Türk toplumunu Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan zihniyet

Türk kadını… Kurtuluş Savaşı’nda gerek cephenin önünde kimliklerini saklayıp düşmanla mücadele vermiş, gerekse cephe arkasında top, mermi taşıyarak erkeğin yanında saf tutmuş. Şimdi, gidip böyle savaşçı Türk kadınına ‘siz evde oturun’ diyeceksiniz. İşte Türk toplumunu Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan zihniyet…

Türk toplumunu Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan zihniyet

“Kadına dayak ilaç gibi gelir!” söylemi

Kadınlar neden vardır? Bu sorunun cevabını aslında kadınlar vermelidir? Evet; kadınlar neden varsınız, ne için yaşıyorsunuz, hangi amaçları yerine getirmek için nefes alıyorsunuz?..

Erkeklerin cinsel dürtülerine cevap vermek için mi, iyi bir anne olmak için mi, toplumda ikinci sınıf pozisyonunda hayatınıza devam etmek için mi yoksa ülkenin gelişimine önayak olup, üretim kısmında mı olmak istiyorsunuz?


Ben size biraz bir şeyler anlatayım:

  • Çalışma hayatında siz kadınlar, iş yerinde kocanızdan daha yakışıklı erkeği görürseniz gönlünüz ona kayabilir, o yüzden kıracaksınız dizinizi oturacaksınız evinizde!
  • Hem ne yapacaksınız çalışıp da; çalışma hayatı kadının kocasına karşı olan cinsel görevini olumsuz etkiler, bunu da unutmayın!
  • Kocanız için süslenmezseniz, kocanızın reisliğine itaat etmezseniz de dövülebilirsiniz; size, evin hakimini hatırlatır, ilaç gibi gelir!
  • Kocanız öfkelendiğinde hemen susmalısınız, özür ve af dilemeli, kocanızı kızdırmamalısınız!
  • Ayrıca çok eşlilik yararlıdır; hatta huysuz karısı olan erkek, kadını boşayıp başka bir erkeğe bela etmek yerine, ikinci eşi alıp ilk eşin rekabet duygularını harekete geçirip onu dize getirse daha iyi olmaz mı, sorarım size?!

Bunlar Kütahya Belediyesi’nin verdiği kitapçıkta siz kadınlara layık gördüğü görev tanımlamaları, tavsiyeler, öneriler…

  • “Kadınlar spor sahalarına ve parklara gitmemeli”
  • “Sen kadını dövdükçe kadın seni daha çok sevecek, daha çok isteyecek”
  • “Çocuklar güneye doğru sıcak iklimlerde 10-12 yaşlarında evlendirilebilir”
  • “Bale şeytan ocağı, tiyatro şeytan yuvası”
  • “El sıkışıp tokalaşmak zinaya giden yoldur”

Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan zihniyet

Sadece Kütahya Belediyesi değil aynı zamanda Pamukkale Belediyesi de buna benzer bir kitapçığı evlenenlere vermekte…

Kütahya Belediye Başkanı AKP’li Kamil Saraçoğlu, “Bugüne kadar kitap hediye ettiğimiz hiçbir hemşerimizden şikayet almadık” demiş…

Bu kitabı yazan kim ise, hangi şahsiyetse bu kişinin düşüncesi Ortaçağ karanlığına Türk toplumunu götürmeye çalışan bir zihniyettir.


Mustafa Kemal’in 1930’larda düşündüğü, hayal ettiği kadın tipinden bugün gelinen, düşünülen, arzu edilen kadın tipine bir bakın!..

***

Lafa bakın! Kadın kocasından daha yakışıklı bir adam görürse erkeği aldatırmış; ha yok mu birbirini aldatan erkek veya kadın? Olmaz mı? Var tabi; ancak, her çalışan kadın veya erkek zihniyetini bu şekilde yorumlarsak o zaman çekelim doktorları hastanelerden görün ondan sonra verilen salaların sayısını…

Çok eşlilik yararlıymış!

Tamam o zaman, kadın da yaşasın çok eşliliği! Evlendiğin eşim dediğin kadın, seninle resmi nikahlı olsun, ama gönlü istediğinde de diğer sevgililerini ziyaret etsin, ne dersiniz bu duruma?!..

Eşit haklara sahip bir toplum düzeninden bahsediyorsak eğer, insanları; ırkına, milliyetine göre nasıl ki ayrıştırmamak gerektiğini düşünüyorsak cinsiyetine göre ayrıştırmamak gerektiğini bilmek gerekiyor. Bu zihniyet, ülkemin insanını Batı düşüncesinden uzaklaştırıp çağdaşlaşma yolunda ilerleme kaydetmemizin de önüne geçecek; Arap kültürünün, toplum üzerinde hakimiyet kurmasına neden olacaktır!


O yüzden siz kadınlar; (eminim) neden yaşadığınızı bildiğiniz bu topraklarda ikinci sınıf olan bir portföyden uzaklaşıp, medeni toplum düzeninin çarklarında olacağınız, kapalı toplum çarklarının dişlilerini kırmış, bir hayatın arzusu içinde olmalısınız!..

Kütahya Belediyesi’nden skandal kitap: Evlilik ve Aile Hayatı


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…