2017 yılına girmesek de olurdu! Ortaköy terör saldırısı

Ne umduk ne bulduk… Günlerdir süregelen “Müslüman Noel kutlardı, kutlamazdı” gibi tartışmaları bir kenara bıraktığımızda ne umutlar vardı. Lanet olasıca 2016 en sonunda bitiyordu. 2017 tüm güzelliğiyle unuttursun 2016’yı demiştik. Öyle çok fazla isteğimiz yoktu aslında. Ortak dileklerimiz hep aynıydı…

2017: Girmesek de olurdu! ortaköy reina terör istanbul

Yüreğimiz ağzımızda yaşamayalım. Sevdiklerimizi gerçekten nasıl olduklarını, nasıl hissettiklerini öğrenmek için arayalım. “İyi misin?” sorusu yeniden keyfinin yerinde olup olmadığını anlatsın. “Hayatta mısın?”, “Olay sana yakın mıydı?” sorusunun eş değeri olmasın. Acılar bir araya getirmesin bizi. Gencecik çocukların cenazelerinde değil, pırıl pırıl gençlerin başarılarında buluşalım. Semayı annelerin haykırışları değil, şen kahkahalarımız doldursun. İşte Türk insanı, yardımlaşma, beraberlik etiketlerinin altında parçalanmış insanlara koşuşturan insanların görüntüsü olmasın. Sahi çok muydu tüm bu istekler ki yeniden kana buladınız hayatımızı? Daha 24 saat dolmadan geldi haber.

Ortaköy’de Saldırı: 39 Ölü, 65 yaralı…

İstanbul’un en meşhur semtlerinden Ortaköy’de ve en meşhur mekanı Reina’da silahlı saldırı. Sade ve sadece yeni yılı kutlamaya giden insanlar. Sadece eğlenmek isteyenler ve bir de işi gereği orada olanlar. Yukarıda sıraladığımız dileklerin birkaçını belki daha fazlasını dileyenler ve dini, vicdanı, ırkı gözetmeyen cani bir grubun bir üyesinin silahından dökülen kanlar…


Beraberinde yiten umutlar, giden canlar… Artık “iyiyim” demekten utanır olduk. Artık “Son Dakika” yazısı görünce daralır oldu yüreğimiz. Sürekli ölüm haberi, sürekli acı artık nefes aldırmıyor insana, lakin bundan daha acısı var. Artık ölüm acısı yok bu milletin. Ölümü bile sorguluyor artık. Kim ölmüş? Nerede iken ölmüş? Ne yaparken ölmüş? Artık bu soruların cevabına göre üzülüyor bir kısmımız. Tam da terörün istediği gibi. Oysa biz tüm bunları o kadar çok kez yaşadık ki.

Bugün parçalanmaya çalışıyoruz dört bir yandan

80’lerde sağcı-solcu diye böldüler bizi. Düşman ettiler birbirimize. Kardeşler ölümüne sevindi birbirinin ama olmadı. Bu kez 90’larda Alevi – Sünni diye böldüler. Yetmedi türlü türlü cemaatler türettiler. Hücre evleri gördü bu ülke. Domuz bağıyla öldürülen insanları… Çok şükür ki yine olmadı. Ve bugün parçalanmaya çalışıyoruz dört bir yandan.


Önümüzde iki yol var

Alt kimlikler üst kimlikler, aleviler-sünniler, sağcılar-solcular, dindarlar-ayyaşlar… Bölünme o kadar çok ki… Şimdi önümüzde iki yol var. Ya komşularımız gibi geleceğiz bu oyuna ve sonumuz Irak gibi olacak ya da kapayacağız kulağımızı tüm galeyanlara; yeniden bir olacağız.

Bu çok da zor değil aslında. Yapmamız gereken tek şey artık bırakıp tüm partileri, saf salt millet olarak partiler üstü birleşeceğiz. Sağcı, solcu, çapulcu demeden kimsenin adamı olmadan bir olmak. O zaman ne olur biliyor musunuz? O zaman biri öldüğünde sorgulamayı bırakıp bir oluruz. O vakit bu saçma sapan oyunlar tutmaz. O vakit yandaş olmamayı öğreniriz. A partisi B partisi istediği için değil, bu ülkenin ihtiyacı olduğu, ülkenin lehine olduğu için alkış tutmayı öğreniriz. Tuttuğumuz parti prangamız olmaz. Desteklerken de, eleştirirken de vicdanımız rahat olur.


İşte o zaman egemenlik yeniden milletin olur. İşte o zaman bir arada onurluca yaşamanın ne demek olduğunu anlarız yeniden. O vakit sıyrıl prangandan; bir ol birlik ol!

Yan komşum potansiyel bir terörist

Video: Reina güvenlik kamerası saldırı anı görüntüleri


Elif Aver
Elif Aver; 1987 yılında İstanbul'da doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Özel sektörde mesleğini yapmakta, ayrıca TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesi. Yazmak, çizmek ve okumak çocukluğundan beri en büyük tutkusu. Ondan sebep söz yitene kalem bitene kadar yazanlardan.