şekilde genişletirsek, o zaman altın da bir Trump zaferinden kuyruk rüzgârı alacaktır. Şu anda $660 civarında satılan dijital para Bitcoin’e doğru bir uçuş bile olabilir. 2013 Aralık ayında altın fiyatına kısa süre rakip olduğundaki tepe noktalarından biraz uzak olabilir, fakat yatırımcılar paralarını her yere yatırmak isteyebilirler ve Bitcoin bundan yararlanabilir.

Olasılık değerlendirmesi: Hem petrol, hem de altın için 7/10. Bitcoin 3/10

10. May ve Merkel aralarındaki mesafeyi koruyacak

Söylenecek her şey söylendi. Bunun ayrıntılarına girmeye kesinlikle gerek yok.


Trump seçilirse dolar ne olur? Piyasalarda Trump alarmı!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.