Elmaya aldanıp kurdu yemek

Yeni şeyler hep umut vericidir. Umut, yaşama daha güçlü tutunmak için bize sebepler verir. Umut etmeli, gerçeklik onları bir bir yıkarken bile. Çünkü bir damla su, bir hüzme ışık, bir yetim çocuk ya da bir cılız çığlık bazen her şeyi değiştirebilir.

Elmaya aldanıp kurdu yemek

Aksiyon, gerilim ya da sanki bir korku filmi

Hararetli günlerde, adeta bir çeşit aksiyon/gerilim ya da sanki bir korku filmi izliyormuşuz gibi dünya ve ülkemizde olup bitenlere şahidiz. Devletler arası gerginlik toplumlara da yansımış durumda. Bütün uygarlıklar yok oluş şelalesine sürüklenirken düşmeden önce tutunacak bir dal arıyor. Şiddetli ve cehennemi bir savaştan kaçınmak için bir taraftan barış ve uzlaşı yolları aşındırılırken diğer taraftan kaos ve çatışma mekanizmaları işletiliyor. Güya modernitenin tavan yaptığı günümüzde, adeta yeniden bir Ortaçağ vahşiliği filizleniyor. Uyanıp, rüya olmasını umduğumuz fotoğraflar gözbebeklerimizi istila ederken bizler yine de umuda tutunmalıyız.

Uluslararası medya kuruluşlarında neredeyse her saat yeni bir gelişme duyuruluyor. Biraz geriye dönüp eski bir gelişmeden yola çıkmak istiyorum.


2001 yılında, ABD’de gerçekleşen “İkiz Kuleler” saldırısından sonra Amerika fırsatını kolluyormuş da bulmuş gibi önce Afganistan, daha sonra da mesnetsiz iddialarla Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak’a karşı askeri müdahalelerde bulunmuştu.

Ortadoğu neredeyse yüz yıldır kargaşanın olağan sayıldığı bir coğrafya olsa da dünya genelinde yaşananlar ulusların tahammülünü son raddesine taşımıştı. İşte böyle bir ortamda 2009 yılında ABD’de başkanlık seçimleri yapılmış ve tüm yaşananlardan sorumlu tutulan George W. Bush başkanlık koltuğunu Hüseyin Barrack Obama ismindeki ABD tarihinin ilk siyahi başkanına bırakmıştı.

Kurtarıcı Obama

Haber bütün Dünya’ da heyecan uyandırmış, Müslüman coğrafyası da “Hüseyin” isminin tesiriyle Obama’ya methiyeler düzmüştü. Bir nevi kurtarıcı misyonu yüklenen Obama, kendisinden beklenen eylemler yerine başlangıçta telafi ettiği sözler ile kendisini yücelten Dünya toplumlarına karşılık verdi. Bütün dünyayı bir çeşit mutluluk sarmıştı ki daha sonra bunun kısa sürüp, tüm insanlık için yaşamın öncekinden daha zorlaşacağının, huzur ile barışın bir başka bahara kalacağının anlaşılması uzun sürmeyecekti.

O günler ile bugün arasında geçen zamanda binlerce gelişme yaşandı. Bu gelişmelerden ulusal düzeyde yaşanan yine yüzlercesini bizzat Türk Milleti olarak bizler deneyimledik. Bush sonrası Obama, bizdeki “gelen gideni aratır” deyiminin vücut buluşu ya da onlardaki “iyi polis, kötü polis” modunun tıpatıp örneğidir.

Dünya yine bir kanlı takvimden yaprak yırtarken umudun kurbanı olan Arap ülkelerinde yaşayan halklar, sözüm ona “otoriter” yöneticilerin baskısı altında yaşamaktan bezmiş ve Batı’nın sponsorluğunda tüm dünyaya “Arap Baharı” isimli bir elma sunulmuştu. Şahsım dahi birey nezdinde, hür topluma evrilen bu süreci ilgi ve sevinçle karşılamıştım ki sonu hepimize ayan olan şeyler yaşandı. Gün geldi Ortadoğu’ya zerk edilen bu zehir komşu ülkelerimizi ve sonra terör yoluyla bizi de vurdu. Millet olarak hesap içinde hesap olduğunu bilmezdik. Oldu bittiye getirilmiş nice olmazlarımız var bizim…

Elma da değişiyor, kurt da…

Birkaç gün önce, yüz binlerce insanın ölümünden sonra, Halep’ten birkaç on bin insanın kurtuluşuna sevindik. Binlerin ölümünü, sürgününü ve mahvını olağanlaştıran sinsi sürecin bir yerinde ABD’de yine bir seçim yapıldı. Yıllarca, Obama’nın yanında Hüseyin’in esamesi okunmazken şimdi bütün dünya Trump ismini öğrendi. Yüzler güldü, kutlamalar yapıldı…


BM (Birleşmiş Milletler) yıllar sonra İsrail aleyhinde bir karara imza attı. Hem de İsrail başbakanına göre Obama değil ama belki Hüseyin de bunu el altından destekledi. Yeni Hüseyin’imiz yani Trump ise Hüseyin olmaktan çabuk vazgeçip Obama olmak için zamana hiç ihtiyaç duymadan başkanlık koltuğuna oturacağı tarihi işaret ederek o zaman her şeyin daha başka olacağını vurguladı.

Her şey ortada, yeni bir dünya düzeni kuruluyor… Bahçe, bahçe sahipleri, hava ve su değişiyor. Elma da değişiyor, kurt da…

Elma güzeldir. Yeşili ve kırmızısı… Pamuk Prenses’ten tutun da Adem ile Havva’ya kadar elmanın cazibesi süregelmiştir. Ta o zamanlardan bu zamanlara uzatılan her elmadan bir kurt çıkmış ve elmaya aldananlar kurdu yemiştir.

Umut edelim kurtsuz elma yediğimiz günleri…

Bunun için güçlü nedenlerimiz var, yaşamak gibi

Hür, eşit ve bir yaşamak.


Elma kurtlarına ve sahiplerine rağmen…

Suriye’ye giderken evdeki bulgurdan nasıl olduk?

Karanlık, kıyım ve kıyam


Bahattin Yavuz
O, gaz lambasının sıska ışığıyla aydınlanan kitapların sihirli dünyasında bir seyyahtır. Ruh ırmağından arıttığı sözleri kağıda işleyen bir nakkaş ve kusursuzluk için ruhuna çekiç vuran bir heykeltıraştır.