AKP iktidarı geçmişten hiç ders çıkarmıyor!

AKP iktidarı, Türkiye’nin geçmiş siyasal sürecinden hiç ders çıkarmıyor! FETÖ operasyonları doğru ilerlemiyor, siyasal bir partinin milletvekilleri içeri atılıyor. Bu ülkenin demirbaş gazetesine, gazetecilerine oluşan baskılar, Ortadoğu’da yapılan hatalar, dış politikadaki yanlışlar…

türkiye atatürkçülere kalacak AKP iktidarı geçmişten hiç ders çıkarmıyor!

Türkiye Atatürkçülere kalacak!

Az kaldı AKP gidiyor, gidecek ve bu ülke Atatürkçülere kalacak! Bu bir temenni değil, gerçekler. Yavaş yavaş toplumun katmanları ısınmaya başladı. AKP iktidarı ne kadar saklamaya çalışsa da artık ekonominin zora girdiği kabak gibi ortada!

2008 yılındaki o teğet (!) geçtiği iddia edilen krizi hatırlayın. O kriz Amerika’daki bankacılık sisteminin çarklarındaki dişlilerinin binin kırılması ile başlamış, Avrupa’ya sıçramış ve ekonomik kriz dünyada ciddi anlamda hissedilmişti. O dönemde İspanya, Yunanistan krizi daha sert hissetmiş; hatta Yunanistan’da art arda gelen genel seçimler birbirini izlemişti.


O krizle şu anki Türkiye’deki kriz arasında farklar olduğu kesin!

2008 krizi küresel bir etki gösterirken, bugün Türkiye’de TL’nin değer kaybetmesi ile oluşan kriz, daha mikro çapta ve sadece Türkiye’de hissedilen bir kriz…

Bu ekonomik krizin etkisini de Türkiye 2017 yılının ilk aylarında görecektir! Ülke içerisinde hem ekonomik hem siyasal hem de sosyal bir kırılma yaşandığını görüyoruz. Bir ülkede bu kadar olay yaşanırken siyasal durağanlığın devam etmesi söz konusu olamaz!

Türkiye geçmişinden ders çıkarmadı!

Kabul edersiniz etmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz bu ülkede Kürt realitesinin varlığı ile yola çıkan HDP milletvekillerini içeri tıkmak, siyasal çözümsüzlüğü, bunun yanında hukukun tıkanmasına da sebebiyet vermiştir ve maalesef Türkiye geçmişinden ders çıkarmamıştır…

1950’li yıllarda siyasal zaferin sarhoşluğunu yaşayan Adnan Menderes’in, o dönemde başta Milli Şef İsmet İnönü ve CHP milletvekillerine karşı uyguladığı siyasi ambargo, maalesef o dönemde ülkeyi nereye götürdüğü bugün ortadır…

Yine o dönemde gazetelerin kapanması, gazetecilerin cezaevlerine atılması da bugünkü Türkiye ile aynı çizgidedir…


O dönemde Ulus Gazetesi hedef alınmışken bugün Cumhuriyet Gazetesi hedef alınmıştır.

Bu gibi durumlar ülkede toplumsal bir bunalıma neden olur ve çeşitli garabetlere yol açar! Bunun yanında geçtiğimiz yıllarda TSK’nın kozmik odasına giren savcı o gün bir kahramanken bugün tutuklandı ve bu savcı, ‘kozmik oda’ olayında o dönemin bakanının da haberi olduğunu ifade ediyor.

Dikkat edildiyse yapılan FETÖ operasyonlara her yere uzandı. TSK’ya, emniyete, yargıya, futbolculara, şarkıcılara ancak bir yerde duruldu; o da siyasetçilerde…

Ne kadar da bugün sıra siyasetçilere gelmese de bir gün gelecek ve bardağa damlayan su taşacak. İşte o zaman Türkiye’de ne olmuş ne bitmiş bu ülke bilecek!.. Türkiye sadece iç siyasette değil, bugün dış politikada da derin sıkıntılar yaşanmaktadır…

Bakın artık “Mavi Marmara Saldırısı” davası düştü. O gün ağlayan insanların davasının düşmesine göz yumuldu. Bu göz yumulmanın arkasında İsrail ile Türkiye arasında ne gibi gizli anlaşmalar olduğunu zamanla öğrenecektir bu millet!..

Her zaman ifade etmişimdir, sen sınır içinde PKK ile mücadele edemezken Suriye’de küresel, güçlü aktörlerin olduğu bir Ortadoğu coğrafyasında nasıl ayakta kalabilirsin?!

ABD, bugüne kadar hem PYD‘ye hem de Peşmerge güçlerine silah yardımında bulundu ve şimdi de ABD, Temciler Meclisi‘nden ve Senato‘dan geçen kararla bu PKK uzantısı örgütlere Stinger füzeleri verecek…


Her yerden eli boş dönen, geçmişten ders çıkarmayan AKP iktidarının artık suyu ısınıyor! İç politikada da dış politikada da hüsran yaşayan AKP iktidarı, başkanlık olsun veya olmasın gidecektir…

İktidarının guguklaşmış hukuku!

AKP’nin Devlet Bahçeli aşkı


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…