TÜSİAD YİK toplantısı başladı… Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısını gerçekleştiriyor. TÜSİAD YİK toplantısına “onur konuşmacısı” olarak Başbakan Binali Yıldırım da katılıyor. Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes, Türkiye’nin ekonomisiyle ile ilgili önemli mesajlar verdi.
TÜSİAD YİK toplantısında Başkan Cansen Başaran-Symes bir konuşma gerçekleştirdi. İşte bu konuşmadan satır başları:
“Türkiye ekonomisi potansiyelin çok altında büyüyor”
İş dünyasının temsilcileri olarak tüm açıklığı ile paylaşmak isterim. Tıkanmakta olan güvenden dünyadaki gelişmelerin ülkemiz ekonomilerine etkisinden…
Milletimizin rehafı ve ülkemizin çağdaş temsil edilmesi olan bir kurum olmamız bize bu sorumluluğu yüklüyor. Ülkemize inanarak risk alıyoruz. Vergilerin önemli bir bölümünü ödüyoruz.
Markalarımızla ülkemizi dışarıda da temsil ediyoruz. Çıkarlarımız ülkemizin gelişmesiyle bire bir örtüştüğünden yapıcı eleştirilerimizle yardımcı olmak istiyoruz.
İş dünyası ile tesis edilen diyaloğu faydalı ve önemli buluyoruz. Sayın Başbakanım konuların üzerine ciddiyetle vurgulayan beyanlarınızı memnuniyetle inceliyoruz.
Son 4 yıldır ekonomimiz potansiyelin çok altında büyüyor. Yatırımlar artmıyordu. Ekonomide bir daralma işaret edilmeye başlandı. İşsizlikte son 6 ayda sıkıntı var.
Yükselişe geçen faiz oranlarının baskısı fazla hissediyoruz.
Dünyada parası en fazla değer kaybeden ülkelerden biri olmamızın üzerinde düşünmeliyiz. Özel sektör döviz borcunu döndürebiliyor ama bunun devam etmesi güç gözüküyor.
Daha yavaş büyüyecek bir Türkiye’nin habercisi olduğunu görmeliyiz. Hukuk sistemi yargı bağımsızlığı eriyen güveni iyileştirmesi ekonomiye odaklı teknik çözümler yetersiz kalacaktır.
“Bazı OHAL uygulamaları ticareti olumsuz etkiliyor”
Darbe girişimi ardında temizlik operasyonları ciddi bir güven bunalımı yaratıyor. Terörle mücadele anlamında güvenlik kaygılarımız olağanüstü arttı.
Bundan kaynaklanan bazı OHAL uygulamaları Anadolu’da ticareti olumsuz etkiliyor. KHK ile yönetimin sona ermesini bekliyoruz.
Gerginlikleri azaltacak adımların atılmasıyla mümkün olabilir. Normalden ne kadar uzaklaşırsak normalleşme o kadar zorlu olacaktır. Konsensüsün en önemli adımlarından bir tanesi yargı bağımsızlığının üzerine titremesidir.
“Toplumu heyecanlandıracak bir büyüme hikayesi gerekiyor”
Ülkemizde yargıya güvensizlik son derece yüksek seyretmesi de ivedilikle üzerine gidilmesine işaret ediyor.
Adil bir vergi düzeni kurulmadan piyasa ekonomisini hakkıyla işletmek mümkün değildir.
Acilen toplumu heyecanlandıracak bir büyüme hikayesi yaratmamız. Bunu destekleyecek raporları kurumsal düzenlemeleri yapmamız gerekiyor.
Küreselleşme durmayacak. Bugünkü krizden çıkarılması gereken dersler çıkarılırsa treni yeniden rayına oturtmak zor olsa da mümkündür.
Demokrasiyi ciddiye almayan tedbirler öngörmeyen bir küreselleşme anlayışı demokrasiye zarar verecektir.
Türkiye AB ilişkileri ve kalkınma hedefleri
ABD’nin dünya ile özellikle Avrupa ve Ortadoğu ile ilişkileri nasıl kurgulayacağı önemlidir. Batı ittifakının bir tarafı ABD ise ciddi bir kimlik krizi yaşadığımız AB’dir.
Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin müzakere ilişkilerinin olağanüstü uzun sürmesinden dolayı yıprandığı bir gerçektir.
Türkiye’nin AB ilişkileri muhataplarımızı duygusal bir dille konuşmasını sağlamak ülkemizin çıkarlarına uygun değildir.
AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler çok boyutludur. Kalkınma hedefleri sekteye uğrayabilir.
İdam tartışmalarını sakıncalı buluyoruz. AB ile terörle mücadele olması askıya alınmasına yol açtı. Türkiye AB ilişkileri bu nedenle bir yeni güvensizlik döneminden daha geçiyor.
Tavsiye kararı sert bir tepki ile karşılandı. Amacının tersi sonucu verecek bizce de AP’nin kararı yapıcı değildir.
Bunların ışığında iki hafta sonra toplanacak olan Avrupa Konseyi’ne çağrıda bulunuyoruz.
Türkiye Avrupa’nın yeniden inşasına katkıda bulunmak zorundadır.
Lailkliğin önemi
Türkiye Arap Başkaldırısına ciddi destek verdi. Daha sonra özellikle Suriye’de olay başka boyutlara geldiğinde kontrolsüz bir sarmal oluştu. Ortadoğu uzun süre yaraları saramayacak durumda.
Bunun panzehri bizde mevcuttur ve laikliktir. Laikliğin önemini bir kez daha bize gösterdi. Bunu görmek istemeyenler reddetmek isteyenler olabilir.
90 yıl önce kazandığımız bu önemli şeyin üzerine titremeliyiz.
Türkiye’de patlayan terörizm ciddi umutlar yeşerten sürecin askıya alınmasına neden oldu. Bunu Kürt meselesinden ayırmalıyız.
Teröre başvuranları tecrit edecek bir siyaset belirlemeliyiz. 15 Temmuz’daki kısa bir süre de olsa varlığını gösteren kapsayıcı modeli sağlamak gerekir.
FETÖ gibi yapıların devlete sızmanın bedelini ağır ödüyorduk. Böyle bir yanlışa bir daha düşmemeliyiz.
2016 dünya ve Türkiye için karamsarlığın arttığı bir yıl oldu.